MHP ve CHP, Tayyip Erdoğan ve AKP’nin ülkeyi diktatörlüğe, bölünmeye ve uçuruma götürdüğü konusunda hemfikir. Bu sebeple cumhurbaşkanı adaylığı konusunda son derece titiz davranıyorlar. Bence de böyle davranmakta haklılar.
Bütün görüşme ve istişarelere rağmen öyle anlaşılıyor ki CHP de MHP de kendi adaylarıyla yarışa girecekler. Asıl amaçları da ilk turda ikinci sıraya yerleşerek sonraki tura kalmak. Şüphesiz iki muhalefet partisi de, ikinci turda diğer muhalefet partisi seçmenlerinin gönül rahatlığıyla oy vereceği bir adayla yarışa girmek istiyor. Buna, küçük parti seçmenlerinden ve hatta AKP seçmenlerinin bazılarından da oy alabilme düşüncesini ekleyebiliriz. Bence de bütün bu mülahazalar son derecede mantıklı ve tabiidir.
Şimdi ben MHP’nin karar vericilerine bu düşüncelere uygun bir aday teklif ediyorum: Sadi Somuncuoğlu. Eğer MHP yöneticileri, hâlâ eski kırgınlıkları sürdürmüyorsa, hâlâ eski hesapları devam ettirmiyorsa, hâlâ “geçmişte şunlar oldu, bunlar oldu” gibi söylemlerin davası içinde değilse Sadi Somuncuoğlu ismi üzerinde ciddiyetle düşünmelidir.
Sadi Somuncuoğlu, 1950’lerin sonundaki Türk Ocağı gençlik kolları faaliyetlerinden beri Türk milliyetçilik hareketinin içindedir. Alparslan Türkeş’in CKMP’ye parti müfettişi olarak girdiği tarihten itibaren de Milliyetçi Hareket Partisi’nin içinde olmuş, milletvekili ve bakan olarak partiye ve ülkeye hizmet etmiştir. Yıllarca hapishanede yatarak 12 Eylül darbesinin sıkıntılarını diğer arkadaşlarıyla birlikte çekmiştir. 12 Eylül’den sonra MHP’de tekrar çalışma ve görev alma teşebbüsü içinde ben de vardım. Maalesef bu teşebbüs, Alparslan Türkeş’in âni vefatıyla onun sağlığında gerçekleşememiştir. Daha sonra MHP’ye yeniden giren Somuncuoğlu üçlü koalisyonda da bakan olarak görev almış ve hizmetlerine devam etmiştir. Necdet Sezer’in aday gösterildiği cumhurbaşkanlığı seçimlerinde MHP’nin, kendi partisinden adaylığını açıklayan Somuncuoğlu’na karşı takındığı tavır bence bugün artık unutulmalıdır. Bütün şartlara rağmen Sadi Somuncuoğlu o dönemde cumhurbaşkanı adayı olmuş ve TBMM’den de hatırı sayılır oy almıştır.
Somuncuoğlu, fiili siyasetten çekildikten sonra kurduğu Millî Düşünce Merkezi ile, kitapları ve gazete yazıları ile, bütün Anadolu’yu dolaşarak verdiği konferanslarla ülkemizi bekleyen tehlikelere karşı Türk milletini uyarmaya devam ediyor. Avrupa Birliği, Kıbrıs davası ve bölücülük konularındaki kitap ve yazıları, bence ülkenin geleceğini düşünen, ülkemizin yarınları konusunda kaygıları bulunan her aydın ve vatandaş tarafından okunmalıdır. Onun halkla temaslarda ve konferanslarda nasıl bıkmadan usanmadan fikirlerini anlattığına, bu konudaki ısrar ve sabrına defalarca şahit oldum. KKTC’deki malum referandumda güzel Kıbrıs’ı köy köy dolaşmış ve Annan Planı konusunda halkı bilgilendirmeye çalışmıştık. Somuncuoğlu’nun meseleleri ortaya koyuş tarzına, sabrına ve ısrarına o zaman da şahit olmuştum.
Son yıllardaki yayın ve faaliyetlerinde ülkenin bağımsızlığına ve bölünmez bütünlüğüne özellikle vurgu yapan Sadi Somuncuoğlu’nun, Atatürk çizgisindeki CHP’liler üzerinde de olumlu intibalar uyandırdığı muhakkaktır. Bu bakımdan ikinci tura kalınması hâlinde CHP’li seçmen de kendisine gönül rahatlığıyla oy verebilecektir. Öte yandan Somuncuoğlu, eskisiyle yenisiyle, küskünü ile küsmeyeni ile bütün MHP camiasını ve ülkücüleri toparlayabilecek bir isimdir. Bu, MHP’nin potansiyel oylarını toparlayabilmek anlamına gelir ve bu potansiyel, ikinci tura ikinci sırada girebilmek için büyük bir avantajdır.
Elbette başka isimler de düşünülebilir ve ben inanıyorum ki MHP fikriyatını, bağımsızlık ve bütünlüğü temsil edecek birçok isim vardır. Ancak politik tecrübesiyle, temiz geçmişiyle, engin birikimiyle ve bitmez tükenmez enerjisiyle Sadi Somuncuoğlu bana en uygun aday görünüyor.
