Ağbal, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonuna, Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası Kanunu'nun 42'nci maddesi gereğince Bankanın faaliyetlerine ilişkin bilgilendirme sunumu yaptı.
Fiyat istikrarının, ekonomik birimlerin tüketim, yatırım ve tasarruf kararlarında dikkate almaya gerek duymadıkları ölçüde düşük bir enflasyon oranı olarak tanımlandığını belirten Ağbal, bunun son derece önemli olduğunu söyledi.
Ağbal, "Ekonomide karar alıcılar enflasyonu bir karar parametresi olarak almayı bıraktıkları zaman, o ülkede fiyat istikrarı var demektir. Bir ülkede kalıcı fiyat istikrarı sağlanırsa bu ülkede sürdürülebilir büyüme, istihdam, adaletli gelir dağılımı ve toplumsal refah artışı da sağlanır. Fiyat istikrarı aslında ekonomik istikrarın uzun vadeli refahın temel ölçütlerinden en önemlisini oluşturmaktadır." dedi.
Naci Ağbal, kalıcı fiyat istikrarın, yatırım ve üretimin sürdürülebilir şekilde artmasını, bu yolla ekonominin verimlilik kaynaklı büyümesini sağladığını dile getirdi.
Fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide yatırım ve üretim kararı alanların fiyat gelişmelerine ilişkin öngörülebilir ve sürdürülebilir bir çerçeveyi gördüklerinde yatırım kararı alırken ya da yatırımlarını artırırken bunu hesaba kattıklarını vurgulayan Ağbal, şöyle devam etti:
"Merkez bankaları, toplumsal refah artışına en büyük katkıyı fiyat istikrarını sağlayarak yapar. Fiyat istikrarı ile istikrarlı ve hızlı büyüme arasındaki pozitif ilişki, ekonomideki öngörülebilirliğin sağlanmasıyla iş ve yatırım ortamının iyileşmesinden kaynaklanmaktadır. Çünkü fiyat istikrarının olduğu bir ekonomide iş ve yatırım ortamı da iyileşmiş demektir. Tabii birçok başka faktörün yanında, iş ve yatırım ortamını iyileştiren gelişmiş demokrasi, hukuk devleti, bütün bunlarla beraber ekonomik istikrar, finansal istikrar ve fiyat istikrarı yatırım ortamının iyileşmesinin temel bileşenlerini oluşturmaktadır."
Ağbal, TCMB olarak, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde fiyat istikrarına odaklı para politikasını kararlılıkla uygulayacaklarını ifade etti.
2006 yılında başlatılan bu para politikası çerçevesini bütün unsurlarıyla etkili bir şekilde 2021 yılında da uygulamak suretiyle fiyat istikrarını sağlama noktasında önemli kazanımlar elde etmeyi hedeflediklerini belirten Ağbal, şöyle konuştu:
"Merkez Bankasının kararlarında temel odak noktası fiyat istikrarının sağlanması olacaktır. Bir ülkede fiyat istikrarının sağlanması toplumun bütün kesimlerinin buna sahip çıkması, bu konuda ortak bir fikre sahip olmalarıyla mümkündür. Burada en büyük görev Merkez Bankasına düşmektedir. Elindeki araçları etkili ve doğru bir şekilde, doğru zamanda kullanacak, fiyat istikrarı noktasında üzerine düşen görevi tam ve layıkıyla yerine getirecek ama aynı zamanda, fiyat istikrarı noktasında ekonominin yapısal dengesinin korunması ve sürdürülebilir kılınması, fiyat istikrarının oluşması ve enflasyonun yukarıya gitmemesi konusunda toplumsal bir mutabakatın gelişmesi, ekonomi politikalarının da bu anlamda fiyat istikrarını destekleyecek bir çerçevede yürütülmesi ve bu şekilde fiyat istikrarının sağlanması son derece önemlidir."
"GLOBAL ÖLÇEKTE 3'ÜNCÜ ÇEYREKTE HIZLI BİR TOPARLANMA YAŞANDI"
Naci Ağbal, küresel ekonomiye dair verilerin, 3'üncü çeyrekte başlayan kısmi toparlanmanın devam ettiğini gösterdiğini söyledi.
Yeni tip korona virüs (Kovid-19) salgınının ağır koşulları altında global ekonomide ikinci çeyrekte olağanüstü bir daralma meydana geldiğini hatırlatan Ağbal, salgının etkilerini azaltması ve ülkelerin salgın karşıtı aldığı tedbirler sayesinde global ölçekte 3'üncü çeyrekte hızlı bir toparlanmanın yaşandığını anlattı.
Ağbal, bunun bütün sektörler için söylenemeyeceğini, özellikle hizmet başta olmak üzere toparlanma noktasında bazı sektörlerin hala salgının etkisi altında bulunduğunu dile getirdi.
Yakın dönemde aşıya dair olumlu gelişmelere şahit olduklarına dikkati çeken Ağbal, şu değerlendirmede bulundu:
"Aşının geliştirilmesi ve global ölçekte uygulanmaya başlanmasıyla birlikte pandeminin ekonomi üzerindeki olumsuz etkilerinin bertaraf edileceğine ve ekonominin hızlı bir şekilde toparlanacağına dair beklentiler bulunmaktadır ancak henüz erken bir aşamadayız. Bu anlamda başlayan uygulamalar ve gelişmeler sevindiricidir ama burada ihtiyatlı bir şekilde bu konunun takibinde de yarar var."
"2021 BÜYÜMESİ, BÜYÜK ÖLÇÜDE 2020 BÜYÜMESİNİN BAZ ETKİSİYLE ŞEKİLLENECEK"
TCMB Başkanı Ağbal, 2020 yılı global büyümesinin tamamen salgın etkisi altında şekillendiğini söyledi. Salgının gerek gelişmiş gerek gelişmekte olan ülkelerin büyüme oranlarında tarihi seviyelerde düşüşlere neden olduğuna işaret eden Ağbal, bu anlam bakıldığında, 2020 yılında küresel ekonominin yüzde 4,4 daralmasının, 2021 yılında ise 5,2 büyümesinin beklendiğini bildirdi.
Ağbal, 2021 büyümesinin seviyesinin büyük ölçüde 2020 yılı büyümesinin baz etkisi etrafında şekilleneceğine dikkati çekerek, bu yıl sert bir şekilde daralan küresel ekonominin, gelecek yıl toparlanacak olmakla birlikte, salgının seyrine bağlı olarak aşağı yönlü riskleri de barındırdığını aktardı.
Naci Ağbal, bu dönemde küresel enflasyon ve emtia fiyatlarının da salgının seyrine bağlı olarak bir gelişim gösterdiğini söyledi.
Küresel para politikaları açısından 2020 yılına bakıldığında ise gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan ülkelerde merkez bankalarının genişleyici para politikaları uygulamaları gösterdiğini belirten Ağbal, son dönemde, küresel risk iştahındaki iyileşmeyle beraber gelişmekte olan ülkelere yönelik portföy girişlerinde de kısmi bir toparlanma ve iyileşmeyi de gördüklerini ifade etti.
"EKONOMİMİZ SON ÇEYREKTE DE GÜÇLÜ MOMENTUMUNU SÜRDÜRMEKTEDİR"
Türkiye'nin 3'üncü çeyrek büyüme performansının gelişmekte olan ülkeler içinde en ön sıralarda olduğunu vurgulayan Ağbal, büyümenin kaynaklarına bakıldığında, yılın 3'üncü çeyreğinde, ekonomideki toparlanmanın sektörlerin geneline yayıldığının görüldüğünü belirtti.
Ağbal, harcama yönünden bakıldığında, büyümenin büyük ölçüde yurt içi talep kaynaklı olduğuna dikkati çekerek, net ihracatın katkısının, turizmin zayıf seyri nedeniyle düşük seviyelerde olduğunu dile getirdi.
İç talebe bakıldığında, güçlü bir kredi ivmesinin desteğiyle ertelenmiş talebin hızlı bir şekilde devreye girdiğini ve gerek özel tüketim harcamalarının gerekse de yatırım harcamalarının hızlı bir şekilde arttığını gördüklerini söyleyen Ağbal, "Yakın dönem verilerine baktığımızda, ekonominin seyri itibarıyla özellikle son çeyreğe dair öncü göstergeler işaret ekmektedir ki ekonomimiz son çeyrekte de 3'üncü çeyrekte oluşan güçlü momentumu, ivmeyi sürdürmektedir. Dolayısıyla 4'üncü çeyrekte de ekonominin üretim, tüketim ve yatırım tarafında toparlanma ve güçlü ivme devam etmektedir." diye konuştu.
İmalat sanayisindeki iyileşmenin de devam ettiğini belirten Ağbal, mevsimsellikten arındırılmış endekslerin, dayanıklı mallarda, mineral maddelerde ve fabrikasyon metal maddelerinde üretimin yukarı yönlü devam ettiğini gösterdiğini anlattı.
Ağbal, perakende satışların salgın öncesi eğilimin belirgin şekilde üzerinde olduğuna dikkati çekerek, "Özellikle perakende satış hacim endeksi grafiğine bakacak olursak oluşan ivme, 2020 yılının şubat ayındaki ivmenin bile üzerine çıkmış şekildedir. Özellikle elektrikli teçhizat, taşıt ve mobilya sektörlerinde mevsimsellikten arındırılmış siparişlere baktığımız zaman, bekletilen talebin etkisiyle çok güçlü bir sipariş akımı devam etmektedir." ifadelerini kullandı.
Ağbal, bu dönemde yatırım kaynaklı harcamalarda da güçlü bir toparlanmayı gördüklerine işaret ederek, yatırım talebindeki artışın son çeyrekte de devam ettiğini bildirdi.
Özellikle geleceğe dönük beklentiler bakımından bakıldığında da imalat sanayisinde gelecek 12 aya ilişkin yatırım eğiliminin güçlü bir şekilde devam ettiğini vurgulayan Ağbal, "Dolayısıyla, ekonominin 4'üncü çeyreğine ilişkin öncü göstergeler, ekonomideki toparlanmanın 4'üncü çeyrekte güçlü bir şekilde devam ettiğini, ekonomide oluşan bu güçlü ivmenin ekonominin hem üretim hem yatırım tarafında güçlenerek arttığını, ekonomideki iç talebin 3'üncü çeyrekte oluşan ivmelenmeyi sürdürdüğünü göstermektedir." dedi.
Ağbal, ekonomide oluşan olumlu gelişmelerin istihdam piyasasında da olumlu yansımaları beraberinde getirdiğini, istihdam imkanlarının kademeli olarak arttığını gördüklerini dile getirdi.
"İKİNCİ DALGANIN DIŞ TİCARET ÜZERİNDEKİ ETKİSİ SINIRLI OLACAK"
Talep ve üretim tarafında oluşan gelişmelerin ekonominin büyüme ivmesi bakımından destekleyici olmakla beraber cari işlemler dengesi üzerinde de riskleri artırdığını vurgulayan Ağbal, Türkiye ihracatı açısından dış talebin son derece önemli olduğunu, Avrupa ihracat pazarındaki gelişmelerin de ihracat performansını etkilediğini anlattı.
Ağbal, şunları kaydetti:
"İkinci dalganın dış ticaret kanalı üzerinden etkisinin birinci dalgaya göre çok sınırlı olacağını, bütün ülkelerin birinci dalgada edindikleri tecrübelere dayanarak yeni gelişen vakalara karşı üretimi ayakta tutacak kapsamlı teşvik ve destek politikalarnın uygulanmaya konulması nedeniyle de dış talebin canlılığını sürdürdüğünü görmek cari işlemler dengesi bakımından son derece olumludur."
İhracattaki artış eğiliminin Avrupa ülkeleri kaynaklı olarak devam ettiği bilgisini veren Ağbal, "İthalatta da kısmi bir yavaşlamayı görüyoruz. Özellikle ekonominin yukarı yönlü ivmelenmesinde meydana gelen daha ılımlı bir ivmelenme ithalat talebindeki artışı da daha ılımlı bir düzeye taşımış oluyor." dedi.
Bankacılık sektörüne dış kaynak kullanımı bakımından bakıldığında, sektörün yılın başına kıyasen dış borç çevirme oranlarını yüzde 100'ün üzerine taşıdığına dikkati çeken Ağbal, bunun ekonomiye kaynak girişi açısından son derece önemli olduğunu vurguladı.
Ağbal, gerek küresel finansal koşulların olumlu seyri gerekse de Türk bankacılık sisteminin dış kaynak temin etmede gösterdiği performans ve Türkiye ekonomisine ilişkin olumlu beklentilerin bankacılık sisteminin dış borç çevirme oranlarını da yukarıya taşıdığını ifade ederek, reel kesimin bu dönemde daha çok borç düzeyini düşürme yönünde bir hareket içinde bulunduğunu belirtti.
İç talep koşullarının enflasyon üzerinde belirleyici bir etkiye sahip olduğuna işaret eden Ağbal, bu dönemde iç talep koşullarının, döviz kurunda meydana gelen gelişmelere bağlı olarak döviz kurunun da içinde olduğu birikim, maliyet etkilerinin, son dönemde küresel emtia fiyatlarındaki yukarı yönlü hareketin ve artış trendini gösteren enflasyona ilişkin beklentilerdeki bozulmanın, fiyatlama davranışları ile enflasyon görünümünü olumsuz bir şekilde etkilediğini vurguladı. Bunun son derece önemli olduğunun altını çizen Ağbal, şöyle devam etti:
"Yıllık enflasyondaki artışta temel mallar ve gıda kalemleri yukarı yönlü enflasyonun temel belirleyicileri durumundadır. Salgına bağlı olarak talep koşullarının zayıf seyrettiği mal ve hizmet grupları tüketici enflasyonunu sınırlarken kredi ve döviz kuru gelişmelerine görece daha duyarlı gruplarda ise enflasyonun seyrinin yukarı yönlü olduğunu görüyoruz. Çekirdek göstergeler de bu gelişime paralel bir şekilde artış eğilimi içindedir. Fiyatlama davranışlarına ilişkin göstergeler, fiyat artırma eğiliminin genele yayıldığını göstermektedir. Bu açıdan enflasyonla mücadele, enflasyonun kontrol altına alınması bu yayılım gelişimine bakıldığında da son derece ivedilikle ele aldığımız bir konu durumundadır. İleriye dönük olmak üzere enflasyon beklentilerinde yükseliş sürmektedir. Çok yakın kısa vadede enflasyona ilişkin beklentiler artarken daha orta vadede ise enflasyona ilişkin beklentilerin bir miktar artmakla beraber sınırlı kaldığını görüyoruz."
Ağbal, TCMB Para Politikası Kurulu'nun enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için 2021 yıl sonu tahmin hedefini de göz önünde bulundurarak dün güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmasına karar verdiğini hatırlattı.
Hükümet ile birlikte kararlaştırılan orta vadeli enflasyon hedefinin yüzde 5 olduğuna dikkati çeken Ağbal, enflasyon hedeflemesi rejimi çerçevesinde bu hedefe varmak için birden çok yolu kapsayacak bir görünüm arz ediyorsa bu durumda tahmin hedefi dedikleri ara hedeflerin oluşturulduğuna işaret etti. Bu çerçevede 2021 yılı için oluşturulan tahmin hedefinin yüzde 9,4, 2022 için hedefin yüzde 7, 2023 yılında varılması öngörülen orta vadeli ve fiyat istikrarını işaret eden enflasyonun yüzde 5 olmasının öngörüldüğünü anlattı.
Ağbal, "TCMB olarak Merkez Bankası Kanunu çerçevesinde gerek tahmin hedefleri gerekse nihai hedeflere varma noktasında üzerimize düşen görevleri ifa edeceğiz." dedi.
"PARA POLİTİKASINDA SIKI VE KARARLI DURUŞ SERGİLENECEK"
Ağbal, 2021 Yılı Para ve Kur Poliitkası'na ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Merkez Bankasının, enflasyona ilişkin yukarı yönlü riskleri dikkate alarak, 2021 yılında para politikası duruşu itibarıyla sıkı bir görünüm arz edeceğini ve para politikası hedeflerini elde etmek için kararlı bir şekilde bu para politikasına devam edeceğini söyledi. Ağbal, "Para politikası duruşu, enflasyondaki riskler dikkate alınarak, enflasyonun düşürülmesi ve orta vadede fiyat istikrarı hedefine ulaşılması odağında belirlenerek uygulanacak." dedi.
Ağbal, parasal duruşun sıkılığının, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürüleceğini vurguladı.
TCMB'nin enflasyon hedeflemesi rejimini tüm unsurlarıyla kararlılıkla uygulayacağını belirten Ağbal, "Hükümetle birlikte belirlenen orta vadeli yüzde 5 enflasyon hedefi korunmuştur. TCMB, bu hedefe varmada üzerine düşen sorumluluğun bilincindedir. Bu bilinç içinde, hedef ufku içinde kararlı ve azimli bir tutum gösterecektir." diye konuştu.
"DALGALI KUR REJİMİ DEVAM EDECEK"
Naci Ağbal, para politikası kararlarının fiyat istikrarı önceliği korunarak alınacağını söyledi.
Para politikasının sade ve anlaşılabilir bir çerçevede uygulanacağını belirten Ağbal, "TCMB'nin temel politika aracı bir hafta vadeli repo ihale faiz oranıdır. Faiz koridoru uygulaması ve Geç Likidite Penceresi (GLP) aracı tanımlanmış amaçları dışında kullanılmayacak. 2021 yılında hiçbir şekilde GLP veya faiz koridoru temel politika aracının yerine geçen bir işlev görmeyecek." ifadelerini kullandı.
Ağbal, parasal aktarım mekanizmasının sağlıklı işleyişini sağlamak ve makrofinansal istikrara ilişkin riskleri sınırlamak amacıyla, zorunlu karşılıklar ile diğer Türk lirası ve döviz likidite araçlarının etkin olarak kullanılacağını vurguladı.
Dalgalı döviz kuru rejiminin 2021 yılında da devam edeceğini belirten Ağbal, şunları kaydetti:
"Kurlar serbest piyasa koşullarında arz ve talep dengesine göre oluşacaktır. TCMB'nin nominal ya da reel bir kur hedefi bulunmamaktadır. TCMB, kurların düzeyini ya da yönünü belirleme amaçlı döviz alım ya da satım işlemi yapmayacaktır. Para politikasının etkinliği ve finansal istikrar açısından döviz rezervlerinin güçlendirilmesi amaçlanacak ve buna yönelik araçlar şeffaf bir şekilde, belirli bir plan dahilinde, uygun koşullarda kullanılacaktır. TCMB fiyat istikrarını, finansal istikrar için bir ön koşul, finansal istikrarı da fiyat istikrarı için en önemli unsurlardan biri olarak görmektedir. 2021 yılında, fiyat istikrarına odaklı para politikasının makrofinansal risklerin sınırlanması için de kritik önemde olduğu değerlendirilmektedir. TCMB, 2021 yılında şeffaflık, öngörülebilirlik ve hesap verebilirlik ilkeleri doğrultusunda politika iletişimini ve veri paylaşımını güçlendirecektir."
"GÖSTERGELER İKTİSADİ FAALİYETTE GÜÇLÜ BİR SEYRE İŞARET EDİYOR"
Milli gelir verileri ve son çeyreğe ilişkin göstergelerin iktisadi faaliyette güçlü bir seyre işaret ettiğini dile getiren Ağbal, şu ifadeleri kullandı:
"Ancak artan vaka sayıları nedeniyle getirilen kısıtlamalar, başta hizmetler sektörü olmak üzere iktisadi faaliyetin kısa vadeli görünümüne dair belirsizlik alanı da oluşturmaktadır. Diğer yandan, salgın döneminde sağlanan yüksek kredi büyümesinin birikimli etkileriyle güç kazanan iç talep cari işlemler açığını artırmaktadır. İç talep koşulları, döviz kuru başta olmak üzere birikimli maliyet etkileri, uluslararası gıda ve diğer emtia fiyatlarındaki yükseliş ve enflasyon beklentilerindeki bozulma, fiyatlama davranışları ve enflasyon görünümünü olumsuz etkilemeye devam etmektedir. Bu doğrultuda enflasyon görünümüne dair belirsizliklerin bertaraf edilmesi, enflasyon beklentilerinin kontrol altına alınması ve dezenflasyon sürecinin en kısa sürede yeniden tesisi için 2021 yıl sonu tahmin hedefini göz önünde bulundurarak, güçlü bir parasal sıkılaştırma yapılmıştır. Önümüzdeki dönemde parasal duruşun sıkılığı, enflasyonu etkileyen tüm unsurlar dikkate alınarak, enflasyonda kalıcı düşüşe ve fiyat istikrarına işaret eden güçlü göstergeler oluşana kadar kararlılıkla sürdürülecektir."
Lira'nın komutanı Naci Ağbal dolara neden yenilecek?
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın tam tersi konuştu
Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'dan enflasyon açıklaması
Yeni Merkez Bankası Başkanı Naci Ağbal'dan ilk açıklama
Merkez Bankası’nın yeni başkanı Naci Ağbal’dan ilk mesaj
Naci Ağbal kimdir. Naci Ağbal nereli. Naci Ağbal hangi görevlerde bulundu.
Naci Ağbal: Deprem vergileri ayrı bir fonda toplanmadı
Naci Ağbal'dan 'taşeron' açıklaması!
Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan asgari ücret açıklaması
Naci Ağbal asgari ücretlileri uyardı!
Naci Ağbal: 77.6 milyar TL borç yapılandırıldı
Maliye Bakanı Naci Ağbal'dan trafik cezaları açıklaması
Çocukları tehdit eden gizli tehlike
Hamilelik döneminde hangi testler yapılmalıdır?
Kadınlarda en sık görülen kanser türü!
Asgari ücrete yapılacak zamdaki gizli sır
Doları da bildi faizi de bildi, şimdi dövizi neler bekliyor?
ABD ambargosu Türkiye'yi ne kadar etkiler?