MERİNOS’UN TEMELİ SAKARYA’DA ATILDI

MERİNOS’UN TEMELİ SAKARYA’DA ATILDI

MERİNOS’UN TEMELİ SAKARYA’DA ATILDI

Gece yarısı taarruzdan önce kurmay subaylarına tekstil dersi veriyordu

 

Sevgili okuyucularım biliyorsunuz içinde bulunduğumuz ay, 26 Ağustos’ta başlayıp 30 Ağustos’ta Mehmetçiğin süngüleriyle kazanılan büyük zaferin 91’inci yıldönümü. Bu müstesna günün önemini ve zaferin öyküsünü önümüzdeki günlerde tafsilatlı bir şekilde aktaracağız.
Fakat daha önce o büyük insanın, Türkiye Cumhuriyetinin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün savaşta bile neleri düşündüğünü belirtmek için fayda gördüğümüz bir anekdotu tekrar etmek istiyoruz:
Berfin Bahar Dergisi’nin Ekim 2010 tarihli sayısında Bertan Onaran imzalı “Merinos’un Öyküsü” başlıklı bir yazı yayımlandı. Bu yazı Mustafa Kemal Atatürk’ün dehasının bir kez daha tescili idi. Bertan Onaran bu öyküyü Bursa Merinos fabrikasının yöneticilerinden Yılmaz Dikbaş’tan dinlemiş ve yazılı olarak da istemiş. Dergide yayımlamış. İşte o öykü.

 


***

 


“Mustafa Kemal Paşa, kendi kurduğu Meclis’den ordularına üç ay daha başkomutanlık yapabilme iznini uzun ve çetin geçen tartışmalar sonrası almış, askeri denetlemek üzere cepheye gitmiştir.
Ordu, Sakarya’nın doğusuna çekilmiştir. Burada toparlanıp vakti geldiğinde düşmana saldıracaktır.
Meclis’te, Mustafa Kemal Paşa’nın kazanamayacağını inanan belki de kazanmaması için dua eden bir grup mandacı bulunmaktadır.
Büyük yenilgi sonrası Rusya’ya kaçan Enver Paşa orada sotaya yatmış, Mustafa Kemal Paşa’nın yenildiği haberini beklemektedir...
Mustafa Kemal Paşa, cepheyi denetledikten sonra kurmaylarıyla oturur, her zamanki gibi konuşmaya başlar.
Vakit, gece yarısı sonrasıdır...
Subaylar, Başkomutanlarından alacakları yeni derslere hazırdır.
Mustafa Kemal Paşa, konuşmaya şöyle bir soruyla başlar:
” En iyi kumaşın, İngiliz kumaşı olduğunu biliyorsunuz. Peki, bunun nedenini hiç düşündünüz mü? Neden en iyisi İngiliz kumaşı? “
İçinde bulundukları koşullarla hiçbir ilgisi olmayan bir soruyla karşılaşmış olmanın ilk şaşkınlığını üzerinden atan bir subay cevap verir:
” İngiliz kumaşı, ipek gibi ince ve yumuşaktır da ondan. “
Mustafa Kemal Paşa soruları sürdürür:
” Doğru. Peki, bir yünlü kumaşı ipek gibi ince ve yumuşak yapan nedir?
 “....................................”
 “Ben söyleyeyim. O kumaşın dokunmasında kullanılan ipliktir. İplik ne kadar ince olursa, kumaş da o kadar ince ve yumuşak olur. Peki, bir ipliğin ince olması neye bağlıdır?”
 “....................................”
Gece yarısı cephede, Mustafa Kemal Paşa kurmaylarına, günümüz Ege Üniversitesi Tekstil Fakültesi birinci sınıf öğrencilerine ders verir gibi anlatıyı sürdürür.
“Bir ipliğin ince olabilmesi için, onu oluşturan elyafın da ince olması gerekir. Peki, hangi tür koyunun elyafı incedir?”
Mustafa Kemal, sanki tekstil okulunda öğretmen, karşısındakiler de onu can kulağı ile dinlemeye hazır öğrencileri ve o anlatmaya devam ediyordu: 
(Devam edecek)