MHP'de bir Paralelcilik hikâyesi ve muhbirlik üzerine...
AKP iktidarında dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan'ın ısrarları üzerine, 'Kırmızı Kitap' olarak bilinen 'Milli Güvenlik İç Siyaseti Belgesi'nin 'irticaî unsurlar' bölümünden çıkarılan Fethullah Gülen Cemaati, 'Paralel Devlet Yapılanması' adıyla Nisan 2015'te yeniden 'iç tehdit unsurları' arasına alındı.
Yani, Fethullah Gülen Cemaati, 'Paralel Devlet Yapılanması' adıyla Türkiye Cumhuriyeti devleti için terör örgütü olarak yorumlandı ve devletin bekâsı için 'tehlikeli' olarak addedildi.
Devletin kestiği parmak acımaz...
Devlet de bu 'tehlike konsepti' üzerine bahse konu 'Paralel yapı' ile bürokraside, iş dünyasında, medyada ve her alanda mücâdeleye başladı.
Holdinglere, medya gruplarına, eğitim kurumlarına baskınlar düzenlendi, kayyumlar atandı, yargıda, Emniyette, bürokrasinin en kılcal damarlarında operasyonlar yapıldı.
Rus uçağını paralel pilotların düşürmüş olabileceğinden tutunuz da, Güneydoğu'da şehit sayısının artmasında paralelci polis ve askerin etkilerine kadar devletin tepesinden açıklamalar yapıldı.
Devletin zirvesi, zirveleri, devletin bekâsı söz konusu olduğunda yalan söylemeyeceğine göre, devletin zirvesinden, zirvelerinden sâdır olan kelâmın bir haysiyeti olduğuna göre durum vahim, tehlike büyüktü, her vatansever bu vahâmete karşı müteyakkız olmak zorundaydı, bu tehlikeye karşı duyarlı ve tetikte durmalıydı.
Hele ki mevki, makam ve sorumluluk taşıyanlar için bu bir farzdı.
Ve...
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli de bu sorumluluktan ve vatanseverlikten geri duramazdı, nihâyetinde 'Milliyetçi Hareket Partisi' Genel Başkanı'ydı kendileri, vatanseverlikte hiçbir hudut tanımayan Ülkücülerin de lideriydi ya kendileri...
İşte durum burada içinden çıkılmaz bir hâl almaya başladı...
Odasındaki dijital saati 17.25'te sâbitleyen Devlet Bahçeli, "11 yıldır dershâneler iyiydi de şimdi mi kötü oldu" diyen Devlet Bahçeli, "Dershânelerin kapatılması câmiayı cezâlandırma fırsatı olarak görülmektedir" diyen Devlet Bahçeli, Zaman Gazetesi baskınıyla alâkalı olarak, "Medya alanında önemli çalışmalar yapan kurumların üzerine bu tür kaba davranışlarla gidilmesini ve korku aracı olarak kullanılmasını tasvip etmiyoruz" diyen Devlet Bahçeli, buna benzer kendisinin ve yönetiminin pek çok açıklama ve tavır örneğini yazabileceğimiz Devlet Bahçeli'ye bir hâller oldu...
AKP karşısında 12 seçim yenilgisi alan Devlet Bahçeli ve yönetimine karşı parti içinde başlayan muhalefetin adayları kongre taleplerini dillendirmeye başladıktan ve yeterli imza sayısının üç katı delege imzasıyla kongre talep ettikten sonra, hele ki Devlet Bahçeli'nin bizzat kendisini de seçen delege imzalarına saygı duymayıp, mahkemeye dâvet ettikten ve mahkemenin de kongre yapılmasına karar vermesinden sonra, havuz medyasının acar gazetecisi gibi beyânatlar vermeye, konuşmalar yapmaya başladı. Birden bire 'Paralel Yapı'nın ne denli büyük bir düşman olduğunu fark etti.
Geçtiğimiz Salı günü yaptığı grup konuşmasında bu konuda 'Paralel nirvanası'na ulaştı ve:
"Bizim Paralele teslim edecek bir partimiz yoktur" dedi.
Devlet Bahçeli'nin 'Paralel hassasiyeti' kongre zamanlarında nüksediyordu bir kronik hastalık gibi. Koray Aydın'ın aday olduğu kongre öncesinde de mevcut Genel Sekreteri vâsıtasıyla Koray Aydın'ı 'Paralelci' ilân etmişti...
Şimdi de 19 yıllık Genel Başkanlığı süresinde Ülkücü câmiadan görmediği saygıyı, sevgiyi ve ilgiyi gören Sn. Merâl Akşener'i ve kendisiyle birlikte hareket edenleri itham ediyor 'Paralelci' olmakla.
İthâm etmekle kalmıyor, işâret ediyor, daha da kötüsü ihbar ediyor...
Buradan devlet kurumlarını ikaz ediyorum, Sn. Merâl Akşener'in ve başta biz olmak üzere kendisiyle birlikte hareket edenlerin 'Paralelci' olduğumuzu nasıl fark etmediniz ve ihmâl ettiniz 'Paralel yapı'ya karşı yürüttüğünüz güvenlik mücâdelesinde?
Haydi diyelim ki gözünüzden kaçtık, Sn. Merâl Akşener ve bizler?
Ya şimdi?
Özel sohbetlerinde bile, "Karakoldaki bekçi bile kendisine gelen Paralelci ihbarlarını üst makamlara bildirmek ve dikkate almak zorundadır" diyen Devlet Bahçeli'inin son günlerde kamuoyuna açıkça yaptığı ihbarları neden ciddiye almıyorsunuz?
Ya Sn. Merâl Akşener ve başta biz olmak üzere kendisiyle birlikte hareket edenlerin 'Paralel yapı' ile en ufak bir alâkamız olmadığını bizim bildiğimiz gibi siz de zâten biliyorsunuz ya da Devlet Bahçeli'yi dikkate ve ciddiye almıyorsunuz?
Sn. Devlet Bahçeli!
Mâdem 'Paralel yapı'nın devlet için tehlikesini bu denli ilklerinizde hissediyordunuz, neden yıllardır bugün Paralelcilikle suçladığınız, ithâm ettiğiniz, hatta ihbar ettiğiniz isimleri partinizde tuttunuz, milletvekili, meclis başkan vekili, grup başkan vekili yaptınız?
Yoksa siz de mi kandırıldınız ya da ya da yıllardır ihmâl suçu mu işliyorsunuz?
Eğer öyle ise bu ihmâl suçunuz için yetkilileri göreve dâvet ediyorum...
Veya siz Sn. Devlet Bahçeli, iki bayram arasında nikâh olmaz derdi eskiler, siz de iki kongre arasında Paralel tehlike olmaz mı diyorsunuz?
Şaka gibisiniz gerçekten...
MHP'ye nüfuz etmek, yuvalanmak ve operasyon partisi olarak kullanmak isteyen, 'okyanus ötesi' kaçkınlarının, Paralel artıklarının mutluluğunu da ibretle izliyorum. Kendi kurum ve kuruluşlarına kayyum atandığında kıyameti kopartan, kayyumun gölgesi MHP'ye değince güvercin taklaları atan zevat ve zümreye diyorum ki bugüne kadar ne yaşamışsanız müstahaktır. Bunlar dini paraya dönüştüren, imamlığı şirkete çeviren, ABD'nin kuklası, İslamiyet'in yüz karalarıdır.