Mevsimsiz Aşk, Bir Sır ve Miraç Kavala...
Bazı sosyal medya arkadaşlıkları, askerlik arkadaşlığı gibi değerli ve unutulmaz.
Miraç Kavala, böyle bir arkadaş... Şiiri seviyor ve yazıyor, sanatsal özellikli fotoğraflar seçip paylaşıyor. Sonra kitapları olduğunu öğrendim. Yani tam benim frekansıma uygun bir Hanımefendi.
Geçen gün, yeni çıkan kitabını müjdeliyordu, şık bir kapağı vardı kitabın. "Hayırlı olsun, kutlarım" diye yorum yaptım, "Sizin bir sözünüzle başlıyor" yanıtı geldi. "Okumak isterim" dedim.
Gönderdi kitaplarını Miraç Hanımefendi, 2 kitap kendisinin, 2 kitap da "oğluşum" dediği 1986 doğumlu, değerli evladı Coşkun Faik Kavala'nın... Coşkun Faik Kavala'nın özgeçmişine ve başardıklarına baktım, müthiş... Kitapları şöyle bir karıştırdım, önemli ve değerliler, yazmaya, tanıtmaya ve övmeye değerler. Okuduktan sonra gereğini yapacağım.
Gelelim annesi Hanımefendi'nin kitaplarına... "Mevsimsiz Aşk" ve "Bir Sır" adlarını taşıyor ve her ikisi de Resse Yayınları'ndan...
Her iki kitapta da şiirle düzyazı iç içe, aralara ise özdeyişler, bilgelik dolu sözler serpiştirilmiş.
Yeni olan kitabı, "Mevsimsiz Aşk"... Bu kitabın başlarında Büyük Atatürk'e olan aşkını şöyle açığa vuruyor Miraç Kavala:
"Madem 81 yıl önce sen bize/seçme ve seçilme hakkı verdin/biz de aşkı/en büyük aşkı/seni seçiyoruz Atam/bir de seni sevenlerin aşkını..."
Sevdim bu başlangıcı... Ve yürüdüm sayfalar boyunca... On birinci sayfada "Aşklama" vardı: "Sen aşk, ben aşk, yol aşk/Yolun başı, sonu hep aşk/Yeter ki yüreğini aşka aç/Her yerden seslenir/O zaman sana aşk".
Seslenir evet, duymuşuzdur.
Aşk izleğinde devam ediyor kitap. O izlekten birkaç dize işte: "Sevdiğim/Aşkın gözlerime bağladığın/ Gökkuşağındır/Yaşamın tüm renklerini görmem bundandır/Gönlümden kâğıda döktüğüm aşktandır."
Kitapları alınca bir teşekkür mesajı yolladım, Miraç Hanımefendi de bir haklı kaygısını iletti nazikçe: "Oğlumunkiler tamam da siz istemeseydiniz benimkileri sizin gibi bir edebiyat kurduna göndermeye cesaret edemezdim. Zaten kendi kendime yazıyordum, oğlumun ısrarlarıyla kitaplaştı."
Kitabı iste, sonra eleştir, hatta hırpala... Yok hayır, bu değil amacımız, hakkını konuşacağız, nesnel olacağız ama aşk gibi yüce bir değerin bağlısı olan ve bu oluşa dair duyuşlarını kâğıda döken bir Hanımefendi'ye de saygıda asla kusur etmeyeceğiz.
Efendim, her iki kitapta da niteliklilik ile niteliksizlik yan yana... "Sen bile sığmazdın kalbime/Hasretini nereye sığdırayım" ya da "Bir yıldızdan bir yıldıza/Tutunur gelirim sana/Yüreğinde uyumaya/Kavuşmak için sabaha" dizeleriyle, sakız manisi türünden "Ne dersin buna sen/Merak ederim çoktan ben" niteliksizliği aynı kitapta olmamalıydı. Uyak uğruna "işçilikten" vazgeçmemek gerek. Miraç Kavala'nın bazı şiirlerine didaktiklik bulaşmış. Didaktiklik şiiri bozar. Şiir dili devrik tümce de değildir, bu vahim bir yanılgıdır. Şiirselliği imaj, çağrışım, isabetli sözcükler, ritim, anlam ve imge sağlar. Bunları hiç görmedim demiyorum ama hep görmek dilerdim. Günümüz şiirini çok okumak, az yazmak ve yazdıklarını çok yırtmak gerek. Miraç Kavala, yazma aşkını sürdürürse (sürdürmeli), bu kitaplarını ileriki yıllarda tam olarak beğenmeyecek, bazı düzyazı ve şiirleri kitaplarına koyduğu için hayıflanacak ve bana hak verecektir.