MHP'nin hali bir tiyatro oyununa döndü.
Koca partinin kaderi mahkemelerde sürünmekmiş!
Partinin çöküşüne dayanamayan ülkücü camia demokratik bir girişimde bulundu, muhteşem bir kongre yaptı fakat... Ülkemizde gerçek anlamda bir demokrasi olmadığı bir kez daha anlaşıldı.
Genel Başkan Devlet Bahçeli, koltuğuna tutkalla yapıştı sanki... "Gitmem de gitmem" diyor... Ve gerçekten de gitmiyor. Neden?
AKP iktidarından, seçim kurullarından ve yargıdan ona büyük destek geliyor, muhaliflerin önüne bin bir engel çıkarılıyor.
Siyaset tarihinde böyle bir tiyatro görülmemiştir. Zorlama kararlarla açıkça Devlet Bahçeli'yi koruyorlar.
***
Peki, amaç ne? İktidar kanadında Bahçeli sevgisi neden böyle kara sevda haline döndü? Bunun cevabı basit:
Devlet Bahçeli ile MHP'nin nasıl çöktüğünü görüyorlar ve onun devamını bu yüzden istiyorlar.
Bahçeli koltuğunda kalırsa MHP ilk seçimde yüzde 10 barajı altında kalacak ve bu durum AKP'yi Anayasa'yı tek başına değiştirecek güce ulaştıracak.
Çeşitli oyunlarla MHP'ye yazık ediliyor!
Yeni bir yönetimle kan değiştirecek olan MHP, oylarını en az ikiye katlayıp, belki de ana muhalefet partisi olabilecek iken, Bahçeli'nin inadı ile Meclis dışına itiliyor!
Rahmi Turan Sözcü
*
'Bahçeli Partisi' oldu
Koca parti, altı ayda un ufak oldu..
Koca parti, mahkeme kapılarına düştü..
Koca parti, parmak hesabına mahkum oldu..
Kurultay yaptırmama kavgasına kurban edildi..
Koca partinin ne havası kaldı.. Ne söyleyecek sözü..
*
MHP 1 Kasım'da ağır yenilgi aldı.. Meclis grubu yarı yarıya küçüldü.. Bu durumu içine sindiremeyenler kongre istedi.
İstediler ama MHP'nin öyle bir tüzüğü var ki kongreye gitmek bile neredeyse imkânsız..
Bahçeli; 'Bu parti benim partim' restini çekti..
Gel hesaplaşalım, gel yarışalım, gel delegenin önüne çıkalım diyenleri paralelcilikle suçladı..
Öyle yaptı, böyle yaptı..
Kongrenin yollarını tıkadı.. Koltuğunu korudu..
MHP kaldı mı derseniz?
Kalmadı.. Bahçeli Partisi oldu..
Mehmet Tezkan Milliyet
*
Manchester Üniversitesi Müzesi'ndeki firavun heykeli durduk yerde kendi etrafında dönüyormuş.
Endişeye mahal yok!
Normalleşiyordur!
Akif Kökçe Milliyet (Açık Pencere)
*
Bir "14 yıldır iktidar olduğunun farkında değil" hikayesi daha
Yeni mi anladınız!
AKP, 3 Kasım 2002 tarihinde yapılan genel seçimden beri iktidarda bulunuyor. Bugüne kadar kimseye nasip olmamış uzunlukta, tek başına iktidar!
İstediği her türlü kanunu çıkarabildiği bir TBMM çoğunluğuna sahip. Bir gecede, bir torba kanun içine atılan maddelerle eğitim sistemini bile kökten değiştirebiliyor. Teorik olarak da pratik olarak da istediği her şeyi yapacak çoğunluğu var.
Bakın parmaklarını kaldırıp indirecekler ve anayasal düzene karşı bir darbe yaparak yüksek yargıyı da tamamen hükümete bağlayacaklar. Öyle bir güce sahipler!
Hal böyleyken Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş'un önceki gün söylediklerine bir kulak verelim:
"Türkiye, Gümrük Birliği anlaşması ile ciddi kayıplar yaşadı. Gümrük Birliği'ni yeniden gözden geçirmek ve müzakere etmek zaruridir."
Bu sözleri söyleyen bir muhalefet partisinin mensubu değil. Tam tersine 14 yıldır tek başına iktidarda olan, aklına esen her türlü işi tek başına, kimseyle uzlaşma gereği duymadan yapan bir partinin etkili, üst düzey bir yöneticisi. Bu 14 yıl içinde AB ile Türkiye arasında sayısız görüşmeler yapıldı, bir tekinde bile bunun dile getirildiğini duymadık. Merak ediyorum, bu söylediği şeyin farkına dün mü varmış da bugün gündeme getiriyor?
Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet
*
Danıştay Başkanı'nın kızı ve damadı sarayda çalışamaz
Cumhurbaşkanı ile Rize'de "çay toplamaya" giden Danıştay Başkanı Zehra Güngör'ün kızının sarayda, damadının ise sarayı yapan inşaat şirketinde çalıştığı medyaya yansıdı biliyorsunuz.
Danıştay Başkanı'nın kızı sarayda üst düzey memurluk yaparken damat ise 2016'da yani bu yıl inşaatı yapan şirkette yönetici olarak çalışmaya başlamış.
Gazetecilerin konuyu sorduğu Adalet Bakanı Bekir Bozdağ konuyu tam bilmediğini söyledikten sonra "Danıştay Başkanı veya bir milletvekili, bir bakan, herhangi bir kişi devlette önemli bir görev yapıyor diye çocuklarının işsiz kalması, çalışmaması, çalışmasının da yanlış değerlendirilmesi, esasında doğru bir yaklaşım değildir" dedi.
Yok öyle şey.
Danıştay Başkanı'nın kızı başka bir görevdeyken saraya atanıyorsa bunu izah edemezsiniz.
Hele damadın sarayı inşa eden firmaya yönetici olmasını hiç izah edemezsiniz.
Devlette bazı görevlerde oturmanın bedelleri vardır. Bu bütün dünyada böyledir. Ama bizde AKP işine nasıl geliyorsa öyle davrandığı için bu skandallar konuşulup bitiyor. İş bitiriciler yollarına devam ediyor.
Can Ataklı Korkusuz
*
Ormanları yakan "ayılar"dır
...Türkiye ormanları dört bir yanda yanıyor...
Teknoloji arttı, uçak sayısı arttı, helikopter arttı, hortum uzunluğu arttı ama yangınlarda yok olan orman alanı eskisinin iki katı...
Niçin?..
*
İyi okuyun:
Yangınlarda "ilk müdahaleyi" de ihaleyle yandaşlara veriyorlar...
"İhaleyle hizmet alımı" diyorlar buna...
Bir firma "Yangın çıksa anında en iyi ben söndürürüm" diye ihaleye giriyor, sonra oturuyor, yangın çıkmasını bekliyor...
Yangın çıkmazsa iş yok...
Daha da açıkçası:
Ne kadar çok yangın, o kadar çok para...
Böyle bir rezillik dünyanın hiçbir yerinde olmaz.
(...)
Siz bu yazıyı okuduğunuz sırada; karacalar, kumrular, geyikler, kaplumbağalar cayır cayır yanıyor dört bir yanda...
Yangını çıkartanları ise size söyleyeyim:
Ayılardır...
Bekir Coşkun Sözcü
*
Suriye'de hedef PKK devleti!
...Suriye sınırımızın ötesinde Kobani'den başlayarak hep "IŞİD'den alıyoruz" bahanesiyle PYD'ye alan kazandırıldı. Bu saldırılar olurken Rusya, ABD, PYD ve Suriye Rejimi aynı saflarda hareket ettiler.
Yani Rusya'nın aniden Suriye'ye inmeye karar vermesindeki tek neden muhaliflerin aldığı bölgeleri geri almak veya IŞİD'le savaşmak değil. Öyle olsaydı Türkmenlerin "Burada muhalifler yok ama yine de saldırıyorlar" dedikleri, köylerinin, evlerinin yerle bir olduğu Türkmendağı da hedef alınmazdı. Şam Cephesi Sözcüsü Muhammed Ahmet olayı net şekilde anlattı:
"ABD'nin hedefi Azez-Cerablus bağlantısını sağlamak ve bu bölgeyi PYD'ye teslim etmek..."
Güngör Mengi Vatan
*
Ercan Akyol Milliyet