TBB ile Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi iş birliğinde '2'nci Uluslararası Kadın ve Hukuk Sempozyumu' düzenlendi. TBB Avukat Özdemir Özok Kongre ve Kültür Merkezi'nde düzenlenen sempozyuma, TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Hukuk Fakültesi Kamu Hukuku Bölümü İdare Hukuku Ana Bilim Dalı'ndan Doç. Dr. Süheyla Suzan Alıca, hukukçu Prof. Dr. Necdet Basa ve Ankara Barosu eski Başkanı Sema Aksoy ile çok sayıda davetli katıldı. Sempozyumun açılış konuşmasını yapan Metin Feyzioğlu, her gün kadın cinayetiyle uyanmak istemediğini söyledi. Feyzioğlu, "Hedef Türkiye'yi çağdaş uygarlık düzeyinin de üzerine çıkartmaksa, bir toplumun yarısı yere zincirlerle bağlı iken o toplumun kanatlanıp zirvelere tırmanmasını bekleyemeyiz. Demek ki; o zincirleri kırmamız lazım. Söylemleri ve eylemleri değiştirmemiz lazım. Erkek egemen şiddet dilini yok etmemiz lazım. Siyasette ya da iş dünyasında yükselen kadınların 'erkek gibi' olma zorunluluğu kaldırıp, 'kadın gibi' yükselmelerini sağlayacak ortamı oluşturmamız lazım. Bir kadının o can duvarını kırmasının 'erkek gibi' olmasına bağlanması ne kadar acıdır. Oysa ki, kadın olarak katabileceği değer o kadar yüksektir" diye konuştu.
'ARTIK YETER, DİYE HAYKIRMAK İSTİYORUZ'
Metin Feyzioğlu, kadına yönelik ayrımcılığın ve bu ayrımcılıktan beslenen şiddetin çok can yaktığını kaydetti. 'Artık yeter' diye haykırmak istediklerini belirten Feyzioğlu, "Artık cinsel istismara, cinsiyet ayrımcılığa, kadına karşı şiddete yeter. Bunları özendiren konuşmalara da yeter. Biz artık eğitim haklarından eşit olarak yararlanan, geleceğe güvenle bakan, yaşama sevinci ile dolu çocuklar görmek istiyoruz. Erkek çocuklarımızın gözleri paylaşmanın, dayanışmanın mutluluğu ile parlasın istiyoruz. Üstün olmanın mutluluk değil, bir kompleks olduğunu çocukken anlatmamız lazım. Evlerde sevgi hâkim olmalıdır" dedi.
'HUKUK ÜSTÜN OLMAZSA, DEMOKRASİ OLMAZ'
Türkiye Barolar Birliği olarak 'Şiddetsiz Toplum Kampanyası' başlattıklarını vurgulayan Feyzioğlu, "Şiddetin olduğu yerde hukuk üstün olmaz. Kaba kuvvet üstün olur. Kaba kuvvetin üstünlüğünü kırmak, şiddeti yenmek hukuku üstün kılmaktır. Hukuk üstün olmazsa, demokrasi olmaz. Şu anda 'milli irade' diyorsak, bu toplumda her türlü şiddetin kökünü kazımak zorundayız. Milli irade ile şiddet yan yana barınmaz" ifadelerini kullandı.
'EN ÖNEMLİ HUSUS EĞİTİM'
Doç. Dr. Süheyla Suzan Alıca ise Türkiye'de fiziksel, duygusal, psikolojik, ekonomik, cinsel şiddet veya şiddet tehdidi yüzünden her kesimden milyonlarca kadının baskı altında yaşamak zorunda kaldığını söyledi. Kadınların toplumsal hayata daha az katıldığını belirten Doç. Dr. Alıca, şunları kaydetti:
"Kadınlar küçük yaşta zorla evlendirilmekte, en yakınları tarafından öldürülmekte veya sakat bırakılmaktadır. Aile içi şiddet giderek yaygınlaşmakta ve kadınlar ihmal ve istismarın yoğun olduğu ortamlarda büyümek ve yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Kadına yönelik şiddet hem kadının hem de çocukların yaşamsal alanını olumsuz etkileyen bir sorun olmakta ve esasen tüm toplumu etkileyen şiddetin ana kaynağıdır. Bu sorunun çözümünde hukukun rolü elbette yadsınamaz. Ancak sadece hukuk kuralları bu sorunu çözemez ve çözememektedir. Kadına karşı şiddetin önlenmesinde en önemli husus eğitim, toplumsal bilinçlenme ve kültürel değişimdir. Bu değişimle birlikte tüm toplumda olumlu bir ortam olacağı kuşkusuzdur."
'TÜRK KADINI ATATÜRK'E ÇOK ŞEY BORÇLUDUR'
Hukukun, kadın- erkek eşitsizliğinin giderilmesinde önemli bir işleve sahip olduğunu belirten Doç. Dr. Süheyla Suzan Alıca, "Kadının toplumda daha görünür kılınması, haklarının tanınması ve korunması hukuk kurallarıyla güvence altına alınacaktır. Bildiğiniz üzere Cumhuriyetle birlikte kadınlara hukuk alanında önemli haklar verilmiştir. Bu kapsamda Türk kadını Atatürk'e çok şey borçludur. Cumhuriyet, Türk kadınını toplumun eşit bir üyesi yapmak istemiştir" diye konuştu.