AA (Anadolu Ajansı) Finans''ın, 22 Aralık Perşembe günü gerçekleştirilecek TCMB''nin Para Politikası Kurulu (PPK) toplantısına yönelik beklenti anketi, 14 ekonomistin katılımıyla sonuçlandı.
Anket sonuçlarına göre, ekonomistlerin tamamı politika faizinin yüzde 9''da sabit bırakılmasını bekliyor.
Geçen ay gerçekleştirilen PPK toplantısında, politika faizi 150 baz puanlık indirimle yüzde 10,50''den yüzde 9''a çekilmişti.
Karar metninde, kurulun ağustos ayında başlatılan faiz indirim döngüsünün sonlandırılmasına karar verdiği söylemişti.
Merkez Bankası (TCMB), aralık ayı piyasa katılımcıları anketin de katılımcıların cari yıl sonu tüketici enflasyonu (TÜFE) beklentisi bir önceki anket döneminde yüzde 68,06 iken, bu anket döneminde yüzde 66,80’e düşmüştü.
Katılımcıların cari yıl sonu döviz kuru (ABD Doları/TL) beklentisi bir önceki anket döneminde 19,54 TL iken, bu anket döneminde 18,78’e geriledi.
12 ay sonrası döviz kuru beklentisi ise aynı anket dönemlerinde sırasıyla 23,35 TL ve 22,77 TL oldu. (AA)
Merkez Bankası’nın faiz artırımı ne anlama geliyor? Faiz artırımının sonuçları nelerdir?
FAİZ ARTIRIMININ OLASI ETKİLERİ
– Enflasyon yüksek bir ihtimalle artar,
– Şirketler borç faizlerini ödeyebilmek için yatırımlarını kısarlar,
– İnsanlar birikim moduna geçerler,
– Borcu olanlar, daha büyük bir borç yükünün altına girerler,
– Bankalardan kredi alanlar zor duruma düşerler,
– İş kurmak isteyen insanlar, risksiz, emeksiz getiri olan bankalara parayı koyup vadeli hesabın getirisi ile geçinme yolunu seçerler, üretim azalır, doğal olarak bu da sanayi ve ekonominin yavaşlaması demektir.
MERKEZ BANKASI FAİZİ DÜŞÜRÜRSE NE OLUR?
Ekonomistler, Merkez Bankası''nın politika faizi düşürmesinin sonucu olarak enflasyonun artacağını öngörüyor.
Enflasyon beklentileri düşmeden politika faizini düşürmek, piyasa faizini düşürmüyor. Çünkü piyasa faizleri belirlenirken politika faizine ilave olarak enflasyonist beklentiler, ileriye yönelik riskler de fiyatlara giriyor.
O yüzden politika faizi düşse de orta ve uzun vadede artan enflasyonist beklentiler ve risk primi nedeni ile piyasa faizlerinin arttığını görüyoruz.
MERKEZ BANKASI FAİZİ NEDEN DÜŞÜRÜR?
Eylül ayında Hazine ve Maliye Bakanı Nureddin Nebati ''enflasyonla büyümenin'' bir siyasi tercih olduğunu dile getirdi.
AK Parti iktidarına göre, ekonominin büyüyebilmesi için borçlanma faizlerinin azalması lazım. O halde Merkez Bankası politika faizini düşürürse kredi faizleri iner, daha rahat borçlanma, daha çok harcama, daha çok yatırım, daha çok istihdam olarak geri döner.
Fakat ekonomik dinamikler böyle işlemiyor. Zira, Merkez Bankası''nın 2021 yılındaki faiz düşürme kararlarıyla birlikte kur krizi patlak vermiş, yıllık enflasyon 80,21''e çıkmıştı.
FAİZLERİN DÜŞÜRÜLMESİ NE ANLAMA GELİYOR?
Geleneksel ekonomi teorisinde, faizlerin yüksek tutulmasının enflasyonu aşağı çekme ve ilgili ülkenin para birimini de güçlendirme yönünde bir etkisi olacağı düşünülüyor. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, enflasyonu düşürmek için faizlerin indirilmesi görüşünü savunuyor.
Enflasyon ve faiz oranları arasında yakın bir ilişki bulunuyor. Faiz ayrıca döviz kurunu da etkileyen unsurlar arasında yer alıyor. Uygulanan politikalarla bunlar arasında bir denge kurulmaya çalışılıyor.
Merkez Bankası''nın piyasadaki para arzını yönetebilmek için sahip olduğu araçlardan birisi politika faiz oranları.
Politika faiz oranlarında yapılan değişiklikler piyasadaki oyuncuların borç alma ve verme maliyetlerini değiştirdiğinden hem bankaların uyguladığı faizleri hem de tahvil, hisse senedi gibi varlıkların değerini etkiliyor.
Faiz oranlarının düzeyi, bireylerin ve kurumların kaynaklarını tasarrufa ya da harcamaya yöneltmesinde belirleyici oluyor.
Örneğin, faiz oranlarının düşük olduğu bir ortamda tasarruf üzerinden elde edilecek gelir de düşük olduğundan harcama eğilimi artıyor.
FAİZLERİN DÜŞÜRÜLMESİNİN RİSKLERİ NELER?
Dolayısıyla faiz oranlarının düşürülmesinin tüketim harcamalarını artırması ve ekonomik büyümeyi desteklemesi bekleniyor.
Ancak tüketim harcamalarının artması beraberinde enflasyonun yükselmesi riskini getiriyor.
Bir diğer konu da faizlerin düşük olduğu bir ortamda kredi alma ve verme eğiliminin artmasının piyasadaki yerel para birimi miktarının yükselmesine neden olması. Bu da enflasyon riski yaratan bir başka unsur olarak ortaya çıkıyor.
Bu nedenle genel kabul gören ekonomi teorisinde, faiz oranlarının düşük tutulmasının enflasyon yaratacağı ve enflasyonun arttığı bir dönemde de fiyat artışlarını dizginlemek için faiz artırımına gidilmesi gerektiği görüşü bulunuyor.