"Millet" kim?
Daha önce de yöneltmiştim bu soruyu.
Kimlere mi?
Özellikle, referandumda "evet" demenin rejim değişikliğine yol açacağı gerekçesiyle "hayır" diyeceğini ilan edenleri düşmanlaştıran, onlara olmadık hakaretlerde bulunan, türlü çirkin yakıştırma yapan "evet" önderlerine…
Ama varsa aynı haksızlığı, insafsızlığı, yargısız infazı "evet" diyeceğini ilan edenlere uygulayan "hayırcılar" da alınabilir üzerlerine:
Kim bu "millet"?
Sadece "sizin gibi düşünenler"den mi ibaret?
Sadece "sizi haklı bulanlar"dan mı ibaret?
Sadece sizin tribününüzün önünde "çok yaşa" diye bağıranlardan mı ibaret?
Mademki bir tarafın cevabını peşin peşin "ihanet"e varan ithamlarla gayrı meşrulaştıracaksınız…
Mademki sizinle aynı tercihte bulunmayacağını gizlemeyen bir tarafı itibarsızlaştırmaktan, yaşam damarlarını kesmeye kadar bir dizi yöntemle peşin peşin cezalandıracaksınız…
Ne anladım ben bu "millete soralım"dan!
Samimiyetsizliğin daniskası…
"Millet"e dahil olmak da mı şartlı?
***
Suçlu mu, mağdur mu bir karar verin
-------
Kamudan uzaklaştırılan ama haklarında "FETÖ" olduğu iddia edilen yapıyla ilişkili olduklarına dair dava da bulunmayan/açılmayan bir kesimin varlığından bahsetmiştim geçenlerde.
Onlardan birinden, Süleyman Çabuk'tan mektup geldi.
Diyor ki;
"Bizler hasbelkader arkadaş ricasıyla malûm sendikaya üye olmuş, veya malûm bankayı normal bir vatandaş gibi kullanmış, veya bilgimiz haricinde sahte imza ile derneğe üye yapılmış, veya müfteri bir şikayet- ihbar ile açığa alınan öğretmenleriz.
(…)
Tam altı aydan beridir bekliyoruz. Bu belirsizlik bizleri yıprattı ve yıpratmaya da devam ediyor.
(…)
Devletimize ve onun gerek güvenlik gerek adli gerek idari makamlarına veremeyecek hesabımız yoktur. Allah a şükür ki ekşi yemedik karnımız ağrımaz.
Fakat gel gör ki, hakkımızda yürütülen tahkikat hakkında ne amirlerimizden, ne valiliklerden, ne de adli mercîlerden net bilgi alamıyoruz. Kapkara bir girdabın içerisindeyiz.
Sizlerden istirhamımız haklarımızda yürütülen araştırma ve soruşturmaların ivedilikle bitirilip bizlerin ak-pak bir şekilde görevlerimize iade edilmemiz olacaktır…"
***
Önceki gün Başbakan bizzat söylemişti;
- Geciken adalet, adalet değildir.
Bu insanlar sahiden de bir terör örgütü ile ilişkili ise, haklarında kuvvetli şuç şüphesi oluşturan bir durum, delil vs. varsa neden yargılananlar/yargılanacaklar arasında yoklar?
Ha yoksa…
O zaman da…
Bunca KHK yayınlandı, en ufak şüphede ihraç yoluna gidildiği şu olağanüstü aylar boyunca hâlâ ihraç da edilmediklerine göre neden görevlerine iade edilmiyorlar hâlâ?
***
GÜNÜN SÖZÜ
---
"İsteyen istediğini der ben hiç yargılamam! Yeter ki onursuz olmasın kararlar!"
Berna Laçin
***
Babasının çiftliği gibi
-----
Yeni Amerikan Başkanı'nın ilk röportajından bir cümle:
"Suriye'de kesinlikle güvenli bölgeler oluşturacağım."
Egemen devlet değil babasının çiftliği çünkü!
***
"Kendileri zindanda misyonları iktidarda (!)" mı yoksa
---------
Milli Eğitim Bakanlığı'nın yeni müfredat taslağı pek çok gerekçeyle eleştirildi ama bu iddia sanıyorum ilk defa dillendirildi.
Ulusal Eğitim Derneği Genel Başkanı Nazım Mutlu, aralarında Türkiye Gençlik Birliği ve Cumhuriyet Kadınları Derneği'nin de bulunduğu birçok kurumun temsilcisiyle yaptıkları basın toplantısında "müfredat taslağının FETÖ' nün Uzakdoğu imamı olarak bilinen ve bir yıldır yurtdışında kaçak olan bir emekli İmam Hatip Lisesi öğretmeninin yazdığı "Eğitimde Anadolu Modeli" kitabından esinlenilerek oluşturulduğunu" iddia etti.
"FETÖ" olduğu iddia edilen yapının mensupları tasfiye edilirken misyonlarının iktidarı sürüyor mu yoksa!
***
Yunanistan'ın da bir bildiği var
---------
"Nasıl yapabilir" diyorlar Yunanistan'ın "8 darbeci askeri Türkiye'ye iade etmemesi"yle ilgili…
Ege'de bulunan 17 adamızı elini kolunu sallaya sallaya işgal ettiği halde kimse "nasıl yaparsın" demiyor, adalarımızdaki işgali kaldırmak üzere fiilen hiçbir şey yapmıyor ya, oradan yüz, cesaret, cüret bulup da yapabilir mesela!
Alıştı nasılda yanına kâr kalmasına…