MHP'de istifalar peş peşe geliyor...
MHP İzmir eski İl Başkanı ve Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nun ardından; MHP Edirne eski İl Başkanı Mehmet Tolga Akalın, MHP Çanakkale eski İl Başkanı Rıdvan Uz, MHP Samsun eski İl Başkanı Ömer Süslü, MHP Manisa eski İl Başkanı Tamer Akkal, son seçilmiş Elazığ il başkanı ve üst kurul delegesi Abdulvahap Erdem, eski Kütahya il başkanı Nihat Kula, üst kurul delegesi Tekirdağ Malkara ilçe başkanı Şencan Pakalpalçil, Manisa Merkez İlçe Başkanı Engin Karabağ, MHP Kırıkkale eski Belediye Başkanı - MYK eski Üyesi ve eski Milletvekili Mustafa Pekdoğan, Antalya Üst Kurul Delegesi Musa Ertuğan da partiden istifa ettiğini açıkladı.
İHANETE EŞDEĞER UYGULAMALARA İMZA ATANLARLA ANILMAK İSTEMİYORUM
Partiden istifa ettiğini duyuran MHP Samsun eski İl Başkanı Ömer Süslü, istifası ile ilgili yaptığı açıklamada, "Partimizin Genel Merkez yönetiminin tutum ve davranışlarını doğru bulmadığım, sırtlarını dayadıkları iktidara yaranmak ve koltuklarının bekâsını sağlama almak için Türk Milletinin ve çocuklarımızın geleceğini tehlikeye atan ve bu yolda ihanetle eşdeğer uygulamalara imza atanlarla yan yana anılmayı kendime zül kabul ettiğim için, mensubu olmaktan gurur duyduğum Milliyetçi Hareket Partisinden istifa ediyorum. Tüm sevenlerime ve kamuoyuna saygıyla duyururum. Allah'a emanet olunuz." dedi.
MHP'den istifa ettiğini açıklayan eski Samsun İl Başkanı Ömer Süslü, MHP Genel Merkezi tarafından Meral Akşener'i desteklediği gerekçesi ile İl Başkanlığı görevinden alınmıştı.
ÜLKÜCÜ FİKRİYATA TERS DÜŞMESİ SEBEBİYLE...
MHP Manisa eski İl Başkanı Akkal, istifasını şu sözlerle duyurdu:
"Mensubu olmaktan her zaman gurur duyduğum, 'Kurultaylarda Ülkücü İradenin tecellisi ile seçilerek' bir dönem Manisa Merkez İlçe Başkanlığı, bir dönem Manisa İl Başkanlığı yaptığım partimden, Genel Merkezin günümüzde yürüttüğü politikaların, sahip olduğum Ülkücü Fikriyata ve dünya görüşüme ters düşmesi sebebiyle Milliyetçi Hareket Partisinden istifa ediyorum."
HEDEF VE ÜLKÜ BİRLİĞİ KALMADIĞI İÇİN...
Akalın ise, MHP Genel Merkezi'ne gönderdiği istifa dilekçesinde şu ifadeleri kullandı:
"Cumhuriyeti kuran Türk Milliyetçiliği fikriyatının temsilcisi bir Türk milliyetçisi olarak; ömrümü içinde geçirdiğim, büyük bir onurla Ocak Başkanlığı, İlçe Başkanlığı ve iki defa İl Başkanlığını yürüttüğüm, Genel Merkeze rağmen seçildiğim İl Başkanlığı görevinden iki defa alınmama rağmen ısrarla bağlılığımı sürdürdüğüm ve mensubiyetinden onur duyduğum Milliyetçi Hareket Partisi'nden hedef ve ülkü birliğimiz kalmadığı inancı ile istifa ediyorum."
TEŞKİLATI ALMA MAKAMI DEĞİL, VERME YERİ OLARAK GÖRÜYORDU
Araştırmacı-yazar Cüneyt Öztürk de, MHP'den istifa ettiğini açıklayan MHP Edirne eski İl Başkanı Mehmet Tolga Akalın hakkında şu satırları kaleme almıştı:
İşte o yazı:
Henüz 18 yaşında Keşan Ülkü Ocaklarında yöneticiydi, 23 yaşında ise başkan. Bu arada Hukuk Fakültesini bitirmişti.
Ocak başkanlığını bırakır bırakmaz, ara vermeksizin MHP ilçe yönetim kurulu üyesi olmuş, 3 yıl sonra da ilçe başkanlığına yükselmişti.
Daha 32 yaşında il merkezinde oturmamasına rağmen, çok az rastlanan bir şekilde, Edirne il başkanlığını kazandı.
“Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden itlerin bile kimsesizliğine güldüğü” bir mücadelenin içinde buldu kendini.
Ama o zaten yola “sağına soluna bakınmadan ben varım” diyerek çıkmıştı.
Sadece doğru olduğuna inandığını yapmak adına, başına gelebilecekleri bile bile dimdik yürüdü.
İnandıklarını söyledi. Hem de o inandıklarını kimsenin cesaret edemediği zamanlarda ve yerlerde seslendirdi.
İnandığı yerde durdu. Tek başınaydı. Bu duruşunun neticeyi değiştirmeyeceğini biliyordu, ama o sonuçlarla, gündelik hesaplarla değil, ulvi gayelerle ilgiliydi.
Milletvekilliği garantiydi. Türkiye’nin en genç il başkanlarından biriydi ve önü açıktı.
Hepsini elinin tersiyle itti. Bir yola çıkmıştı ve bir söz vermişti, eğilmedi, ezilmedi, yolundan dönmedi.
O teşkilatı alma makamı değil verme yeri olarak görüyordu. Onun için il başkanlığı bir meslek değildi. Zaten avukattı ve işiyle, ekonomik gücüyle toplum içerisinde gayet saygın bir yeri vardı.
İl başkanlığından sosyal statü edinmiyordu. Hayatının her döneminde düzgün fiziği, özen gösterdiği giyimi, etkileyici hitabeti ile prezantabl ve örnek gösterilen bir kişiydi.
Boş vakitlerini değerlendirmek için particilik yapmıyordu. Çok iyi bir dağcı ve çok iyi bir dalgıçtı. Karavanını deniz kenarına çekip tatil yaparken bile hayatı dolu dolu yaşardı.
Tam bir aksiyon adamı olmasına rağmen, entelektüel yanını asla ihmal etmedi. Yazdıkları, söyledikleriyle hep bilge bir profil ortaya koydu.
Köy köy, mahalle mahalle dolaşarak taban siyaseti yaparken, bir gün aniden görevden alındı. Tek bir gerekçe vardı, “farklı düşünmek”.
Ne bu düşüncesini gizli saklı seslendirmiş, ne komitacılık yapmış, ne partisini küçük düşürmüştü. Kendi düşüncesine uygun olmayan gelişmeler bile onun çalışma şevkini kırmamış, il başkanlığının hakkını verebilmek için 7 gün 7 gece il başkanlığı odasında değil sahalarda kalmıştı.
Görevden alınınca küsmedi, kırılmadı. Partisi için yapabileceğinin azamisini ortaya koydu. Her seçim dönemi gecesini gündüze katarak MHP için elinden geleni yaptı.
Şimdi, Genel Merkezden giden bir faks mesajı ile koparıldığı, hak ederek, seçilerek kazandığı il başkanlığı makamına, 6 yıl sonra yine seçilerek, sözde “kurgulanmış” delegelerin oylarını alarak yeniden yürüyor.
Seçilemezse iki çocuğu ve eşi kendilerine daha çok vakit ayırabileceği için mutlu olurlar.
Seçilemezse avukatlık bürosunu, zirai işlerini ihmal etmeden, ekonomik olarak gayet iyi bir geçim standardında yaşar.
Seçilemezse dağa tırmanır, körfezde dalar, karavanı sahile çeker, köşe yazıları yazar, konferanslar verir.
Seçilemezse 6 yıl önce bıraktığı yerden devam etmek, her gün Keşan’dan Edirne’ye onlarca kilometre yol yapmak, sonra köy köy dolaşmak zorunda kalmaz.
AMA
Seçilemezse Türkiye kaybeder.
Seçilemezse MHP kaybeder.
Çünkü dönemin önemli bir MHP Genel Merkez Yöneticisinin bizzat bana söylediği ifadeyle;
“O Gerçek Olamayacak Kadar Mükemmeldir”
Üstüne üstlük hem gerçek, hem mükemmeldir.