MHP’nin Adana mitingi ve Başbakan
Gerekçesi ne olursa olsun, kuralsız şiddet meşru görülemez. İnsanlar uğradıkları haksızlıkları telafi etmek için başkalarının hayatlarına kast edemezler. Kuralsız, ölçüsüz ve kör şiddet terördür. Terör hiçbir zaman bir hak arama aracı değildir ve olamaz. Terör örgütüne “yasal olmayan örgüt”; teröriste “aktivist/gerilla” demek, terörü terör olmaktan çıkarmaz.
Terör tek yanlı bir saldırıdır. Terörün anti asimilasyonist ya da anti inkârcılıkla bir ilişkisi de yoktur. Otoriteye politik amaçlarını kabul ettirmek ya da çıkarlarına süreklilik kazandırmak için yasa dışı örgütlenmiş unsurların eylemleri her zaman söz konusu olabilir. Türkiye’nin içinde bulunduğu şartlar yüzde yüz terörsüz bir ortamı mümkün kılar nitelikte değildir.
Nitekim AKP’nin “barış”, “sivil” , “siyaset” , “müzakere” , “demokrasi” , “çözüm” kavramlarıyla hareket ettiğini; silah, mücadele, güvenlik, askeri çözüm kavramlarını terk ettiğini açıklamış olması Reyhanlı’daki terörist saldırıyı engellemeye yetmemiştir. Çünkü terör, tek yanlı bir saldırıdır ve bir tarafın herhangi bir konuda herhangi bir terör örgütünün taleplerini yerine getirmesiyle önlenebilecek bir olgu değildir. Sonuçta terör örgütü ASALA gider, yerine PKK gelir ya da gider PKK, gelir DHKP/C vs.
Bir defa terörü, taviz ve pazarlık önlemez aksine azdırır. Devlet otoritesine diz üstü çöktürmeyi hedef alan terör örgütü önünde gösterilecek zafiyet terörü bitirmez, kurumsallaştırır. Terörle amaçlarına ulaşacağını görenleri, terörden vaz geçirmek mümkün değildir. Teröre verilen büyük taviz, iktidarın mücadele iradesinin kırıldığını gösterir. Büyük tavizlerin verildiği yerde de terör örgütünün talep ettiği küçük tavizlerin yerine getirilmemesi, daha büyük tepkilere neden olur.
AKP hükümeti, “sınır dışına çıkacaklar, silah bırakacaklar çünkü İmralı’daki teröristbaşı böyle buyurdu” diyor. İktidar yetkilileri, kendilerinin de inanmadıkları yalanlara halkın inanmasını istemektedir. Başbakan ve AKP yetkilileri, resmen halkın aklıyla alay etmektedir.
Halbuki, iktidarların öncelikle halkı sonra da terörü ciddiye almaları gerekir. AKP hem terörü hem de teröre muhatap olan halkı ciddiye almamaktadır.
AKP iktidarı için öncelikle iktidarda kalmak uğruna ABD ile ilişkiler her şeyden önceliklidir. Halk ve terör, AKP iktidarına göre ikincil bir sorundur.
Başbakan Erdoğan, Reyhanlı’da gerçekleştirilen kitle katliamı ve kentin büyük bir bölümünü enkaza çeviren saldırıya rağmen ABD gezisine çıkmakta bir sakınca görmemiştir. Başbakan Erdoğan, ABD gezisi sonrası da 30 Mayıs günü lütfen Reyhanlı’ya gideceğini açıklamıştır.
Başbakan Erdoğan, 52 vatandaşın ölümüne neden olan saldırı dolayısıyla Reyhanlı’ya gidişini ABD gezisi sonrasına ertelerken, aynı günlerde İngiltere’de meydana gelen ve yalnızca bir emekli askerin ölümüne neden olan saldırı olunca, Fransa’yı ziyaret etmekte olan İngiltere Başbakanı Cameron, apar topar ülkesine dönmüştür.
İlginç değil midir? İngiltere Başbakanı, bir kişinin ölümü üzerine yapmakta olduğu geziyi yarıda kesiyor, Türkiye Başbakanı ise 52 yurttaşının ölümüne rağmen yapacağı geziyi erteleme lüzumu dahi duymuyor!
Yalnız bu gerçek bile Başbakan Erdoğan’ın, ölen vatandaşlarını, Reyhanlı halkını ve terörü ne denli ciddiye aldığını gösteren kanıttır.
İlginçtir; Reyhanlı halkının yanına koşmak yerine ABD seyahatine çıkan Başbakan Erdoğan, planlanmış ve açıklanmış Reyhanlı seyahatini aniden 30 Mayıs’tan 25 Mayıs’a çekmiştir. Çünkü 25 Mayıs’ta MHP’nin, Adana’da Vatan mitingi vardır.
Böylece Başbakan Erdoğan, dikkatleri MHP’nin mitinginden önce kendisinin yapacağı Reyhanlı ziyaretine çekmeye çalışmıştır. Nitekim iktidarın baskı ve yönlendirmesi altındaki medya, MHP’nin Adana’daki mahşeri kalabalıkla yapılan mitingini görmezlikten gelirken, Başbakan Erdoğan’ın Reyhanlı toplantısını saatlerce ekranlara taşımıştır. Amaç hasıl olmuştur!