Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan iki gün önce partisinin grup toplantısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne ilişkin dikkat çeken açıklamalarda bulundu. Kıbrıs Rum Kesimi’nin amacının adayı tek başına yönetmek olduğunu ve çözümden yana olmadıklarını, ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, “Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çözüm yolu kalmamıştır. İster kabul edersiniz, ister etmezsiniz” dedi.
Erdoğan’ın bu sözleri, AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılı öncesinde Türk hükümetinin Kıbrıs Sorunu’na ilişkin çözüm önerisini akıllara getirdi.
ESKİ DIŞİŞLERİ BAKANI İSMAİL CEM NE DEMİŞTİ?
Kıbrıs’ta iki devletli çözüm önerisi, 20 yıl önce de gündemdeydi. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurucu merhum Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş, Rum Kesimi’nin çözümsüzlükten yana olduğunu ve adanın tamamını istediğini ifade ederek, iki devletli çözüm önerisini gündeme getirmişti.
2002 yılında Türkiye Dışişleri Bakanı olan İsmail Cem de, o dönem Kıbrıs’a ziyarette bulunmuş ve Rauf Denktaş’ın iki devletli çözüm önerisine destek vermeye devam ettiklerini söylemişti. 2002 yılının Haziran ayında İsmail Cem, Ercan Havaalanı’nda yaptığı açıklamada, “Kıbrıs'ın geleceği açısından dönüm noktası olabilecek müzakereler yapılıyor. Bu süreçten hem Türkiye hem de KKTC güçlü olarak çıkacaktır. Biz Türkiye Hükümeti olarak Denktaş'a tam destek veriyoruz. MGK toplantısında da bu destek açıkça ortaya konmuştur” demişti.
DÖNEMİN MGK GENEL SEKRETERİ EMEKLİ ORGENERAL TUNCER KILIÇ ODATV’YE KONUŞTU
O dönem Milli Güvenlik Kurulu (MGK) Genel Sekreteri olan emekli Orgeneral Tuncer Kılınç da, konuyla ilgili Odatv’ye konuştu. 2001-2003 yılları arasında MGK Genel Sekreterliği yapan Tuncer Kılınç, devlet aklının 2002 yılı öncesinde iki devletli çözümü köklü çözüm olarak gördüğünü, ancak AKP’nin iktidar olması sonrasında bu yaklaşımdan uzaklaştığını belirtti.
İki devletli çözüm için MGK toplantılarına dikkat çeken Tuncer Kılınç, “O dönem MGK’nın içeriğine dair bilgi veremem. Ama ulusal güvenliği gerektiren her konu orada görüşülmüştür. Görüşülmemesi de mümkün olamaz” ifadesini kullandı.
Kılınç sözlerine şöyle devam etti:
“Yıllar içerisinde bu federasyon önerisi bir türlü kabullenilemedi. Dolayısıyla Türkiye için en makulü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin ve Kıbrıs Rum Kesimi’nin ayrı ayrı iki devlet olarak tanınması lazım. Türkiye için en doğru çözüm budur. Çünkü biz konfederasyon olarak çözüme gittiğimiz de ‘kuvvetinizi (askerinizi) çıkarın’ diyecekler. Bu sebeple bizim hem Kıbrıs Türkleri hem de Türkiye açısından, Kıbrıs’tan vazgeçme gibi bir durumumuzun söz konusu olmadığını bilmemiz lazım. Türkiye’nin Kıbrıs’ta bir unsurunun olmasına ihtiyacımız var.”
Devlet yönetiminin 2002 yılına kadarki süreçte zaten iki devletli çözüm konusunda mutabık kaldığına dikkat çeken Tuncer Kılınç, “Ancak iki devletin olmasını Batı dünyasına kabullendirmek kolay değil. Başta İngilizler olmak üzere… Yunanistan zaten Türkiye’yi tamamen oradan çıkarmak istiyor” dedi.
“2002 yılında AKP iktidara geldiğinde Kıbrıs’a karşı menfi tutumları vardı. Kıbrıs’a sahip çıkan rahmetli Denktaş’a karşı da menfi tutumları vardı. Denktaş’ı yalnız bıraktılar. 2002 öncesinde iki devletli çözüm zaten gündemdeydi. Zaten KKTC’nin varlığı onu zorunlu kılıyor” diyerek sözlerine devam eden MGK eski Genel Sekreteri Kılınç, iktidarın bugün geldiği iki devletli çözüme destek çıkan şu ifadeleri kullandı:
“Türkiye açısından en doğru çözüm, iki devletli çözümdür ve gereklidir. Federasyon içinde anlaşmazlıklar olacağı belli. Bu işin köklü çözümü iki devletli çözümdür.”
Evet...
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın iki gün önce yaptığı, “Artık iki devletli çözümden başka Kıbrıs’ta çözüm yolu kalmamıştır” ifadesi, 20 yıl önce devleti yönetenler için zaten net çözüm yöntemi olarak benimsenmişti.
Eski MGK Genel Sekreteri emekli Orgeneral Kılınç’ın da aktardığı gibi; AKP hükümeti, 2002 yılında başladığı Kıbrıs’ta sorunun çözümünde sonuç alamadı ve 20 yıl önce Rauf Denktaş ile Türkiye’yi yöneten devlet aklının “iki devletli çözüm” önerisine döndü.
TUNCER KILINÇ KİMDİR, ABD’NİN VE FETÖ’NÜN NASIL HEDEFİ OLMUŞTU
1940 yılında İstanbul’da doğan Tuncer Kılınç, 1960 yılında Kara Harp Okulu'ndan, 1973'te Kara Harp Akademisi'nden mezun oldu.
1978-79 yılları arasında Roma'da bulunan NATO Savunma Koleji'ne devam etti. 1979-1982 yılları arasında Brüksel NATO Karargâhı'nda Türk Askeri Temsilciliği'nde plan subayı olarak görev aldı. 1982-1984 yılları arasında Millî Güvenlik Konseyi Genel Sekreterliği'nde Basın ve Halkla İlişkiler Daire Başkanlığı yaptı. 1984 yılında Millî Güvenlik Akademisi öğrenimine katıldı, 1984-1987 yılları arasında ise alay komutanlığı yaptı.
1987’de Tuğgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 1987-1989 yılları arasında Genelkurmay Genel Sekreterliği, 1989-1991 yılları arasında da tugay komutanlığı yaptı. 1991 yılında tümgeneral rütbesine terfi etti. Bu rütbede 1991-1992 yılları arasında tümen komutanlığı, 1992-1995 yılları arasında da Belçika'da bulunan NATO Avrupa Müttefik Yüksek Komutanlığı nezdinde Türk Askeri Temsilciliği görevini yürüttü. NATO'da en uzun süre görev yapan Türk generali unvanına sahiptir.
1995 yılında Korgeneral rütbesine terfi etti. 1995-1998 yılları arasında Millî Savunma Bakanlığı Müsteşarlığı, 1998-1999 yılları arasında da kolordu komutanlığı görevlerinde bulundu. 1999 yılında Orgeneral rütbesine terfi etti ve 3. Ordu Komutanlığı'na atandı. 2001 yılında Millî Güvenlik Kurulu Genel Sekreterliği görevine atandı. 2003 yılında emekli oldu.
MGK genel sekreteri iken Çin, Rusya, İran ve Suriye ile ittifak kurma tezini gündeme getirmesiyle tanındı. Büyük Ortadoğu Projesi karşıtı ve NATO'nun görevleri ve amaçları dışına çıktığını belirten görüşlerinden dolayı Amerika'nın tepkisini çekti. Amerika ve İsrail'in küresel çıkarlarına karşı tepkili görüşleri ile tanınır. Bulunduğu ortamlarda pek çok kez NATO'yu, ABD'yi ve AB'yi eleştiren açıklamalarda bulundu.
7 Ocak 2009 tarihinde de FETÖ’nün Ergenekon kumpası kapsamında gözaltına alındı. Aylarca FETÖ kumpasından tutuklu kalan Tuncer Kılınç, 11 Mart 2014 tarihinde cezaevinden tahliye edildi.