Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay, bugünkü, "MİT’in açılımı, Muhalefeti İmha Teşkilatı mı?" başlıklı yazısında, MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’nun dokunulmazlığının kaldırılarak yargılanmasını talep ettiği ve Kılıçdaroğlu'nu izlemek maksadıyla bir komisyon kurduklarını belirttiği açıklamasını değerlendirdi.
Balbay, "Açıklamanın en vahim boyutu; MHP’nin kendisini TBMM’nin de üstünde görüp bir komisyon kurması, bu komisyonun Kılıçdaroğlu’nun “suçlarını” saptayıp yargı sürecini başlatacak olması! Neresinden tutmalı?" dedi.
Balbay, "Yakın tarihimizde siyasetin doğası dışına çıkan, devlet kurumlarının işlevleri üzerinde oynayan hiçbir adım başarılı olmamıştır. İlk aşamada sonuç vermiş gibi görünen adımlar bile devamında çukura basmıştır." derken, MHP'nin söz konusu açıklamasını hukuk ve siyaset dışı olarak ifade etti.
Balbay'ın yazısı şu şekilde;
"TBMM’nin açılmasının ardından siyaset beklenenden daha çok gerilim üretti. Bir süredir iki denklemi dile getiriyorduk. Birincisi Erdoğan’ın üç maddelik yakın gelecek hedefi; dışarıda bir kahramanlık yaratmak, ekonomide işler iyi gidiyor havası vermek, CHP’yi yalnızlaştırıp yıpratmak. Buna dayalı olarak CHP’ye yönelik de şu denklemi kurmaya çalışıyorlardı: PKK üzerinden HDP’ye, HDP üzerinden CHP’ye yüklenmek, sonra İYİ Parti’ye dönerek “CHP ile ittifak sana yakışıyor mu” deyip Millet İttifakı’nı bozmak...
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, 3 Ekim Perşembe günü Millet İttifakı’nı bozmaya yönelik Saray’ın da içinde bulunduğunu ve yoğun çabalar olduğunu vurguladıktan sonra ekledi:
“İstihbarat devrede...”
Aynı gün CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel konuyu biraz daha açtı:
“MİT bütün seçimlerle ilgili... Hiç lamı cimi yok, elimizde somut bilgiler var...”
Aynı gün MİT Müsteşarı Hakan Fidan’ın Erdoğan’la olağan görüşmesi olduğuna ilişkin haberler vardı. Parti işleriyle devlet işleri iç içe girdiği için hangi görüşme ne içindi, ayırmak elbette zor. Ancak MİT’e ilişkin böylesine ağır değerlendirmelere karşılık herhangi bir açıklama yapılmadı.
Bu konuşmaların ardından 4 Ekim Cuma günü Bahçeli’nin açıklaması geldi. Açıklamanın en vahim boyutu; MHP’nin kendisini TBMM’nin de üstünde görüp bir komisyon kurması, bu komisyonun Kılıçdaroğlu’nun “suçlarını” saptayıp yargı sürecini başlatacak olması!
Neresinden tutmalı?
Yakın tarihimizde siyasetin doğası dışına çıkan, devlet kurumlarının işlevleri üzerinde oynayan hiçbir adım başarılı olmamıştır. İlk aşamada sonuç vermiş gibi görünen adımlar bile devamında çukura basmıştır. Bunun ilk akla gelen örneği, Demokrat Parti’nin (DP) 1958’de kurduğu Vatan Cephesi ile Nisan 1960’ta kurduğu Tahkikat Komisyonu’dur.
Vatan Cephesi, 1957 seçimlerinden sonra muhalefet partilerinin güçlerini birleştirmelerine karşı oluşturuldu. O dönem Cumhuriyetçi Millet Partisi ile Türkiye Köylü Partisi birleşmiş, Hürriyet Partisi de CHP’ye katılmıştı. DP, bu birleşmeleri “kin ve husumet cephesi” olarak yorumlayıp Vatan Cephesi adı altında, halkın, devlet mamurlarının katılmasını zorladığı bir kamplaşma yarattı. Bununla da yetinmedi, TBMM bünyesinde her türlü tutuklama ve el koyma yetkisine de sahip bir Tahkikat Komisyonu kurdu.
Bugün DP hareketinin ardılları olan sağduyulu kesimler de bu adımları onaylamıyor.
MHP’nin bu açıklamayla neleri hedeflemiş olabileceği üzerine tartışmalar var:
1- Gündemi değiştirmek.
2- CHP’yi kendi içine yönelik tutmak.
3- İYİ Parti’yi Kılıçdaroğlu’nu savunma noktasına getirmek.
4- HDP tartışmasını biraz daha büyütüp yazının başında vurguladığımız plana su taşımak.
5- AKP’nin olası bir “MHP dışında ittifak arama” arayışını ortadan kaldırmak.
6- MHP’nin CHP’yi yıpratma işini AKP’den daha iyi yaptığı havası verip AKP tabanından kendisine yönelen oy musluğunu açık tutmak.
7- Hepsi!
Bu haftanın iki ana başlığı; CHP’nin MİT’in devrede oluşunu işaret etmesiyle MHP’nin hukuk ve siyaset dışı açıklaması birleşince, gizli-açık, temiz-kirli her türlü yöntemin geçerli olduğu bir döneme girdiğimiz anlaşılıyor.
İstihbarat ne yazık ki, ana işinin ötesinde muhalefeti, muhalifleri geçmişte de hedefte tutmuştur. Sabahattin Ali’nin kızı Filiz Ali’den dinlemiştim. Filiz, 5-6 yaşlarında, bir İstanbul gezisi sırasında şapkasını unutur. Nerede unuttuğunu da hatırlamaz, çok üzülür. Sabahattin Ali, “Bizi izleyenler nerede unuttuğumuzu mutlaka biliyordur, söylerim bulurlar” der. Ertesi gün Filiz şapkasına kavuşur!
1980 öncesi TÖBDER üyesi bir öğretmen, telefonlarının dinlendiğini fark eder, faturayı ödemez. Telefonu da kestirmezler, dinlemeleri gerek. Bir süre sonra temiz giyimli bir kişi yanına yaklaşır, “Hocam, lütfen şu telefon borcunu öde” der!
Bugün ise temiz giyimli kişi kalmadı. Kılıçdaroğlu ve Özel’in açıklamaları çok daha sistemli bir kullanım olduğunu ortaya koyuyor.
Yoksa MHP de o yıllarını mı anımsıyor?
Yoksa MİT’in açılımı Muhalefeti İmha Teşkilatı mı?"