"Milletle Sözleşme" notları

Her zaman, her şey "İYİ" olamayabiliyor...

İYİ Parti'nin kuruluş sürecinde "lokomotif" işlevi görmüş illerden Samsun'un İl Başkanı, aday ve meclis üyelerinin ağır bir trafik kazası geçirdikleri haberi Ankara Spor Salonu'ndaki havayı değiştirdi.

Herkesin aklı Kırıkkale'deki hastanelerden gelecek haberlerdeydi; dolayısıyla İYİ Parti'nin "Milletle Sözleşme" adını verdiği Seçim Beyannamesi'nin ilan edildiği toplantı, takipçilerini alıştırdığı "düğün havası"ndan uzak "buruk" geçti.

***

'Gittin gördün kısa da olsa notlar ver' diyen varsa;

İYİ Partililerin temel slogan yine "Cumhurbaşkanı Meral Akşener"di.

Partinin resmi pankartlarında yer alan "Kendine güven, bize güven, Türkiye'ye güven", "Hep beraber 81 milyon", "Yüzünü güneşe dön Türkiye" dışında, tribünlerde açılan "korsan dövizler" de ilginçti. Kimileri:

"Güneşin olduğu yerde ampule gerek yoktur"

"Atatürk'ün kemikleri artık sızlamayacak"

En zinde güç, heyecanı diri tutmak için elinden geleni yapan "Etimesgut İlçe" ekibiydi...

"Kardak Kahramanı" Ali Türkşen, oyuncu Mehmet Arslan'ın "selfi rekoru"nu kıracak gibiydi...

Şengül Hablemitoğlu salona ve dahi siyasete pozitifliğiyle gelmişti.

Akşener'i sahnede çiçekle karşılayan "en genç milletvekili adayı" Merve Asa, günün "sempati güzeli"ydi.

"Ah Osman Ertürk Özel ah" diyorum, başka da bir şey demiyorum...

Durmuş Yılmaz'a geçmiş olsun; geçirdiği operasyondan sonra hâlâ koltuk değnekleriyleydi.

Emniyet mensuplarının özel ilgisi yine Ümit Özdağ'ın üzerindeydi.

Koray Aydın "tecrübelerin efendisi" gibiydi; aday adaylarının tanıtımı sırasında yaşanan kargaşa o sahneye çıkıp da adaylara çıkış yönünü işaret ettikten sonra sona erdi.

***

Ve beyanname...

Benim dikkatimi çeken, önemsediğim başka başlıklar var ayrıca yazarım bugün "salon"dan alkış alan vaatleri aktarayım:

- Kamunun ödediği vergilerle, belirli bir kesimin borazanlığını yapmaktan başka bir işlevi kalmamış olan TRT'yi satacağız...

- Din ve mezhep üzerinden siyaset yapılamaz. Allah'la kul arasına hiç kimsenin, hiçbir mekanizmanın girmesine izin vermeyeceğiz...

- Seçim barajını yüzde 5'e indireceğiz...

- Devlette, meşru hiyerarşik yapı dışında, hiçbir grup veya örgütün yapılanmasına izin vermeyeceğiz.

- Sayıştay'ı tekrar işler hale getireceğiz...

- Mülakatla işe alım uygulamasına kesinlikle izin vermeyeceğiz...

- Kıbrıs Türk halkının haklarını koruyacağız...

- Başta Kuleli Askeri Lisesi olmak üzere tüm askeri liseler, Harp Akademileri ve GATA'yı yeniden faaliyete geçireceğiz.

- Atatürk Orman Çiftliği Tarımsal Araştırma ve Teknoloji Geliştirme Enstitüsü'nü kuracağız.

- Sarayı araştırma ve bilim merkezi haline getireceğiz.

- Üniversite dünyamızın üzerinde kambur olan YÖK'ü kaldıracağız.

- Şiddet gören kadını evinden uzaklaştırıp sığınma evine yerleştirmek yerine şiddet uygulayan erkeği "Terapi Evleri"ne gönderip tedavi ettireceğiz.

- Passolig uygulamasını kaldıracağız.

- Millîi bayramlarımızı festivale çevireceğiz, o gün kimse hastalanmayacak!

Ve...

Burada "Akşener de hiç FETÖ demiyor ama"cı bir tayfa var ya, onlar için "duyduk duymadık demeyin" diye araya gireyim;

- FETÖ'yle mücadeleyi etkin ve kararlı şekilde sürdüreceğiz. Kesinlikle ve kesinlikle, FETÖ'nün siyasi bağlantılarını ortaya çıkarıp, yargıya teslim edeceğiz!

***

Beyanname "Arena"sı

AKP yaptı olmadı. MHP yaptı olmadı. Ve nihayet İYİ Parti yaptı olmadı.

Kurultaylar, şölenler filan oluyor da, ana aktörü "Seçim Beyannamesi" gibi "uzun bir konuşma" olan etkinlikler olmuyor spor salonlarında.

En elverişli koşullarda dahi odaklanma süresi kısıtlı olan insanoğlu, dev spor salonlarının fiziki koşullarında, göz teması kuramadığı, beden dilini okuyamadığı, çıplak gözle seçmekte bile zorlandığı birinin konuşmasına 1 saat, 2 saat boyunca dikkat kesilemiyor.

Mevzu "gövde gösterisi"yse; gövdesi istediği kadar görkemli olsun eğer o siyasi parti medya ambargosu altındaysa zaten "gösteri" şansı bulamıyor; maksat hasıl olamıyor.

Bu manada seçim beyannamesini bir otelde açıklayan CHP ile Congresium'da açıklayan SP'nin tercihleri daha isabetliydi.

***

Habercik(!)

Dün, haber kanallarından birinin gündüz kuşağı bültenlerinde denk geldim;

MHP'nin, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'e tepkisini habercik yapmışlar.

Haber olamamış; çünkü Akşener'in o tepkiye sebep olan konuşması yok içinde, koymamışlar.

Kanaldakilerin işi de zor; hem Akşener'i seçmene unutturacak kadar yok saymak zorundalar, hem de rakiplerince lincine meydan verecek kadar var saymak!!!

Dolayısıyla, MHP'li yönetici saydırdıkça saydırıyor da, ekran başındakiler için gerekçesini anlamak mümkün olmuyor.

Her şeyi geçtim; izleyiciye saygısızlık değil mi?

Haber almak için haber kanalı izleyen vatandaş, siz iktidardan korkuyorsunuz, durumun bir bölümünü karartıyorsunuz diye haberin bütününe ulaşmak ve anlamak için ayrıca bir araştırma mı yapacak yani? O zaman size ne gerek var ki?

Yazarın Diğer Yazıları