MHP ve yargının kararı
Bir zamanlar Balyoz/Ergenekon davalarıyla ilgili kararları veren yargı bu defa MHP tabanının taleplerini boğan bir karar vermiştir.
Yargı on dakikaya sığdırdığı kararı bir yılı aşkın bir sürede verme başarısını göstermiştir.
Beklentilere yüzde yüz uygun (!) bir karar çıkmıştır.
Bağımsız ve tarafsız yargı yanıltmamıştır.
Ancak işin bu tarafı ayrıntıdır.
Çünkü siyasi hareketlerin sahipleri yargıçlar değil mensuplarıdır.
Bütünleştirmeye değil parçalamaya çalışmak
MHP'nin fiili genel başkanı partisinin mensuplarına "partinizi kurun da boyunuzun ölçüsünü alın!" demişti.
MHP'yi MHP'sizleştirmek böyle başlatıldı.
Partinin birlik ve bütünlüğünü sağlamayı değil parçalamayı ve bölmeyi MHP liderliği başarmıştır.
Bunun için AKP'yi övmek, kendi partisinde olağanüstü kongre isteyenlere sövmek strateji olarak devreye sokulmuştur.
Partilileri itelemek, ötelemek ve örselemek için estetiğe ve zarafete ihtiyaç dahi duyulmamıştır.
Alayı hain, satılmış, yaygın şablonla "FETÖCÜ" ilan edilmiştir.
Adeta MHP'yi zayıflatmak için elden gelen ne varsa o yapılmıştır.
Ayırmak, bölmek ve mensuplarını partiye bağlayan bağları birer birer kopartmak gibi operasyonlar acımasızca uygulanmıştır.
Sonuç "evet" kampanyasında %2.5 ile alınmıştır.
Meşruiyetin ölçüsü!
Mensuplarını en kolay, en basit ve en ilkel biçimde harcama yönünden Balgat oligarşisinin eline kimse su dökememiştir.
Balgat oligarşisinin MHP hareketinin ne tarihi ne de vazgeçilmezleri umurunda olmuştur.
Hâlbuki bir hareketi başkalarından farklı ve başka kılan vazgeçilmezleridir.
Hareketlerin mensupları tarafından meşru ve savunulabilir olarak nitelenebilmesi için ahlaki, insani, maddi ve manevi hedefleriyle birlikte bu hedefler için ömrünü vakfetmiş olan vazgeçilmezlerinin de olması gerekir.
Değerleri hem var eden hem de onlarla var olan çilekeş dava sahiplerinin gördüğü saygı o hareketin mensuplarının nezdinde meşruiyetin ölçüsüdür.
Tarihine, çilekeşlerine ve dava büyüklerine saygının olmadığı yerde ahlaken meşruiyet de yoktur.
Bir davanın fiziki emektarları, çilekeş düşünürleri, idealleri yüzünden yıllarca itilip/kakılmış olan bürokratları, bu yüzden katledilen mensupları ve sakat kalmış olan gazileri onların vazgeçilmezledir.
Yönetimler iriliğini, diriliğini, meşruiyetini, saygısını ve gücünü bu vazgeçilmezlerinden alır.
Yönetime çöreklenmiş asalaklar!
MHP'de yönetime çöreklenmiş oligarşik elit, bulunduğu statüyü kaybetmek korkusuyla en küçük eleştiriye dahi tahammül edemez haldedir.
Bu yönetim her yerde itirazı ihanetle, hataları söyleyenleri bozgunculukla, gündem dışı kalmak yerine gündem oluşturmayı önerenleri radikallikle, olayların arkasına takılıp sağa sola savrulma yerine olayların önünde gidilmesi ikazını yapanları kötü niyetlilikle suçlamaktadır.
Nitekim MHP'deki yönetimin asalakları, yıllardır mensubu olduğu hareketin zaferi için fedayı can, hebayı ömür eden mensuplarını büyük bir pişkinlikle dışlamışlardır.
Kırk yılda kazanılan bir değerinden kırk dakikada vazgeçen bir hareketin ne tarihi ne de vaz geçilmezi olur.
Çıkarlara tapanlar!
İdealizm üzerine ikame edilmiş bir teşkilatı dava ya da idealler değil çıkarlar yönetiyorsa durum vahimdir.
İdeal birlikteliği yapmış olanların aksine çıkar birliği yapanların sarsılmaz inançlarından, değişmez değerlerinden değil çıkarlarından söz edilir.
Onlar için hiç kimse ve hiçbir değer vaz geçilmez değildir.
Çıkarlarını büyük ölçüde mevcut statükonun devamına bağlayan odaklar için esas olan ilke, ülkü ve erdem değil statüleri değiştirecek gelişmelerdir.
Çıkarlarını tehdit eden her gelişmeyi ihanet olarak nitelerler.
Bu yüzden ayırıcı, buyurucu, suçlayıcı, vaz geçici tavır içine girerler.
Bu tavırlarıyla siyasi hareketin gönül gücünü yok etmekle kalmaz partinin de felaketine neden olurlar.
Bir hareket değerlilerinden vaz geçtiğinde iddialarından ve başarılarından da vazgeçmiş olur.
Dünkü değerlilerini bugün vaz geçilir kılanlar yarınlarda da kendilerini vaz geçilir kılmış olurlar.
Yaşayanlar bu gerçeği görecektir!