İYİ Parti Yerel Yönetimler Başkanı ve Muğla Milletvekili Metin Ergun, yazılı bir basın açıklaması yaptı.
Ergun, "Büyükşehirlerimizin bağış hesaplarına merkezi idare tarafından el konulmasına ek olarak, hiçbir belediyemiz tıbbi yardım alamamış; maske, dezenfektan ve eldiven gibi ihtiyaçlardan mahrum bırakılmıştır. Ayrıca belediye personelleri salgın esnasında fedakârca görevlerine devam ederken korona virüs test talepleri de yerine getirilmemiştir." ifadelerini kullandı.
İYİ Partili Metin Ergun'un açıklamaları şu şekilde:
"Covid-19 salgını ile mücadeledeki koordinasyon ve anlayış sorunları, kamu yönetiminde iş birliğinin ne kadar önemli ve hayati olduğunu bir kez daha göstermiştir.
Bu gerçeğe rağmen, kamu kurumları arasındaki iş birliği bizzat Türkiye’yi yöneten iktidar eliyle engellenmiştir.
Bu durum, toplum sağlığını, ekonomik ve sosyal dengeyi riske atan bu tavrın, iktidar tarafından sergileniyor olması, karşı karşıya kaldığımız en hayati risklerden biridir.
İktidar temsilcilerinin böyle bir zamanda bile siyasi hesaplarla hareket ederek, salgının etkilerini en aza indirebilecek, milletimizin yararına adımlara engel olmaları, krizin boyutunu ve riskleri görmedikleri anlamına gelmektedir. Bir başka deyişle, ‘Devlet ciddiyeti’ taşımadıklarının ispatıdır.
İçişleri Bakanlığı’nın, Büyükşehir Belediyeleri’nin bağış kampanyalarını durdurup, hesaplarını bloke etmesi, hatta toplumsal bir geleneğimiz olan ‘AŞEVLERİ”nin hesaplarının bile dondurulması, işte bu ciddiyetsizliğin bir sonucudur.
Bütün dünyada olduğu gibi, bizim devlet geleneğimizde de bugüne kadar yerel yönetimler kamu yönetiminin tamamlayıcı bir unsuru olarak değerlendirilmiştir. Fakat içinden geçtiğimiz bu hassas ve kırılgan süreçte Millet İttifakı belediyelerinin inisiyatif alması ve hukuki sorumluluklarını yerine getirmeleri ne yazık ki Cumhurbaşkanı Erdoğan ve İçişleri Bakanı Süleyman Soylu tarafından “devlet içinde devlet olma” girişimi olarak değerlendirilmiştir.
Böylece belediyeler adeta bir iç tehdit ve düşman gibi lanse edilmiştir. Ne yazık ki sonuç itibariyle belediyelerin bu çetin şartlarda toplumsal yaraları saracak politika üretmeleri merkezi idarenin keyfi tasarruflarıyla engellenmiştir.
Büyükşehirlerimizin bağış hesaplarına merkezi idare tarafından el konulmasına ek olarak, hiçbir belediyemiz tıbbi yardım alamamış; maske, dezenfektan ve eldiven gibi ihtiyaçlardan mahrum bırakılmıştır. Ayrıca belediye personelleri salgın esnasında fedakârca görevlerine devam ederken korona virüs test talepleri de yerine getirilmemiştir.
Hâlbuki belediyelerimiz bu zor süreçte ihtiyaç sahibi vatandaşımızı ve sorunları yakından tespit edebilen, en hızlı ulaşabilen kurumlardır. Belediyelerin bu şekilde devre dışı bırakılmaları sonuçları trajik şekilde an be an ortaya çıkan vahim bir yanlış olarak tarihe geçmektedir.
10 Nisan Cuma akşamı duyurulduğu andan itibaren halkı panik ve infiale sevk eden, alt yapısı iyi hazırlanmamış bir sokağa çıkma yasağı ilanının fiyasko ile sonuçlanması da ayrımcı ve kutuplaştırıcı söylemlerle merkezi idare ve yerel yönetimler arasındaki iş birliğini ortadan kaldıran söz konusu siyaset tarzının bir neticesi olmuştur. Sokağa çıkma yasağının ilanından önce, Türkiye’de salgının yoğunlaştığı büyükşehirlerde sokağa çıkma yasağı uygulamasına geçilirken büyükşehir belediyelerine haber verilmemesi bile tek başına ciddi bir skandaldır ve karşı karşıya kaldığımız yönetim anlayışının ne kadar büyük bir risk olduğunun en açık göstergesidir."
"BAZI BELEDİYELERİ ÖTEKİLEŞTİRME POLİTİKALARINDAN VAZGEÇMEYE ÇAĞIRIYORUZ"
"Her şeye rağmen, Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü olarak görev yapan Sayın İbrahim Kalın’ın 12 Nisan Pazar günü katıldığı bir televizyon programında yerel yönetimlerle alakalı olarak söylediği müspet sözler, bu büyük yanlıştan dönülmesi hususunda iyimser bir umut yaratmıştır.
Söz konusu söyleşide Sayın İbrahim Kalın’ın, yerel yönetimlerin böylesi bir kriz anında merkezi idarenin ulaşamadığı noktalara ulaşıp toplumun yaralarını sarma ve kriz yönetimini güçlendirmede tamamlayıcı rollerinden bahsetmesi olumlu bir adımdır.
Biz İYİ Parti olarak; Sayın Genel Başkanımız Meral Akşener’in açıklamalarında da ortaya konulduğu üzere başından beri kamu yönetiminin bir bütün olarak algılanması, milletimizin sağlığı ve geleceği için böylesi önemli bir konuda iş birliği halinde ve eşgüdümlü bir şekilde hareket etmenin şart olduğu görüşündeyiz.
Bu noktada İktidarı, Millet İttifakı temsilcileri tarafından yönetilen belediyelere karşı şimdiye kadar sürdürdükleri ötekileştirme politikalarından vazgeçmeye çağırıyoruz.
Dolayısıyla Sayın Kalın’ın beyanlarının sözde kalmamasını ve bir an önce parti ve ittifak ayrımı yapmadan yerel yönetimlerin sürece aktif katılımının sağlanarak topyekûn mücadele ve kapsamlı bir iş birliğinin oluşturulmasını arzu ettiğimizi bir kez daha ifade ediyoruz.
Milletimizin bu krizi en hafif hasarla atlatması hususunda daha fazla geç kalınmadan kapsamlı bir iş birliği ve koordinasyonun oluşturulması açısından İYİ Parti olarak üzerimize düşen desteği vermekten geri durmayacağımızın bilinmesini isteriz."