MHP’nin değişip esnemesi ne demek?
CHP’nin şu aşamada ne kadar iyi şeyler yaparsa yapsın oy oranının pek artmayacağı, ne kadar kötü şeyler yaparsa yapsın pek düşmeyeceği bir gerçek... Dolayısıyla ülkedeki siyasî denklemi değiştirebilecek, iktidar partisiyle oy alış verişi yapabilecek, daha doğrusu doğal oy potansiyelini geri çekebilecek tek parti MHP...
Türkiye’nin demokrasi tarihindeki bu en kritik seçiminde MHP’nin alacağı oy çok çok önemli... Yükselteceği birkaç puan Erdoğan’ın bütün hesaplarını bozacaktır... Zaten ülkenin içinde bulunduğu şartlar yeteri derecede olmasa da partinin performansından bağımsız bir şekilde artışı sağlamışa benziyor...
Seçime doğru bu ivmenin daha da belirginleşmesi gerekirken sahada koşturacak ülkücülerin kafasını karıştıran bir gelişme oldu... Şayet bu konu aydınlığa kavuşmazsa, anlaşılan o ki sıkıntıya yol açacak... Çünkü özellikle sosyal medyadaki tartışma bunu gösteriyor...
İstanbul 3. Bölge 4. sıra milletvekili adayı Arzu Erdem ismi bu tartışmanın odak noktasında... Evvelce Radikal gazetesinde çıkan röportajı doğrusu hazmedilecek cinsten değil... Burada kritik soru şu: Arzu Hanım, bu görüşleri biliniyor olmasına rağmen mi aday yapıldı? Eğer bilinmiyor idiyse aday tespitinde Genel Merkez neyi esas aldı, ölçü neydi?
Okumayanlar için o röportajda Arzu Hanım’ın ülkücüleri çileden çıkaran bölümleri aktaralım: (Kürtler) özerklik filan ne isteniyorsa konuşulsun... (Sebahat Tuncel’e atılan tokatla ilgili) Olay öncesinde ne kadar itilip kakıldığını biliyorum... Basına yansıyan kısmın cımbızlanarak alındığını düşünüyorum. Ama bir milletvekili aynı zamanda rol modeldir. Sinirlerine hâkim olmalı. Sebahat Hanım haklıyken haksız duruma düştü, ona üzülüyorum... (Partili arkadaşlara) Oturdum anlattım; ülke bütünlüğünden söz etmek için tüm halkları ve farkları kucaklayacak bir sistem kurmak gerekir. Hak veriyorlar. Kalıplaşmış Türklük kavramının artık marjinal kaldığını görüyorlar. MHP de değişiyor, esniyor... MHP’siz yapılan anayasa ülkenin tüm renklerini kapsamaz. Köstek olmayız. Kürt sorununun çözümü toprak vermekse, amenna. Ama ben bugün İstanbul’daki Kürtlerle konuştuğumda hiç de böyle bir istek görmüyorum. Anne tarafım Kürt... Anne tarafımı verdiğimiz toprakla göndereceğiz, baba tarafım burada mı kalacak? Fakat bunları konuşmakta bir sakınca yok. Zaten yeni MHP, 21’inci yüzyılda ancak böyle var olabilir, yoksa yok olup gider...
İşte bunlar; ‘halklar’, ‘toprak vermek’, ‘özerkliği konuşmak’, ‘Sebahat Tuncel’i anlamak’, ‘kalıplaşmış Türklük kavramının marjinalliği’, ‘MHP’nin değişip esnemesi’, ‘yoksa MHP’nin yok olup gitmesi’...
Bunları söyleyen Arzu Erdem, ömrü çile ve emekle geçmiş pek çok ülkücünün önüne iliştirilmiş, seçilmesi muhtemel sıraya yerleştirilmiş bir aday... Bu görüşler MHP Genel Başkanı ve aday tespit komisyonunun da onay verdiği görüşlerse bunu kim nasıl izah edecek? Yok bu görüşler ıska geçilmiş, adayın bu yönü bilinmemişse o kişiler ne kadar ehliyet sahibidir ve bu sıralamada ‘esas kriter’ ne olmuştur?
Bu aşamada yapılması gereken iki şey var: Birincisi, adayın süre dolmadan kendi rızasıyla veya Genel Merkez baskısıyla adaylıktan çekilmesi... İkincisi ise, Arzu Erdem’in sözleri röportaj deşifresinde çarpıtılmış olabilir... İlgili yayın organından ses kaydı istenebilir ve olduğu gibi yayınlanarak partililerin öfkesi yatıştırılabilir... Şayet ses kaydı alınamazsa ve yasal süre aşılmadıysa ilgili yayın organına tekzip gönderilir ve bu tekzip metni kamuoyuyla paylaşılabilir...
Aksi hâlde bunun izahı zordur... Milliyetçiler, üniversite girişlerinde darp edilen, PKK’lı teröristlerce içeri sokulmayan kardeşlerinin hukukunu gözetecek adaylar beklerken, Sebahat Tuncel’in derdiyle dertlenen aday profilinden elbette rahatsız olacaktır... Üniter yapı sevdalıları elbette ‘halklar’ ve ’özerklik’ edebiyatının MHP’ye nasıl sokuşturulduğunu sorgulayacaktır... Özerkliği, toprak verilmesini, esnemeyi mutlaka problem yapacaktır...
Parti Genel Merkezi’nin ve adayın suskunluğu, işi ülkücülerin unutkanlığına havale etmesi ‘onay’ anlamına gelecektir ve kötü olan da budur...