Bahçeli’den dikkat çeken OHAL çıkışı ‘OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur’

Bahçeli’den dikkat çeken OHAL çıkışı ‘OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur’

Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'a yakınlığıyla bilinen Prof. İzzet Özgenç'in, 'ekonomik buhran gerekçesiyle OHAL' açıklamasına yönelik "Ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur" ifadelerini kullandı. 

Devlet Bahçeli “Zillet İttifakı’nın Meçhul Cumhurbaşkanı Adayı ile Siyasi ve Ekonomik Provokasyonlar” başlıklı yazılı basın açıklamasında Millet İttifakı bileşenlerinin Meclis''teki bütçe görüşmelerindeki açıklama ve eylemlerini ''karanlık tablo'' olarak nitelendirerek "Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir" ifadelerini kullandı. 

Muhalefete yönelik eleştirilerini sürdüren Bahçeli "Hayatın olağan akışına, hadiselerin film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır" yorumunda bulundu.  

Devlet Bahçeli Millet İttifakı''nın ''cumhurbaşkanı adayı''nı açıklamamış olmasını eleştirerek "Hâlâ ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır" dedi. 

Bahçeli''nin açıklaması şöyle:

''BÖYLESİ BİR KARANLIK TABLO HİÇ GÖRÜLMEDİ''

2022 Yılı Merkezi Yönetim Bütçe Kanun Teklifi’nin TBMM Genel Kurulu’nda görüşülmesi esnasında özellikle zillet ittifakı partileri vasıtasıyla sahnelenen ilkesiz, iradesiz ve itibarsız görüntüler milletimizi derinden yaralamıştır. Bu süreçte CHP, HDP, İP ve diğer marjinal partiler arasındaki ilişki, irtibat ve ittifak ziyadesiyle billurlaşmış ve bilenmiştir. TBMM’ni terörize etmek, olay çıkarmak, kavga ve dövüş ringi haline getirmek maksadıyla arkası önü hesaplanmış planlı bir tahrik kampanyası devamlı surette tırmandırılmıştır. Bilhassa CHP ile HDP sözde Kürdistan ortak paydasında buluşmuşlar, Türkiye karşıtlığında birleşmişler, milli irade karşısında tecessüm eden husumet cephesine girmişlerdir. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda demokrasi ayıpları, ahlak kayıpları, akıl tutulmaları, devlete ve millete meydan okuyan küstahlıklar zincirleme şekilde cereyan etmiştir. Birbiri ardına tetikledikleri skandallarla Gazi Meclisi’mizi sabote eden muhalefet partileri ülkemizin demokratik imajına ve hukuk prestijine zarar vermekle kalmamışlar, bütçe müzakerelerinin saygınlığına da gölge düşürmüşlerdir. TBMM’nin bir asrı aşan şerefli mazisinde böylesi bir karanlık tablo hiç görülmemiş, hiç yaşanmamış, hiç var olmamıştır.

''ÇÜRÜMÜŞ SİYASET İTTİFAKI''

Türkiye sahip olduğu beşeri cevher, ekonomik kapasite, diplomatik kabiliyet, tarih ve kültür hazinesi, potansiyel güç ve jeopolitik müktesebatla büyüklüğünü her saha ve zeminde göstermiş bir ülkedir. Hiçbir sorunumuz çaresiz ve çözümsüz değildir. Ancak zillet ittifakının yegane propaganda retoriği yıkım edebiyatıdır. Hayatın olağan akışına, hadiselerin film şeridi gibi geçişine ne bir yorum, ne bir teklif, ne de sağduyulu ve sorumlu bir fikir getiremeyen bu çürümüş siyaset ittifakı Türkiye’nin en ciddi talihsizliği ve rahatsızlığıdır.

''HÂLÂ EFENDİLERİNDEN BİR ADAY İŞARETİ ALAMADILAR''

Maalesef Türkiye aylardır, zillet ittifakının meçhul ve müphem “Cumhurbaşkanı adayı” üzerinde devamedegelen fuzuli tartışmalarla meşgul edilmektedir. Sivriltilmeye çalışılan sipariş isimler etrafında yoğunlaşan adaylık karmaşasının esasen taktik bir siyaset kurnazlığı olduğu da gözümüzden kaçmamaktır. Buna rağmen zillet ittifakının cumhurbaşkanı adayını belirlemeye, CHP Genel Başkanı’nın iddia ve ifade ettiğinin aksine, ittifakı oluşturan partilerin genel başkanlarının mezun olmadığı açıktır. Hâlâ ve henüz zillet partilerinin sırtını yasladıkları efendilerinden bir aday işareti alamadıkları ortadadır.

''KILIÇDAROĞLU''NUN ÇABALARI BEYHUDEDİR''

CHP Genel Başkanı ne kadar heveslense de, ne ölçüde heyecanlanıp iki de bir “İttifak kabul ederse cumhurbaşkanı adayı olmaktan gurur duyarım” dese de çabaları beyhudedir; çünkü bu sakil zihniyet karar ve irade haysiyetini çoktan yabancı güçlere devretmiştir. Zillet ittifakının ruhu ve ruhsatı Türkiye düşmanlarının eline geçmiştir. Anlaşılan odur ki, cumhurbaşkanı adayının hüviyeti çerçevesinde bilinçli ve sistematik bir arayış canlı tutulmaktadır. İsimleri kamuoyunda parlatılan genel başkanlar ve belediye başkanları ise alttan alta polemikleri kaşıyıp kamçılamaktadır. Türk milleti böyle bir gergin atmosfere mahkum ve müstahak görülemeyecektir.

''SAYGISIZLIK VE AĞIR KUSURDUR''

Türkiye’nin geleceğine dair en küçük hazırlıkları, dişe dokunur bir tane projeleri bulunmayanların cumhurbaşkanı adayının kimliği ve kişiliğiyle ilgili gündem oluşturma, bunu da sürekli sıcak tutma gayeleri milletimize karşı saygısızlık, aynı zamanda ağır bir kusurdur. CHP Genel Başkanı’nın İP Başkanı’na Başbakanlığı layık görmesi, İP Başkanı’nın İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı’nı ikinci Fatih’e benzetip yüzünde Rabbi Yesir gördüğünü ileri sürmesi birbirine kumpas hazırlayan, birbirinin kuyusunu kazan zillet partilerinin traji komik hallerine ve hezeyana batmış siyasi tükenişlerine bariz delildir. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde fiilen ve hukuken bulunmayan Başbakanlık makamına ittifak ortağını yakıştıran ve uygun bulan Kılıçdaroğlu hem muhatabıyla alay etmekte, hem de dipsiz bir uçuruma itmektedir.

''SERİYE BAĞLANAN KUŞKULU GÖRÜŞME TRAFİĞİ''

İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde işe alınan terör örgütleriyle irtibat ve iltisakı olan militanlar hakkında İP Başkanı’nın sessiz kalması ise bir başka rezalet, işlenen suça bir diğer ortaklıktır. CHP ile İP’in yabancı büyükelçilerle veda ziyareti bahanesiyle seriye bağlanan kuşkulu görüşme trafiği Türkiye’nin aleyhine tezahür eden dış tahkim ve desteğin bir bakıma tescili şeklinde ele alınmalıdır. Milli iradeden umudunu kesen bu partilerin yabancı ülkelerin himayesine özlem duymaları gayri milliliğin ulaştığı hazin boyutları göstermesi bakımından ibretliktir.

''ŞEYTANLA BİLE GÖREŞMEYE HAZIR''

İP’in yöneticileri tarafından Kılıçdaroğlu’na yönelik “kazanamaz, o halde aday olmamalı” mesajları da misilleme siyaset hamleleri şeklinde okunmalıdır. CHP ve yedekleri kriz içindedir. Türkiye’ye verecekleri hiçbir şey de yoktur. Aklıselim iflası yaşayan zillet ittifakının dağınıklığı ve terör örgütleriyle yakınlığı kabul edilemeyecek bir güvenlik sorunu olarak karşımızdadır. Terörist Demirtaş’ın kardeşi tarafından tezkere kararı nedeniyle övülen, PKK’nın takdirini kazandığı itiraf edilen CHP’nin siyasi rant uğruna her değeri ayaklar altına alması, bu çerçevede şeytanla bile görüşmeye ve uzlaşmaya hazır olması tek kelimeyle utanç vesikasıdır.

''EKONOMİK VE SİYASİ ÇÖKÜŞ SENARYOSU''

Diğer yandan Türkiye ekonomisiyle ilgili asılsız ve mesnetsiz açıklamaların, muhalefet saflarına döviz fiyatlarını dahil etme izansızlıklarının tarihi bir hata olduğunu yakında herkes görecektir. İşgal girişimiyle yapılamayan, darbe teşebbüsüyle başarılamayan, terör saldırılarıyla ulaşılamayan hain süreç ekonomik saldırılarla, toplumsal hareketlenmelerle tamamlanmak istenmektedir. Türkiye’nin ekonomik ve siyasi çöküş senaryosunu kaleme alanların, erken seçim dayatmasının gerekçelerini imal ve ikmal etmeyi amaçlayan iç ve dış çıkar gruplarının milli hassasiyetlerimize ve milletimizin hürriyet haklarına vahim bir cephe açtıkları vicdanı olan her insanımızın malumudur. Bu cephe fitneyle bezenmiş, anti demokratik ve faşizan eğilimlerle temellendirilmiştir. Türk milletinin bu oyuna düşmesi, dış bağlantılı bu anafora batması hayal mahsulü bir beklentidir.

''MUTLAKA BAŞI EZİLECEKTİR''

Yönetilemeyen bir Türkiye algısının yerleştirilmesinin köşe taşlarını döşemek için geceli gündüzlü nifak nöbetine girenler, Biden lobisinin ivmesiyle hedeflenen iktidar değişiminin bir an evvel sağlanacağına sabitlenmişlerdir. Bu vahim bir kumardır, bedeli de çok ağırdır. Joe Biden’in seçilmeden önce demokratik kanallardan Türkiye’de yönetimin el değiştirilmesi gerektiğini ifşa etmesi nihayetinde alçak bir siyasi ihale olarak zillet partileri tarafından benimsenmiştir. Ne var ki, son günlerde ABD’de silahlı isyan çıkacağına dair uyarılar, bu ülkede demokrasinin 2024 yılında rafa kalkacağı yönündeki değerlendirmeler, yanlış hesap içine girenlerin başına nelerin gelme ihtimalini de gözler önüne sermiştir. ABD yönetimi, Türkiye’den önce kendi siyasi birliğine kafa yormalı, zayıflayan toplumsal huzur ve barış iklimini muhafaza etmek için emek ve mesai harcamalıdır. Türkiye’de iktidarı belirleme hak ve yetkisi sadece ve sadece büyük Türk milletidir. Bunun dışında her yol gayri meşrudur, darbeciliktir, kanunsuzluktur, sonuna kadar mücadele edeceğimiz şerefsiz bir kalkışma sayılacaktır. Mutlaka da başı ezilecektir.

''OHAL''DEN BAHSETMEK GAFLETTİR''

Hiçbir ahlaki ve ekonomik temeli olmayan fiyat ve döviz kuru artışlarıyla ülkemizi teslim almaya, siyasi ve sosyal çalkantıların fitilini tutuşturmaya çalışan mihraklara bedeli ne kadar ağır olsa da taviz vermek tarihi haklarımızdan vazgeçmek manasına gelecektir. FETÖ, PKK, DEAŞ’la mücadele kararlılıkla ve kesintisiz devam ettirilmeli, bunların ve destekçilerinin ekonomimize karşı menfur komplolarına elbirliğiyle, aynı şekilde milli seferberlik anlayışıyla karşı koyulmalıdır. İsveç hükümetinin YPG’ye 376 milyon dolar para yardımı sözü vermesi da uluslararası hukukun ihlali, iki ülke arasındaki diyalogların inkarı, insan haklarının imhası, terörizmin kanlı emellerine iğrenç bir ikramdır. Ayrıca ekonomideki konjoktürel gelişmeleri ve isabetli politika tercihlerini çarpıtıp OHAL’den bahsetmek gafilliktir, şuursuzluktur. Yükselen, toparlanan ve dengeye gelen Türkiye ekonomisinde olağanüstü hiçbir şey yoktur. Geleceğe güvenle bakmak varken, makroekonomik parametrelerle ilgili cahilce polemikler yapmak yalnızca krizseverlere hizmet, yalnızca Türkiye’nin düşmesini gözleyenlere himmettir.

''DÖNEMSEL SORUNLAR GEÇİCİDİR''

Türkiye büyüyen, güçlenen ve zenginleşen bir ülkedir. Dönemsel sorunlar geçicidir, kısa süre sonra her şey eskisinden daha iyi olacaktır. Dünyanın dört bir tarafı kaynarken, çevremiz kuşatma altındayken, Türkiye’nin iç cephesini düşürmeye, kaleyi yıkmaya azmetmek vatana ve millete ihanetle eşdeğer bir aymazlıktır. Rusya-Ukrayna arasındaki gerilimler, Kıbrıs sorunu, Balkanlar’daki anlaşmazlıklar, güney sınırlarımıza mücavir alanlardaki stratejik hesaplar ve düşmanca hedefler devamlı tetikte ve teyakkuzda olmamızı gerektirmektedir.

''2023 HAZİRAN MİLLİ DİRİLİŞİ MÜJDELEMEKTEDİR''

Bu kapsamda istiklal onurumuza, istikbal haklarımıza adam gibi destek veremeyenlerin cumhurbaşkanı adayı falı açmaları, yeniden parlamenter sistem istekleri ve üstelik ekonomik meseleleri provoke etme sinsilikleri ters tepecek, aziz Türk milleti bu hesabı zillet faillerinden tek tek soracaktır. Seçimlerin yapılacağı 2023 yılı Haziran ayı milli diriliş ve milli birliğin zaferini müjdelemektedir. Türkiye’nin geleceğini dış güçler, zillete düşmüş siyasi zihniyetler değil, Türk milleti tayin ve temin edecektir. Bunun dışında her şey felakettir ki, buna seyirci kalmamız, vahim gelişmeleri ağırdan almamız mümkün olmayacaktır."

NE OLMUŞTU?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan''a yakınlığıyla tanınan Hukukçu Prof. Dr. İzzet Özgenç, ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HÂL ilânına toplum olarak hazırlıklı olmak gerektiğini söyledi.

İzzet Özgenç şu ifadeleri kullandı:

"Türk Lirasının yabancı paralar karşısındaki süregelen değer kaybı, “AĞIR EKONOMİK BUNALIM” sonucunun ortaya çıkacağı süreci başlatmıştır. Bu nedenle kaçınılmaz görünen ağır ekonomik bunalım sebebiyle OLAĞANÜSTÜ HÂL ilânına (Any., m. 119), toplum olarak hazırlıklı olmamız gerekir.

Gönenç''in paylaşımı sosyal medyada gündem oldu. Bunun üzerine bir açıklama daha yapan Gönenç şunları kaydetti:

"Ağır ekonomik bunalım sebebiyle olağanüstü hâl ilanına ilişkin açıklamalarım, herhangi bir kişi veya kurumla irtibatlı olarak ya da yönlendirme üzerine yapılmamıştır. Bu açıklamalar, sadece ülkemizdeki ekonomik gidişatla ilgili olarak duyduğum endişelerin ifadesinden ibarettir."

Prof. Dr. İzzet Özgenç

 

İlgili Haberler