MHP toplantısına evet için gidenler Hayır'la çıktı

MHP toplantısına evet için gidenler Hayır'la çıktı

Halk TV'de her gün saat 11.00-13.00 arası yayınlanan Yazıişleri programında konuğum Ümit Özdağ'dı. Özdağ birlikte hareket ettikleri MHP'lilerle ülke çapında hayır kampanyası sürdüreceklerini anlattı.

Özdağ'a MHP İstanbul İl Başkanlığı'nın düzenlediği "Evet toplantısında" salondaki dev Erdoğan posterini de sordum. Özdağ çok üzüldüğünü belirtti ve toplantıya katılan bir arkadaşıyla konuştuğunu belirterek "Bana salona evet demek için gittiğini ama hayır diyerek çıktığını söyledi" dedi.

Programdan önce konuştuğum bir başka MHP'li ise "Can Bey salondaki kalabalık sizi aldatmasın, orada MHP'liler çok azdı. Kimse gitmedi. Bunun üzerine belediye çalışanlarını doldurdular oraya. Salonun yarıdan fazlası aslında AKP'liler ve Osmanlı Ocakları üyeleriydi" dedi.

Can Ataklı Korkusuz

 

 

---

 

Huzur için 2.5 yıl daha mı bekleyeceğiz!!!!

Devlet Bahçeli, MHP'nin 16 Nisan'da evet diyeceğini ilan etti..

Gerekçesini şöyle açıkladı:

'Cumhurbaşkanı hükümet sisteminin gelmesiyle devlete düzen, ülkeye huzur gelecektir. Türkiye tek yürek, tek millet, tek ses olacaktır.'

***

Yalnız şöyle bi durum var..

Referandumdan evet oyu çıkarsa 17 Nisan'da cumhurbaşkanı hükümet sistemine geçmeyeceğiz ki..

3 Kasım 2019'da yapılacak çifte seçimle yürürlüğe girecek..

Yani 2.5 yıl sonra..

O zaman sorum şu..

Devlete düzen, ülkeye huzur gelmesi için 2.5 yıl daha mı bekleyeceğiz?!.

Mehmet Tezkan Milliyet

 

 

---

 

Çürüme çok derinde

...Ahmet Takan, Ankara'da şimdiki Cumhurbaşkanı ilk başbakan olduğunda onun "basın danışmanlığını" yaptı. Abdullah Gül cumhurbaşkanı olunca onun da ilk "basın danışmanı" oldu. Ahmet Takan, Ankara'yı, devletin kurumlarını, yapısını, 15 yıldır iktidar olanların huyunu, suyunu, kökünü, kökenini, yönetim tarzlarını, bu 15 yıllık köhnemiş düzenin iç işleyişini iyi bilen bir gazeteci olmalı. Şimdi Ankara'dan "soran-sorgulayan" yazılar yazıyor.

Geçen hafta şunu yazdı:

"...Ankara'da bir belediye başkanı ve oğluna da operasyon yapılıyor. O belediye başkanı ve oğlu, ifadelerinin alınacağı gerekçesiyle Emniyet'e değil de Yenimahalle'ye (MİT kampusu-aht) davet ediliyor. Belediye Başkanı Yenimahalle'ye geliyor. Kendisinden yurt dışındaki paralarının bir bölümünü Türkiye'ye transfer etmesi rica ediliyor. belediye başkanı ricayı kıramıyor!... Oğluna söylüyor ve 650 milyon dolar Türkiye'ye giriyor.

Bu arada o belediye başkanı 2 gün Yenimahalle'de misafir ediliyor. O sırada S... şirketine de operasyon devam ediyor. Operasyon, Ankara ile de sınırlı kalmıyor. İstanbul'daki bir belediye başkanına da benzer talep iletiliyor. O da hiç ikiletmeden 400 milyon dolarlık parayı Türkiye'ye sokuyor.

Maliye Bakanlığı'ndaki bürokratın anlatımına göre; 1 milyar dolar civarında para gelir gelmez piyasaya sürülüyor..." (16 Şubat Yeniçağ gazetesindeki yazısı)

 2 belediye başkanı!

Biri Ankara'da.

Diğeri İstanbul'da.

MİT görev verdi.

Dolarlarını getirdiler.

Sözü edilen:

1 milyar dolar.

***

Ankara Belediye Başkanı Melih Gökçek, üstüne alındı; Ahmet Takan için "söylediklerini ispatlamazsan şerefsiz, ahlaksızsın..." ifadelerini kullandı.

 Bir hafta geçti.

MİT susuyor.

Cumhurbaşkanı duymadı.

Başbakan işitmedi.

 İlgili bakan ilgisiz...

Necati Doğru Sözcü

 

---

 

'İki başlılık' zaten yoktu

Başbakan Yardımcısı Numan Kurtulmuş, geçenlerde İKV'de yaptığı konuşmada "iki başlı yönetimin kriz kaynağı olduğunu" söyledi.

Ona göre Anayasa değişikliği referandumda kabul edilirse istikrarsızlık önlenecek ve yatırımların önü açılacak. Mevcut Anayasa, Cumhurbaşkanı'nın ve Başbakan'ın görevlerini açıklıkla tarif ediyor.

Nitekim, AKP'nin iktidarı boyunca 3 ayrı cumhurbaşkanı, başbakanlar ile çalıştı.

Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül ve şimdi de Recep Tayyip Erdoğan.

Cumhurbaşkanları, anayasal sınırlarının içinde kaldığı zaman iki başlılık filan da olmadı.

Hükümet istediği kararları alabildi.

Sorun, Recep Tayyip Erdoğan'ın, Anayasa'daki sınırlarının içinde kalmamasından çıktı.

Bir "iki başlılık" varsa bunun da nedeni odur.

Ama böyle bir durum yok, çünkü Erdoğan'ın çalıştığı iki başbakan da bunu bir krize dönüştürmedi.

Hatta AKP'nin en başarılı ekonomik kararları yürüttüğü ve Türkiye'nin kendisine benzeyen ülkelere göre daha hızlı büyüdüğü dönem de Ahmet Necdet Sezer'in Cumhurbaşkanı olduğu dönemdi.

Ama Erdoğan'a bu yetmiyor. O yasamaya da, yargıya da sahip olmak istiyor. "Tek başlı" bir yönetim isteği içinde.

Olmayan krizi çözmek bahanesiyle bu hedefe kilitlenmiş durumda. Referandumda oylanacak olan konu budur.

Mehmet Y. Yılmaz Hürriyet

 

---

 

Bu endişe niye?

İktidar kanadında bir endişe var... Bu giderek paniğe dönüşebilir.

Başbakan ve bakanların demeçlerine bakıyorum, sözlerinde derin bir kuşkunun izlerini buluyorum.

Bir yandan "Referandum anketlerinde biz çok öndeyiz" diyorlar, bir yandan da 'Hayır' diyecek olan yurttaşları 'Terör yanlısı' olmakla suçluyorlar!

Efendiler... Eğer oylar gerçekten dediğiniz gibiyse, bu endişe, bu telâş niye?

Neden sizin gibi düşünmeyenlere baskı yapmaya çalışıyorsunuz?

Rahmi Turan Sözcü

 

---

 

KARİKATÜR: LATİF DEMİRCİ- HÜRRİYET