İbtidaname'nin, başta Mevlâna olmak üzere büyük velilerin Allah aşklarını dillendiren ve sûfîlerin bu dünya ve öte âlemle ilgili sırlarının bir kısmını okuyucularıyla paylaşan bir sırlar hazinesi olduğunun altını çizen Cemal Aydın devamla şu bilgiyi veriyor:
Bu eser, insanı dünyaya ve geçici dünya zevklerine taparcasına bağlanmaktan kurtarıp, Allah aşkıyla coşturan bir irfan hazinesidir.İnsanları gafletten uyandırıp Hakk'a yönelten eşsiz bir rehber, çok değerli bir kılavuzdur. Mevlâna'nın Mesnevi'sinin çok veciz ve muhteşem bir özetidir. Bu eser, Mevlânanın o şaheserindeki sırların ve verdiği mesajların özlü bir açıklamasıdır ki mânevi etkisiyle okurun içine işler, yüreğine dokunur. Mevlânanın 6 ciltlik Mesnevi'sini okuma imkânı bulamayanlar, bu kitabı okuyunca, sadece o eserin ruhunu yeterince kavramakla ve mesajını hakkıyla anlamakla kalmayacak, aynı zamanda gönüllerinde onu mutlaka okuma ihtiyacını da duyacaklardır.
Sultan Veled, Mevlâna'nın manevî mirasına en fazla yatkın, babasının demek istediğini en iyi anlayan ve ruhen en olgunlaşmış oğluydu. En seçkin ve en değerli müridiydi. Zaten Mevlâna, kendisinin tek gerçek mânevi Mirasçısı olarak Sultan Veled'i görmüş ve bunu açıkça söylemişti. Tam adı Bahâeddin Muhammed Veled olan Sultan Veled çok güçlü bir şair, edip ve mutasavvıftı. Sultan Veled 1226 yılında doğdu ve 1312 yılında vefat etti. Divan, Velednâme (Îbtidânâme), Rebabnâme, întihânâme ve Maârif adlı eserlerini o zamanın en gözde edebiyat dili olan Farsçayla kaleme aldı. Ayrıca çok sayıda Türkçe; şiirleri ve birkaç Rumca şiiri de vardır. Sultan Veled babasının gerçek ruhî mirasçısı olduğunu her bakımdan ispatlamıştır. Mevlâna hayattayken kitaplaştırılmayan vaaz ve konuşmalarından oluşan Fîhi Mâ Fîh ile Yedi Meclis (Mecâlis-i Sebâ) kitaplarını gün yüzüne çıkarmıştır!
Îbtidânâme olarak da bilinen bul eseri, Celâleddin Homâyî iki orijinal elyazmasını kullanarak ve eksik olan yerleri birbirinden tamamlayarak 1936 yılında "Velednâme" adıyla yayımlamıştır. Bu kitaba Sûfîlerin Sırları adını vermeyi uygun gördük. Çünkü bu eserde sık sık velilerin diğer insanlara açıklayamadıkları önemli sırlardan, gayb âlemine ait sırlardan, ilâhî sırlardan söz ediliyor. Hatta sırların sırrından bahsediliyor ki sizler de eseri okurken bu başlığın yerinde bir başlık olduğunu kabul edeceksiniz.
Kitabı aslında kendi manevî açlığımızı gidermek için çevirdik. Dünya ile bağımızı bu yolla hafifletmek istedik. Bismillah ile ilk satırları tercüme ederken o huzuru duyduk ve son satırına kadar da şükür o huzur içinde olduk.
O yüzden bu kitap aslında daha çok böylesi bir manevî huzur arayanlara seslenir. Dünya hayhuyundan yakasını kurtarıp kalbini Allah'a yöneltmek isteyenlere kapılar açar. Bununla da kalmaz, okuruna öte dünyayı eliyle tutacak ve gözüyle görecek şekilde capcanlı olarak tasvir eder.
Türk Edebiyatı Yayınları Tel: (0212) 526 16 15
***
Karnavalda ikinci perde
Metin Savaş, "Baykuşlar Geceleyin Öter" ile başlattığı "İstanbul'da Karnaval Üçlemesi"ni dizinin ikinci kitabı "Dehşet Palas AVM" ile sürdürüyor:
İstanbul'un en köklü alışveriş merkezi Dehşet Palas AVM'nin beş büyük katında, helikopter pisti olarak tasarlanmış yeleğen terasında, safir mavisi badanalı gazinosunda, atlıkarıncalı ve vanilya kokulu yeraltı katında neler olup bitmektedir? Curcuna, keşmekeş, gırgır, kargaşa, velvele, dağdağa, patırtı, gulgule, şaklabanlık, soytarılık, madrabazlık, hırgür, cümbüş ve şamata mı? Bu romanda postmodern zamanları bütün çıplaklığıyla bulacaksınız. Deve Dongur adında bir yeraltı canavarı, Tahtakoz künyeli ecinni, Kırıntı Hanım lâkaplı küçük bir kız, Deli Gorgor diye bilinen bir gariban, Mahmur Çiçeği isminde bir hayat kadını ve diğerleri. İstanbul'da Karnaval Üçlemesi'nin ikinci kitabı olan bu çılgın ve delibozuk romanda çılgın zamanların delişmen kahramanlarının büyülü serüvenlerine yelken açacaksınız. Dehşet Palas AVM - 21. yüzyılın anlatısı.
Ötüken Neşriyat Tel:(0212)251 03 50
***
YEDİKITA 'dalya' dedi
Aylık Tarih ve Kültür Dergisi YEDİKITA 100. sayısını okurlarıyla buluşturdu. Kapak konusunu Osmanlı Devleti'nin Hafızası; Arşiv hazinesi'ne ayıran dergi 100. sayısını şöyle takdim ediyor:
Sizleri her zaman yanıbaşımızda hissederek ulaştığımız bu 100. sayımıza kadar pek çok makale ve fotoğraf neşrettik. Bütün bu çalışmalarımızda en mühim kaynağımız Osmanlı'dan miras kalan arşivlerimiz ve kütüphanelerimiz oldu. Çok iyi biliyoruz ki bizler için en büyük hazine, bu miras. Esasında, özellikle bizim kültür coğrafyamızda kâğıdın muhafazası fikrinin ve ona gösterilen hürmetin kaynağı Mushaf-ı Şerif'tir. Çünkü o, kâğıt üzerine yazılıdır. Nitekim, Anadolu'da hâlâ en ufak bir kâğıt parçasına dahi hürmet gösterilir, yerde bulunsa alınıp yüksek bir mekana kaldırılır ya da bir taş kovuğuna sıkıştırılır. En büyük hazinemiz Osmanlı arşivleri olduğundan, bu sayımızda, belki biraz da vefa borcumuzu ödemiş olmak için arşivlerimizi kapağa taşıdık. Bizzat arşivin tozunu yutanlar tarafından hazırlanan bu dosyamızla, Osmanlı'dan günümüze ulaşan milyonlarca vesika, defter serisi ve fotoğrafın nasıl oluştuğu, tarihimizde hangi rolleri oynadığı ve bugüne nasıl intikal ettiğine cevap arıyoruz. Osmanlı Arşivi'nin tarihçesini, Ebulfaruk Önal yazdı. Osmanlı'dan sonra arşivlerimizi Yrd. Doç. Dr. Raşit Gündoğdu kaleme aldı. Son zamanlarda İstanbul tarihine dair mühim bir keşif yapılmıştı. Vaktiyle İbrahim Hakkı Konyalı'nın fotoğrafını çektiği tarihî eserlere ait bir albümün hikâyesini Fatih Dalgalı'yla konuştuk. Anadolu'nun asırlardır bereket ve kazanç kapısı olan tarihî çarşılarını Melih Uslu, 18. asrın meşhur sadrazamı Koca Ragıb Paşa'yı Eyüp Çolak, 1887'de İstanbul'a gelen Alman bir seyyahın hatıralarını Harun Reşid Acaroğlu kaleme aldılar. Bu ayki Kitap Tenkit bölümümüzde Doç. Dr. Mustafa Gündüz, Türk ve İslâm kültüründe kitabın kadim tarihine dair iki kitabı inceledi. Vesikalar Arası bölümünü özellikle zikretmek isteriz. Zira meşhur Siyonist Theodore Herzl'in Hicaz Demiryolu inşaatına kendince yaptığı yardımın reddedilişini anlatıyoruz.
YEDİKITA Dergisi Tel:(0212) 657 88 00
***
Dilimizin el kitabı
Ön Türkçe ne zaman oluşmuş olabilir? Bulgarca Türkçenin bir lehçesi midir? Eski Türkçe nerede başlar nerede biter? Orta Türkçe terimi ile hangi tarihî dönemi anlamalıyız? Yeni Türkçe terimi ile ne kastediliyor?
Türk dilinin bugünkü kolları bağımsız birer dil midir? Mesut Şen'in kaleme aldığı ve ana dilimiz Türkçeyi tarihten günümüze inceleyen "Türk Dilinin Dünü ve Bugünü" adlı kitapta bu ve buna benzer sorulara yanıt aranırken, okuyucuya Türk dilinin sınıflandırılması ile ilgili yeni teklifler sunuluyor.
Post Kitap Tel:(0212) 512 70 20
***
Ülkücü tarihe düşülen not
Kadir Yiğit ve Kür Şad Özkaynar birlikte hazırladıkları "Ülkücü Hareketin Kronolojisi" ile bu alandaki büyük boşluğun doldurulması için ilk adımı atıyor. "Çalışmamız, samanlıkta iğne aramak deyiminin tam karşılığıdır. Çünkü belki bir tarih, belki gözlerden kaçmış bir bilgi buluruz ümidiyle pek çok kaynağı büyük bir titizlikle taradık" diyen Yiğit ve Özkaynar, öncü mahiyetteki bu çalışmalarının daha mükemmel ve kapsamlısının ülkücü hareketin başka sevdalıları tarafından gerçekleştirileceğini ümid ettiklerini kaydediyorlar.
Deli Dumrul Kitap Tel: 0552 222 44 47