T24'ün haberine göre özel bir kanunu ve bağımsız bir hukuki statüsü bulunan Merkez Bankası’nda başkanların nasıl görevden alınacakları Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu’nun 28. maddesinde düzenleniyor. Hukuki tartışma da, “özel bir kanun hükmü kararname ile aşılamaz” görüşünde odaklanıyor.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname, “Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler” hükmünü taşıyor. Erdoğan’ın bu kararnameye dayanarak Murat Çetinkaya’yı Merkez Bankası Başkanlığı’ndan aldığı düşünülüyor.
TCMB Kanunu’nun 28. maddesi ise, 27. maddeye gönderme yaparak, Merkez Bankası başkanlarının nasıl görevden alınacağını hükme bağlıyor. Kanunun “Yasaklar” başlıklı 27. ve “Geçici ayrılma, görevden af” başlıklarını taşıyan 28. madde hükümleri şöyle:
Madde 27- Başkanlık (Guvernörlük) görevi, özel bir kanuna dayanmadıkça Banka dışında teşrii, resmi veya özel herhangi bir görev ile birleşemez. Bundan başka Başkan (Guvernör), ticaretle uğraşamayacağı gibi, bankalar ve şirketlerde de hissedar olamaz. Hayır dernekleri ile amacı hayır, sosyal ve eğitim işlerine yönelmiş vakıflardaki görevler ve kâr amacı gütmeyen kooperatif ortaklığı bu hüküm dışındadır.
Bakanlar ve müsteşarlar seviyesindeki bakanlıklar arası komite toplantılarında Başkanın (Guvernör) görev alması, birinci fıkra hükmüne aykırı sayılmaz.
Madde 28- Başkanın (Guvernör) geçici olarak yokluğunda kendisine, tayin edeceği Başkan (Guvernör) Yardımcısı vekâlet eder.
Başkan (Guvernör) ancak, 27 nci maddedeki yasakların gerçekleşmesi ve bu Kanunla kendisine verilen görevlerin devamlı surette ifasını imkânsız kılacak durumların ortaya çıkması hallerinde, atanmasındaki usule göre görevinden af olunabilir.
Başkanlığın (Guvernörlük) boşalmasında en yaşlı üyenin başkanlığı altında toplanacak Banka Meclisince Başkan (Guvernör) vekili olarak seçilecek bir Başkan (Guvernör) Yardımcısı, Başkanlık (Guvernörlük) görevini ifa eder ve yetkilerini kullanır.
"YÖNTEM VE ZAMANLAMAYA AKLIM ERMİYOR"
Eski Borsa İstanbul Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü, 2008-2011 yılları arasında da Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Başkan Yardımcısı olarak görev yapmış olan İbrahim Turhan, kararı tepkiyle karşıladı. "Yöntem ve zamanlamaya aklım ermiyor" diyen Turhan şunları kaydetti:
"Bugün itibarıyla Merkez Bankası Başkanı Murat Çetinkaya’nın, 375 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin ek 35’inci maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2’nci maddesi gereğince görevden alındığı Resmi Gazetede yayınlandı."
"ENDİŞE EDİYORUM"
"Merkez bankalarının başkanlık konumu çok kritiktir. Görevden alınan ve yerine atanan kişilerden bağımsız olarak, bu değişikliğin gerçekleşme yöntemine ve zamanlamasına benim aklım ermiyor. Bunun ciddi zararlar verebileceğinden endişe ediyorum.
Başkanların görev süresi bitmeden görevden alınamaması, merkez bankası bağımsızlığının önemli bileşenlerindendir. Ayrıca ekonomi yönetiminde öngörülebilirlik ve kurumsallaşma açısından da kritik önem taşır. Bütün dünyada da böyle algılanır.
375 sayılı Kanun Hükmünde Kararname; 'Cumhurbaşkanınca süreli atanan üst kademe kamu yöneticileri, ilgili kanunlarda öngörülen görevden alma gerekçeleri yanında kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle de süreleri tamamlanmadan görevlerinden alınabilirler'diyor.
Oysa TCMB Kanununun 28’inci maddesi; 'Başkan (Guvernör) ancak, 27'nci maddedeki yasakların gerçekleşmesi ve bu kanunla kendisine verilen görevlerin devamlı surette ifasını imkansız kılacak durumların ortaya çıkması hallerinde, atanmasındaki usule göre görevinden af olunabilir' der.
"BAĞIMSIZLIĞA BÜYÜK ZARAR VERİR"
Özel kanun niteliğindeki 1211 Sayılı TCMB Kanunu görevden af edilmeyi sadece iki şarta bağlamışken KHK Hükmüyle Merkez Bankası başkanını görevden almak hukuken de yanlıştır. Bildiğim kadarıyla görevden alınan son başkan 12 Eylül rejimi döneminde İsmail Hakkı Aydınoğlu olmuştu.
Kurumsallaşma ile ilgili bu hesaptan değişik zamanlarda paylaşımlarımız olmuştu. Tekrar vurguluyorum; içeriğinden ve kişilerden bağımsız olarak, Merkez Bankası başkanının bu yöntemle değiştirilmesi kurumsallaşmaya, kurumsal kapasiteye ve bağımsızlığa büyük zarar verir.
Merkez Bankası politikaları ile ilgili eleştirilerimi uzun süredir sözlü, son üç yıldır da yazılı olarak ifade ediyorum. 2011 Ağustos’tan beri ekonominin gerçekleri ile uyumlu, Merkez Bankası bağımsızlığının gerektirdiği ve sürdürülebilir para politikası izlendiğini düşünmüyorum.
"ENDİŞELİYİM"
2016’nın sonundan 2018 Eylül’üne kadarki uygulamalarla ilgili eleştirilerim ise bu hesapta açıkça yer alıyor. Buna rağmen Merkez Bankası kurumsallığı, bağımsızlığı ve para politikasının güvenilirliği açısından bu kararın olumsuz etki yaratacağından endişeliyim.
25 Temmuz’da gerçekleştirilecek PPK toplantısı öncesinde, görev süresinin dolmasına 9 ay kalmış başkanın “kurumsal hedeflere ulaşılamaması nedeniyle” görevden alınması para politikasının bundan sonraki seyri açısından da büyük sıkıntı oluşturacaktır.
Merkez Bankasının temel amacı olan fiyat istikrarını sağlama ve kalıcı kılma konusundaki performansı da, hükümetle birlikte belirlenen enflasyon hedefine ulaşmadaki performansı da ortada.
Para politikasındaki başarısızlığın en önemli nedeninin faiz konusunda mâruz kaldığı politik baskılar olduğunu biliyoruz. Bugünkü kararın Merkez Bankası'nın kurumsal hedeflerine ulaşmasına ne ölçüde katkı (!) sağlayacağını maalesef hep birlikte göreceğiz."