Merkez Bankası yine güven vermedi

Merkez Bankası’na, önceleri IMF 2001 güçlü ekonomiye geçiş programı kapsamında yasal olarak bağımsızlık verilmişti. O zaman iki önemli hatası oldu;

1-IMF ile stand-by döneminde MB hataları;

Birincisi; IMF ve AB yabancı sermaye için çıpa oldu. Çok sayıda banka ve şirket satın almak için, doğrudan yabancı yatırım sermayesi girdi. Ayrıca Portföy Yatırımları geldi. Döviz bollaştı. TL aşırı değer kazandı. MB önlem olarak o zaman yeteri kadar döviz satmadı. TL’nin aşırı değer kazanması nedeni ile ara malı ve ham madde üretimi durdu; yerini ithal girdi aldı. Üretim dışa bağımlı hâle geldi.

İkincisi, açık enflasyon hedeflemesi uyguladı, ancak hiçbir yıl yüzde 5 hedefini tutturamadı ve güven kaybetti.

2017 Başkanlık sistemine geçişle birlikte, Merkez Bankası’na müdahale arttı ve banka görevini yapamadı.

2-MB, TL’yi koruyamadı.

Merkez Bankası kanununa göre; Merkez Bankası’nın tek görevi TL’yi korumaktır. Ancak 2018 ve 2021 kur şokları, tersine TL krizi yarattı.

Merkez Bankası; 2003 TÜFE bazlı reel kur endeksine göre, Eylül 2016’da reel kur endeksi 100 idi. Yani kur dengede idi. 2018 Ağustos kur şoku ile bu endeks Eylül ayında 62,46’ya geriledi. TL bir dolar ve bir Euro’dan oluşan döviz sepetine karşı 37,54 oranında değer kaybetti. Ama aynı zamanda MB reel faize geçti ve kur şoku kısmen giderildi.

021 sonunda hükûmetin faiz yanılgısı yeni bir kur şokuna neden oldu.

Aralık ayında reel kur endeksi 42,62’ye geriledi ve TL yüzde 58,38 oranında değer kaybetti.

Türkiye’nin beş yıllık tahvillerinde iflas risk primini gösteren CDS oranı da, 2021 başında 307,48 baz puan iken (300 baz puan risk sınırıdır), Hükûmetin MB müdahalesi ve uygulamada özerkliği kaldırması ile Türkiye’nin CDS oranı Nisan 2021 başında 468,24 puana yükseldi.

MB’ye olan güven kaybı aynı zamanda ülke riskini de artırdı.

3-Hükûmetin özerkliği kaldırması ve MB’yi kamu bankaları gibi kullanması nedeniyle iç ve dışta MB’ye olan güven dip yaptı.

2021 MB Başkanı Naci Ağbal’ın gerçekçi faiz uygulamasına, siyasi iktidar ve Yeni Şafak karşı çıktı; İslami faiz referanslarını öne çıkararak; “Naci Ağbal, yüksek faizle kime çalışıyor” dediler ve Ağbal görevden alındı. Oysaki o zaman Mart 2021’de MB faizinde, reel faiz oranı yüzde 2,5 idi ve göreve geldiği 2020 Kasım ayında 7, 9930 olan dolar kuru, 20 Mart 2021 tarihinde 7, 6836’ya gerilemişti.

MB bağımsızlığına fiili müdahaleden sonra, fiyat istikrarı bozuldu ve TL krizi bunalıma dönüştü.

4-Yeni dönemde MB beklentileri karşılayamadı.

9 Haziran 2023 tarihinden beri, yeni başkandan beklenti yüksek oldu. Ama maalesef, bankaya güven oluşmadı. Nedenleri;

A. Merkez Bankası Başkanı borç almak için Batı ülkelerine gitti. Gerçekte bir ülkenin dövize ihtiyacı varsa, MB ve ekonomi yönetimi, cari açığı azaltacak önlemler alır, doğrudan yabancı yatırım sermayesini teşvik eder, güven oluşturur, IMF ile iş birliği yapar. Başkanın, Hazine ve Maliye Bakanı’nın para aramaya gitmesi, ülkenin ne kadar zor durumda olduğunu gösterdi. Düyunu umumiye hatırlatması yaptı. Ortodoks politikalar rüzgârı ile 300 baz puana kadar inen ülke risk pirimi yeniden artmaya başladı. Önceki gün 345 baz puana yükseldi.

B. Perşembe günü MB gösterge faizini yüzde 45’e çıkardı. Ancak seçim sonu Haziran TÜFE beklentisi yüzde 60 olarak devam ediyor. Demek ki eksi reel faiz devam ediyor.

Para kurulu kararında enflasyonda sınırlı iyileşme olduğu öne sürüldü ve fakat veriler yıllık enflasyon trendinde iyileşme olmadığını gösteriyor.

Enflasyon trendini ve direncini çekirdek enflasyon gösterir. (Ben çekirdek enflasyon olarak (B)’yi alıyorum;)

2023 Aralık ayında yıllık TÜFE yüzde 64,77 iken, çekirdek enflasyon daha yüksek yüzde 68,02 oldu. Bu demektir ki enflasyon direniyor.

2022 yıllık çekirdek enflasyon, yüzde 57,68 iken, 2023 yıllık çekirdek enflasyon 68,02 oldu. Bu demektir ki enflasyon trendi artış yönündedir.

C. Yine MB parasal sıkılaştırmanın sonuna gelindiğini söyledi. Nereden bakarsak bakalım, MB gerek beyanlarında gerekse uygulamada Hükûmetin seçim popülizmi süresince dezenflasyonlaştırma önlemlerini askıya alacak.. Bu durum yerli ve yabancı ciddi sermayede tedirginlik yaratıyor.

Sonuç olarak; Merkez Bankası’nın kendi hataları ve hükûmetin bankayı kamu bankası gibi kullanmak istemesi güven kaybına neden oldu. Bu kayıp hem TL krizi yarattı, hem enflasyonu tırmandırdı, hem de Türkiye’nin ülke riskini artırdı.

Yazarın Diğer Yazıları