Merhaba "yeni sayfa"
Dün, yani yılın son günü yazmalıydım "bir sene nasıl geçti" yazısını; adet böyledir. Bir girişimde de bulundum aslında. Ama baktım ki "ölmekle" geçmiş koca bir sene; trafikte, selde, terörde, ecelle...
***
Mizah dergisi Charlie Hebdo'ya saldırı: 17 ölü
Ankara'da otobüs kazası: 12 ölü
Mali'de otel baskını: 27 ölü
Paris'te eş zamanlı saldırılar: 130 ölü
Hopa'da sel felaketi: 8 ölü
Suruç'ta provokatif patlama: 32 ölü
Başkentin göbeğinde terör: 102 ölü
Hac izdihamı: 2 bin ölü
Savaş çıksa bilmem bu kadar kayıp verir miydi dünya!
***
Hakkari'de PKK saldırısı: 16 şehit...
Iğdır'da PKK saldırısı: 14 şehit...
Ve o gün bugündür yüzleri geçti; ay-yıldıza sarılı tabutların resmi geçidi bitmedi!
***
O "en büyük adliye saray"larından en görkemlisinde; Çağlayan'da, bir Cumhuriyet Savcısı, Mehmet Kiraz makamında rehin alındı; 7 saat 50 dakika kurtarılamadı... Katledildi!
En çok o soruyu sorduk:
Allah'ım nasıl bir ülke!
***
Bir sapık-psikopat sürüsünce hunharca katledilen 20 yaşındaki Özgecan.
Kıyıya vuran Aylan.
İnsanlığımızdan utandık sık sık.
***
Müzeyyen Senar... Erol Büyükburç... Kayahan... Müzik sustu.
Zeki Alasya... Levent Kırca... Kahkahalar sustu.
Tomris İncer... Yılmaz Köksal... Memduh Ün... Yaşar Kemal...
Ve...
Süleyman Demirel...
Kimselerin dilinin "iyi bilirdik" demeye varmadığı Kenan Evren...
Hani derler ya; bir devir kapandı. Ne siyasetçisi kaldı, ne siyasetlerini yazanı, ne mizahını yapanı...
Belki de, hani her yılın dönümünde edebiyatı yapılan o "beyaz sayfa" var ya; "temiz" olan hani... Açmanın tam zamanı. Biz ne yaşar, ne yaşatırsak tarih öyle yazacak çağın bundan sonrasını...
Bundan biraz da, koca bir yıldan elimizde "umut" niyetine bir tek Aziz Sancar kaldı madem, Aziz Sancar olmak da varken kaderlerinde gençlerimiz daha fazla ölmesinler diye olsun istedim dün veda cümlelerim.
Ve bugün, yeni bir yılı karşılarken biraz daha ümitvarım düne göre.
İsmail Küçükkaya, FOX TV'de, Çalar Saat'te, her sabah alternatif bir umut alanı yaratıyor izleyince. "Günün Mavisi"ni seçiyor; ekrana getirdiği iyi insanlar, dürüst tavırlar, ilkeli duruşlarla "güzel şeyler de oluyor" dedirtiyor her gün bir kere de olsa. Dün, ajansların hemen hepsinin geçtiği senelik ölü bilançolarının aksine Küçükkaya işte bu "mavi" haberleri derlemişti...
Güneydoğu'da yerdeki Türk bayrağını alıp öptükten sonra göndere çeken küçük çocuklar, bulduğu defineyi devlete teslime eden köylü, engelli bir çocuğun "en büyük hayali" olan küçücük mutluluklara vesile olan işadamları...
Birçok şey için geç ama Türk Milleti'nin mayasından ümidimizi kesmek için hâlâ çok erken galiba.
Merhaba...