Merkez Türkiye Projesi ve milletin geleceği!
1993 yılında yazdığım “Türklüğün Yeni Dünya Düzeni” adlı kitabımda “Türkiye merkezli bir entegrasyon modeli” önermiştim. Tasarladığım sistemin çıkış noktası, “entegre olan değil, entegre olunan bir Türkiye” idi. Sistemin güneşi Türkiye idi. Sonradan “Güneş Ülkesi” adı da ilave edilerek dördüncü baskısı yapılan kitapta “Ekonomik yapılanmanın hedefi, önce ülke ekonomisini, sonra Türk Dünyası ekonomisini, Karadeniz ülkelerini, Balkanları, Doğu Avrupa’yı, Orta Doğu’yu birbirine entegre etmek. İşte Türklüğün Yeni Dünya Düzeni, işte Güneş Ülkesi... Bu şekilde, gittikçe genişleyen halkalar içine giren bütün uluslar zenginleşecek, barış ve huzur içinde yaşayacaktır. Bütün mesele, buna karar verebilmek, buna cesaret edebilmektir” ifadelerini kullanmıştım.
* * *
Bu sebeple CHP’nin “Merkez Türkiye” projesini heyecanla karşıladım. CHP’nin projesi Türkiye merkezli coğrafyanın lojistik merkezi olan yeni bir megakent kurulmasına dayanıyor. Benim projem ise Anadolu’nun birbirine entegre edilmesi ile her biri başka bir sektörde geliştirilecek olan yeni kentlerin ulaşım ve haberleşme sistemi ile öncelikle bölge ülkeleriyle ve zamanla Asya ve Avrupa ile entegre edilmesine dayanıyordu.
Benim esin kaynağım, Büyük Selçuklu Devleti’nin ekonomik entegrasyon modeli ve Zeki Velidi Togan’ın “Türklüğün Mukadderatı Üzerine” adlı kitabında bahsettiği İstanbul-Pekin demiryolu gibi projelerdi. Bu itibarla iktidar adayı partilerimizden birinin bu ufka sahip olması, halkın geleceğinden emin olmasını ve milli motivasyonu getirir.
Kemal Kılıçdaroğlu, “Bu mega kentten ürünler Kafkasya’ya, Asya’ya, Orta Doğu’ya, Afrika’ya, Karadeniz’e, Avrupa’ya ulaşacak ve dolayısıyla o nedenledir ki biz 21. yüzyılın projesi, 100 yılın projesi ve Merkez Türkiye dedik. Her şeyin merkezi bu bölgede Türkiye olacak. Bunun iddiasını sürdüreceğiz” diyerek milletin önüne bir hedef koyuyor.
* * *
Karadeniz Teknik Üniversitesi Karadeniz Araştırmaları Merkezi’nin müdürlüğünü yapmış olan değerli dostum Prof. Dr. Kemal Üçüncü’nün “Kıtaların Trabzon Üzerinden Birleşmesi” projesinin bulunduğunu, bunu başta MHP olmak üzere bütün partilere önerdiğini de hatırlatmalıyım.
Üçüncü, “Dünyanın gelecek elli yılının tarihi, ağırlıklı olarak Amerikan stratejik aklının Geniş Karadeniz Havzası diye isimlendirdiği Karadeniz Kafkasya, Hazar, Orta Asya hattının bütününde gerçekleşecektir. Bu konuda pek çok rapor ve beyin fırtınası ABD enstitülerince hazırlanmıştır, hazırlanmaktadır. Bu yeni tabloda Doğu Karadeniz bölgesi ve Trabzon anahtar bir role sahip olmaktadır” diyordu.
Nihayet Üçüncü’yü bir duyan olmuş...
* * *
Üçüncü, “Doğu Karadeniz için en öncelikli tercih Samsun’dan Hopa’ya kadar bölgenin Avrasya demiryolu hattına entegre olmasıdır. İkinci aşamada Trabzon-Bakü demiryolu üçüncü aşamada Trabzon-Batum-Astrahan-Almatı-Pekin plânlanmalıdır. İki kapalı havza Hazar ve Karadeniz birbirini dünyaya açma potansiyeline sahiptir. Bu hat Rusya’nın Orta Doğu’ya inebileceği alternatifsiz yegâne alandır. Pakistan, İran ve Hindistan için de bu hat vazgeçilmezdir. Nitekim yıllardır söylediğimiz bu stratejik tahayyülü, bölgeyi bizim siyasilerden daha iyi bilen Almanlar, Türkiye’ye bir seçenek olarak teklif ettiler” bilgisini veriyordu.
2010 yılında Ankara Üniversitesi’nde düzenlenen Avrasya Sempozyumu’nda konuşan Çin Halk Cumhuriyeti’nin Ankara Büyükelçiliği Müsteşarı İaoJunzheng, Avrasya bölgesinin kalkınması için yeni bir “İpekyolu” oluşturulması gerektiğine işaret etmişti. Sempozyumu katılımı ile destekleyen 9’uncu Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel de “İlk yapmamız gereken iş, Londra’yı Pekin’e bağlayacak demir yolu ve kara yoludur” demişti.
Kars-Tiflis-Bakü demiryolu, “Merkez Türkiye” projesinin hayata geçmesi için başlangıç noktasıdır.