"Millet" yetim-öksüz de olur; yeter ki "ümmet"e zeval gelmesin!

Acıları yarıştırmak değil maksadım. "Benim acım seninkini döver" diyecek halim de yok. Yaratılan bilgi kirliliği sonrasında, tam olarak ne olduğunu bilmemiz mümkün olmamakla birlikte, Bangladeş sınırından yansıyan görüntüler "insan" olduğu iddiasındaki herkes için yürek yakıcı. Hıçkıra hıçkıra ağlayan çocuklar, sersefil kadınlar, bebekler, hayatları sırtlayabildikleri bohçalara sığdırabildikleri kadarcık kalan yığınla insan; yaşamak için kaçarken ölüyorlar. Dayanılması zor manzaralar.

Ama hiç değilse umutları var.

Çok uzaklarda, belki adını bile duymadıkları ülkelerde, belki adını bile duymadıkları "liderler" onları kurtarmak için seferberlik başlattılar. Misal Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı, Myanmar yönetimi ve Birleşmiş Milletler Genel Sekreteri'nden başlayarak birçok dünya liderini ayaklandırmak, yaşandığı aktarılan katliama müdahalelerini sağlamak için adeta canını dişine katmış halde...

Hangi gazeteyi açsak Arakan manşetlerde, TV kanallarında duygu dolu anonslar geçilmekte, keza sosyal medya tam bir infial halinde...

Ya bu umudu hiç yakalayamayanlar?

***

En başta dediğim gibi acıları yarıştırmak istemem lakin "ümmet" için teyakkuz haline geçen ülkemin "millet" için kılını kıpırdatmadığı zamanlar geliyor ister istemez aklıma;

Yanıyorum Türk olan mazlumun, Türk olan mağdurun bahtına!

Öyle derenin altından çoook suların aktığı zamanlardan bahsetmiyorum, birkaç ay öncesinden, birkaç yıl öncesinden; misal Telafer'den...

Manşete çıkarılmadıkları, televizyon kanalları ölümüne sürgünlerini yayımlamadığı için bilmiyor olabilirsiniz ama "vatan"ları işgal edilen Telaferli Türkmenler de, yaşamak için ölümüne/ölüme kaçmak durumunda kalmıştı!

Telafer'den Suriye yahut Türkiye sınırına uzanan yolculuklarda kaç aile dağıldı; kimi yaşlı babasını, kimi yeni doğmuş bebeğini kaybetti kelle koltukta çıktıkları yollarda. Hangi şehre yakındı, hangi kilometredeydi; canlarından kopan canların mezarlarını bile bilmiyorlar.

İçlerinde 7-8 yaşındaki kızını tecavüzden kurtarmak için kaçan da var, evi-işyeri yağmalandığı, ailesi katledildiği, kendisi işkenceye uğradığı ve artık öz yurdunda tutunacak dalı kalmadığı için kaçan da...

Toplu olarak idam edildiler...

Kurşuna dizildiler...

Git birkaç yıl daha geriye; kimyasal silahlarla diri diri yakıldılar, eritildiler Irak işgalinde!

Onlar için uluslararası kamuoyunu alarma geçiren bir "lideriniz" oldu mu hiç;

Tek tek bütün devlet başkanlarını arayan...

Teröre, işgale, insanlık suçlarına karşı ittifak öneren...

Hepsini geçtim, Türkiye'ye ulaşmayı, yaşamayı başaranlara "burası da vatanınız" sıcaklığını yaşatan...

Adana'dayken Büyükşehir Belediyesi'nin çırpınışına şahit olmuştum başka da kimse görmedim "milletine" sahip çıkabilmek için o düzeyde seferberlik başlatan;

Kimi evlerde bir döşek, bir battaniye bile yoktu çocuklar mukavvalar üzerinde yatıyordu; çoğu hasta... Gönüllü doktorlar olmasa, bakacak hastane bile yoktu onlara...

***

Demem o ki;

Milletin yetim-öksüzken, ümmete ana-baba olmaya çalışınca bir ukde oturuyor insanın yüreğine...

***

ŞAKA OLMALI...

Ben başka anlam veremedim; İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Bey, yargı mensupları yeni adli yıla neşe içinde girsinler diye böyle demiş herhalde:

"Hakim ve savcılarımız hiç olmadığı kadar bağımsızdır, hiç olmadığı kadar tarafsızdır..."

***

O iş pek öyle değil

Sayın İsmail Rüştü Cirit,

Yargıtay Başkanı sıfatıyla, Adli Yıl Açılış Töreni'nde yaptığınız konuşmada, "Hâkimlik ve savcılık mesleğini icra edenlerin yaklaşık 1/3'ünün terörist faaliyetlerin odağında yer alması, halkın gözünde yargıya olan güveni elbette sarsacak bir durumdur" demişsiniz.

Tam olarak öyle değil aslında!

"Terörist" hedefi gereği her mesleği icra edenler arasına sızabilir. Halkın güvenini sarsan teröristin yargı dahil, ordu dahil, emniyet dahil, medya dahil, üniversite dahil zinhar akıllarına gelmeyecek alanlara sızması ve oralarda etkin konuma gelebilmesinden ziyade, ülkenin yarısı, bu teröristler buralara sızarken "sızıyorlar" diye feryat ettikleri halde, siyasi iradenin bu ikazlara kulak tıkayıp, bu ikazlara rağmen, "ne isterlerse vermek" suretiyle bu teröristlere devlete darbe imkanını kendi elleriyle yaratabilmiş olmasıdır!

***

ADALET DUASI

Sen bu millete;

Cübbesinde ilik aramayan,

Omurgası eğilmeyen,

Sorgulaması-yargılaması beklenene alkış tutmayan hakim-savcılar nasip et Ya Rabbim!

Yazarın Diğer Yazıları