‘MikroTESE’ kısırlığı önler mi

‘MikroTESE’ kısırlığı önler mi

Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Çalık, “Cerrahi sperm elde etme girişimleri içinde günümüzün en son geliştirilen yöntemi ise MikroTESE’dir.” Dedi ve çarpıcı bigliler verdi. İşte, o bilgiler…

Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Çalık, erkek infertilitesi ve son gelişen Mikro-TESE yöntemini açıkladı. Çalık, infertilite (kısırlık) oranının toplumda yüzde 10 ila 15 arasında görüldüğünü belirterek, “İnfertilite genel olarak üreme fonksiyonunun yerine getirilememesi olarak tanımlanır. Gebelikle ilgili herhangi bir koruma önlemi olmaksızın 1 yıl düzenli cinsel ilişkiye rağmen çocuk sahibi olamayan çiftler için infertilite söz konusudur. Erkek infertilitesi birçok sebebe bağlıdır. Sperm üretim bozuklukları, sperm kanallarındaki tıkanıklıklar, sperme karşı antikor varlığı, testis travması, hormonal bozukluklar, anatomik problemler, varikosel, geçirilmiş hastalıklar, infeksiyonlar ve bazı ilaçlar infertiliteye yol açabilir” diye konuştu.

7 FAKTÖRE AMAN DİKKAT

Günlük hayattaki bazı alışkanlıkların erkeklerde üreme yeteneğini bozabildiğine dikkati çeken Dr. Öğr. Üyesi Çalık, şunları açıkkladı:

“Sigara, sperm sayı ve hareketliliğini düşürür ve spermin normal yapısını bozar. Aşırı alkol alımı sperm sayısını düşürür ve anormal sperm üretimine yol açar. Testis ısısı da üreme üzerinde büyük rol oynar. Erkeklerde testis ısısı vücut ısısından düşüktür. Testis ısısı artarsa sperm üretimi azalır. Yüksek ateş, sıcak ortamda çalışma, sauna ve dar pantolon giyme testis ısısını arttırabilir. Aşırı kilo testis ısısının artmasına ve sperm sayısının azalmasına yol açar. Aşırı egzersiz de hormon üretimini azaltarak infertiliteye sebep olabilir. Bazı tansiyon ve ülser ilaçları sperm sayısını düşürebilir ve cinsel arzuyu azaltabilir. Hastanın tıbbi özgeçmişi de oldukça önemlidir. Geçirilmiş kabakulak, bazı ateşli hastalıklar, cerrahi girişimler veya travmalar, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonlar üremeyi etkileyebilir. Ayrıca kimyasal maddelere maruz kalma, stres, cinsel ilişki zaman ve sıklığı, ailede bu tip problem varlığı da önemlidir.”

TEK TEST YETERLİ Mİ

Dr. Öğr. Üyesi Çalık, infertilite tanısında uygulanan yöntemleri şunları söyledi:

“Hasta başvurduğunda ürolog üreme organlarını muayene eder. Ardından 72-120 saatlik cinsel perhiz ile birlikte alınan taze semen makroskopik ve mikroskopik değerlendirmeye tabi tutulur. Sperm sayısı değişkenlik gösterebildiği için semen analizi en az 2 kez ve en erken 3 hafta ara ile yapılmalıdır. Burada miktar, sperm sayısı, hareketliliği ve şekli değerlendirilir. Bu test tek başına fertilite durumunu göstermez, çünkü burada spermin tüm fonksiyonlarını görmek mümkün değildir. Fakat infertilitenin başlangıç değerlendirmesi için ilk yapılan kolay ve yararlı bir testtir. Semen analizinde herhangi bir anormallik varsa bu sefer tanı koydurucu testler uygulanır. İdrar analizinde idrarda beyaz kan hücrelerinin (lökosit) varlığı idrar yolu enfeksiyonunu veya prostat enfeksiyonunu gösterir. İdrarda önemli sayıda sperm bulunması idrar torbasına semen kaçtığına işaret eder. Hormon analizinde ise serum FSH, LH ve testosteron düzeylerine bakılır. Bunlar testis fonksiyonları hakkında bilgi verir. Semende lökosit sayısında da özel boya veya antikorlar yardımıyla semendeki beyaz kan hücrelerinin sayısı araştırılır. Bunların fazlalığı genital sistem enfeksiyonunu gösterir ve mutlaka tedavi edilmelidir, aksi halde spermlere zarar verir. Antisperm antikor testi kadında veya erkekte sperme karşı antikor var olup olmadığını gösterir. Antisperm antikorlar spermle reaksiyona girip onlara zarar verir ve hareketsiz kılar. Ultrasonografi ile testislerin yapısı, damarlardaki genişlemeler (varikosel) ve sperm kanallarındaki darlıklar hakkında bilgi verir. Genetik analizlerden karyotip analizi ve Y kromozom mikrodelesyon analizi de ileri derecede erkek kısırlığı olan vakalarda tanı ve tedavide oldukça yol gösterici olabilecek testlerdendir. Enfeksiyonlar ve hormonal bozukluklar ilaç verilerek tedavi edilir.”

MİKROTESE İLE BAŞARI ORANI

Toplumdaki erkeklerin yüzde 15 ila 20’sinde varikosel saptanabilirken, infertil erkeklerin yüzde 60’ında varikoselin bulunduğuna değinen Dr. Öğr. Üyesi Gökhan Çalık, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Varikosel sperm üretimini etkiliyorsa veya testiste küçülme yapıyorsa tedavi edilir. Varikosel operasyonundan sonraki 6-24 aylık takiplerde yüzde 80 hastada sperm kalitesinde düzelme sağlar ve yüzde 40 oranında gebelik elde edilir. Sperm kanallarında tıkanıklık var ise sperm kanallarının prostata açılan yerindeki darlık yapan sebepler endoskopik olarak kesilerek açılır. Diğer düzeylerdeki tıkanıklık bölgeleri ise mikroskop altında bulunup çıkartılır geri kalan sağlam bölgeler birbirine tekrar dikilerek meninin doğal yolla dışarı atılması sağlanır. Cerrahi sperm elde etme girişimleri (MESA, PESA, TESE, TESA) içinde günümüzün en son geliştirilen yöntemi ise MikroTESE’dir. MikroTESE, normal yollarla meni çıkartılamadığında, menide sperm hücresi yetersiz sayıda olduğunda (kriptozoospermi) veya hiç olmadığında (azoospermi) planlanan yardımcı üreme tekniği (tüp bebek) için testis dokusundan sperm hücresi elde etmek amacıyla uygulanan bir tedavi yöntemidir. Azoospermi durumu, infertilite hastalarının yaklaşık yüzde 10 ila 15’inde gözlenir Tüp bebek başarısı, büyük oranda biyopsiler ile yeterli sayıda spermatozoa elde edilmesine bağlıdır. TESE ile tüp bebek için sperm elde etme olasılığı, testiküler aspirasyona göre daha fazladır. TESE’nin modifiye bir formu olan MikroTESE’de mikroskop yardımıyla izole sperm üretim bölgeleri görüntülenir ve sperm elde edilme başarısı konvansiyonel TESE’den daha fazladır. MikroTESE işlemi tecrübeli olan bir cerrah tarafından uygulandığında; infertil, azoospermik erkeklerin yaklaşık yüzde 50-60’ında sperm hücresi bulunabilir.”