Meral Akşener’den önemli açıklamalar (14 Ocak 2020)

Meral Akşener’den önemli açıklamalar (14 Ocak 2020)

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamada Libya'ya asker gönderilmesi kararına tepki göstererek, "18 sene geçti, sen bu diplomasiyi ne zaman öğreneceksin? Türkiye, milli menfaatleri için her yere asker gönderebilir. Ben barış için asker gönderilmesine karşı değilim. Benim karşı olduğum bunun diplomasiye karşı olmasındandır" dedi.

İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu. Akşener, AKP iktidarının dış politikasına tepki gösterdi.

Akşener, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a seslenerek, "18 sene geçti, sen bu diplomasiyi ne zaman öğreneceksin? Türkiye, milli menfaatleri için her yere asker gönderebilir. Ben barış için asker gönderilmesine karşı değilim. Benim karşı olduğum bunun diplomasiye karşı olmasındandır" şeklinde konuştu.

fc42ab35-1aa9-407d-b976-b95b9d0286a8.jpg

"Bölgemizdeki ülkelerin hepsini bize düşman ettiğinde bize ne menfaat sağlayacaksın. Kendi evlatlarına kıymayıp milletin evladını ateşe atandan milli de yerli de olmaz." diyen Akşener, "Başka ülkelerin lafını dinleyenden yerli de olmaz milli de olmaz" ifadelerini kullandı.

Akşener’in konuşmasından satır başları şöyle:

Şehitlerimiz ve aileleri, gazilerimiz ve aileleri Türkiye’de başımızın üzerinde taşımamamız gereken kişilerdir. Maaşı kesilen gazilerimizin, 500 kişinin maaşını kesmek Türkiye’nin bütçesinde nedir ki? 5 müteahhidin cebini doldurup, 500 gazinin maaşını keseceksiniz. Bunun takipçisi olacağız. Dün Kıbrıs direnişinin mücahiti Rauf Denktaşın vefatının yıl dönümüydü. Kıbrıs ve çevresinde yaşananları görünce kahramanlarımızı rahmetle anıyorum. Elini taşın altına koymuş herkesi minnetle anıyorum. Bugün, Türk milletine Mustafa Atatürk gibi bir lideri armağan eden annenin, Zübeyde hanımın vefatının yıl dönümü. Zübeyde hanımın tertemiz ahlakına hakaret edenlere laf etmediler. Mekanın cennet olsun Zübeyde hanım.

"KENDİ MİLLETİNİ DİNLEMEYENLER ABD VE RUSYA'NIN DEDİKLERİNİ YERİNE GETİRİYOR"

Türkiye’nin içinde bulunduğu ahval ve şerait ortadayken, ülkemizi sürüklemeye çalışkıkları macerayla ilgili iktidarı defalarca uyardık. Libya ile anlaşmaya evet ama Mehmetçiğimizi Libya çöllerinde iç savaşa göndermeye hayır dedik. Devlet işlerinde anlamamakla itham edildik. Kendi milletini Dinlemeyen sayın Erdoğan’ı dostu Putin ikna etmiş. Kendi milletini dinlemeyenler bir gün ABD’den ertesi gün Rusya’dan gelenlerin dediklerini hemen yerine getiriyor. Anadolu’da el iyisi diye bir laf vardır. Libya meselesinde olan bitene bakıyorum, tablo aynı 2012’de Suriye’de olduğu gibi. Attığın her tripte millet işsiz kalıyor farkında mısın? Senin görevin başa kim geçerse geçsin ticaret yapmaktır. ABD, Rusya böyle yapıyor. Bir tek sen yapamıyorsun. Türkiye, Mısır’a ürün satamaz oldu. Şimdi Mısır ülkemizin hasmı oldu.

"EY DARBECİ, SEN KİMSİN DİYEREK ASKER GÖNDERİLMEZ"

18 sene geçti, sen bu diplomasiyi ne zaman öğreneceksin? Türkiye, milli menfaatleri için her yere asker gönderebilir. Ben barış için asker gönderilmesine karşı değilim. Benim karşı olduğum bunun diplomasiye karşı olmasındandır. Eyy darbeci sen kimsin diyerek asker gönderilmez. Sanırsın bölge demokrasinin beşiği. O ülkenin iç işlerinden sana ne? Suriye ile kanlı bıçaklı, Amerikan şirketlerinin Suriye’de inşaat için 700 milyon dolar harcayacağını biliyor musun? Bölgemizdeki ülkelerin hepsini bize düşman ettiğinde bize ne menfaat sağlayacaksın. Kendi evlatlarına kıymayıp milletin evladını ateşe atandan milli de yerli de olmaz. Başka ülkelerin lafını dinleyenden yerli de olmaz milli de olmaz. Ülke Şahsım zaten diyen zihniyetin getirdiği durum ortada. Bir tartışma konusu da Kanal İstanbul. Uzmanlar uyarıyor ama Erdoğan ille de yapacağız diyor. Herkes bu kadar karşı çıkıyorken neden bu kadar ısrarcısınız sayın Erdoğan. Bizim için milletimizin çıkarları her şeyin ötesindedir.

"AYNI ŞEYİ KANAL İSTANBUL'DA YAPACAKLAR?"

İstanbul’da 18 Ocak’ta bir panel düzenleyeceğiz. Kanal İstanbul Türkiye’nin tarımını destekliyor mu? Hayır. Mal ve hizmet akşını artıracak bir proje mi? Hayır. Peki parası nereden çıkacak? Otoyollara ve köprülere yaptıkları gibi hazine garantisi verecekler. Para yine milletimizin sırtına takılacak. Biz bunu Yavuz Sultan Selim Köprüsü’nde gördük. Köprüden 2 yılda 41 milyon araç geçti. Köprü, 2,5 yılda hala bir yıllık hedefine ulaşamadı. Aynı şeyi Kanal İstanbul’da yapacaklar. Devletimiz için her şeyi yapmaya hazır milletimizin sırtına bu yükü yıkmaya hakkınız yok. İstanbullular İstanbul’u 5 yıllığına Millet İttifakı adayı Ekrem İmamoğlu’na verdi ya sayın Erdoğan bunun intikamını alıyor. Millet senden kendin söylediğin gibi hizmetkar olmanı bekliyor. Oraya harcayacağını emeklilikte yaşa takılanlara harcamanı bekliyor. O kadar parayı oralara saçacağına asgari ücretten vergilerin kesilmesini bekliyor. Madem milletin sesini duymuyorsun o zaman İstanbul’a kanal yapmak yerine bari İstanbul’da kentsel dönüşüm başlat, İstanbul’a bir yararın dokunsun.

22-028.jpg

"GENÇLER EVLİLİKTE DAMADIN DAHİYANE EKONOMİ POLİTİKALARINA TAKILDI"

Erdoğan kafasını gençlere takmış neden evlenmiyorsunuz diye sordu. Nasıl emeklilikte insanlar yaşa takıldıysa gençler de evlilikte damadın dahiyane ekonomi politikalarına takıldı.Benim gençlerimin hayatı AKP’li yönetici çocuklarınınki gibi değil. Bu gençler Mercedes ile gezmiyor. Bu gençler yatlarda yüzme havuzlarında Instagram’da resim paylaşmıyor. Gelinine beyaz eşya, koltuk alamayacağı için mahcup olacak aileler var. Geleceğe güvenle bakmalarını sağladılar da evlenmediler mi? İktidardakiler hayal dünyalarından mutlu mesut yaşıyorlar ama dünya yeni bir hal alıyor. Dış ticarette işler daha da zorlaşacak. Dış ticaretini geliştiremeyenler çok büyük sorunlarla boğuşacak. Geçen sene sanayiciler canla çalışmalarına rağmen ihracat geçen sene yüzde 3 bile büyümedi. Ucuz maliyetle ihracat yapma dönemi bitiyor.

"İNŞAAT YERİNE GENÇLERE BEL BAĞLAMAK LAZIM"

Çin’in, İsrail’in ihracatının üçte birini, yüksek teknolojili ürünler oluştururken, bizim ihracatımızda, yüksek teknolojili ürünlerin oranı yüzde beş bile değil. Tam da o yüzden, inşaat projelerini bir kenara bırakıp, ürettiğimiz ürünlerin teknoloji seviyesini nasıl yukarıya çekebileceğimize bakmamız lazım. Rekabetçi olduğumuz sektörlerdeki, teknoloji dönüşümünü nasıl gerçekleştirip, önümüzdeki döneme sektörlerimizi, nasıl hazırlayacağımızı düşünmemiz lazım. Geçen sene, bu dönüşümü nasıl yapabileceğimize dair birçok çözüm önerdik. Bu sene de önermeye devam edeceğiz. Bu ülkenin kaynakları çok değerli ve her projeye, hele ki Kanal İstanbul gibi zihni sinir projelere, yetecek durumda değil. O yüzden bizim artık sürdürülebilir, bu ülkenin insanına yakışır işleri sağlayan bir yola girmemiz lazım.

Toprağı kazıp inşaata bel bağlamak yerine, doğru eğitim ve istihdam politikalarıyla, bu ülkenin pırıl pırıl gençlerine bel bağlamamız lazım.

27212d55-5fa8-4620-b575-77e6938f5f68.jpg

Değerli milletvekilleri;

İhracatımızın çok önemli bir bölümü Kuzey Afrika ve Ortadoğu ülkelerine. Dolayısıyla, dış politikada attığımız her adımın, dış ticaretimizde bir karşılığı var. Az önce Mısır örneğini verdim. O yüzden dış politikamızı, iç siyasete malzeme etmek yerine, dış ticaretimizi büyütmek üzerine kurmak zorundayız.

Tam da bu yüzden, Irak’tan Libya’ya kadar, geniş bir yelpazedeki iş fırsatlarını, Sayın Erdoğan’ın egosu ve kişisel husumetleri uğruna feda edemeyiz.

Eğer fırsatları iyi değerlendirip doğru eğitim, istihdam ve dış politika adımlarını atarsak, iş insanlarımız Türkiye’yi bölgenin sanayi ve teknoloji üssü haline getirebilir.

Bu imkanlarla gençlerimiz de, bu bölgedeki diğer ülkelerin gençlerine rol model olur.

Dünyada yeni bir dönem başladı.

Ve eski dönemin ezberleriyle, geleceğin Türkiye’sini inşa edemeyiz.

2fe61040-cb43-461c-8732-a6ee63a23335.jpg

"EKONOMİNİN PATRONU GÜVENDİR"

Aziz milletim;

Geçmişin ezberleriyle yürüyen bir iktidarın sebep olduklarını hep birlikte yaşıyoruz. Ne diyor Pir Sultan Abdal? “Demiri, demirle dövdüler, biri sıcak, biri soğuktu. İnsanı, insanla kırdılar, biri aç, biri toktu.”

Mutfaktaki yangının sebebi de belli, dış politikadaki sıkıntılarımızın sebebi de. İşsizlikteki olağanüstü artışın sebebi de belli, gençlerin evlenememesinin sebebi de. Karşı karşıya olduğumuz tüm sorunların sebebi belli.

Sayın Erdoğan ve ekibinin ülkeyi ortak akılla, vizyonla, ve geleceği planlayarak yönetmek gibi bir dertleri de, niyetleri de, hiçbir zaman olmadı. En sonunda, kendilerine kredi açan milletimize yalanlar söyleyerek,

ülkeyi ucube bir sisteme mahkum edip, bir de tüy diktiler. Ülkemizin geldiği noktada artık her şey daha kötüye gidiyor.

Tek adamın iki dudağı arasında, KHK’larla yönetilen, Millet iradesini hiçe sayıp Meclisi etkisizleştiren,

Hukuku paspas eden bir anlayışla, Türkiye’yi güvensiz bir ülke haline getirdiler. Kendileri itiraf ediyor:

“Türkiye artık, kolluk kuvvetleriyle güvenin tesis edilebileceği bir ülke değil.” diyorlar.

Hep söylüyorum:

Ekonominin patronu güvendir. Demokrasi ve hukukun üstünlüğünün olduğu bir ülke, sermaye için güvenli bir limandır. Yatırım güvenli limanlar arar. Bir ülkede demokrasiyi, hukuku yerle yeksan ederseniz, o ülkeyi yatırımlar için cazip olmaktan çıkarırsınız. Böyle olunca ne olur? İşte bugün olanlar olur. Elde avuçta ne varsa satarak ayakta kalmaya çalışırsınız. Şımarık petrol zengini dostlarınıza, milyonlarca metrekare arazimizi, stratejik kurumlarımızı, yok pahasına satarak, çarkı döndürmeye çabalarsınız. Türkiye bunu hak etmiyor. Milletimiz bunu hak etmiyor.

"BİZ, MİLLETİMİZİ BU BUHRANDAN ÇIKARIRIZ"

Yol arkadaşlarım;

Bu gidişi durdurabilmek mümkün.

Hani, “Sizin projeniz nedir?” diyorlar ya…

Öncelikle, bu sorunların kaynağı olan bu ucube sistemi değiştirmek deyin.

Kuvvetler ayrılığını ve önemini anlatın.

İYİ Parti’nin iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemi kuracağını anlatın.

Çünkü kuvvetler ayrılığı ve demokrasi, Türkiye’nin kalkınmasının anahtarıdır.

Türkiye, 82 milyonu da refah içinde yaşatacak her kaynağa sahip.

Toprağın yağmuru beklediği gibi, Türkiye’nin de demokrasiyi, adaleti beklediğini anlatın.

Demokrasinin ve adaletin, bolluk ve bereket getireceğini anlatın.

Hükümeti yönetenlerin, demokrasi anlayışlarının sakat olduğunu, milleti böldüğünü, ülkenin bereketini kaçırdığını anlatın.

Bugün bir buhranın ortasındayız. Ancak biz, bu günlerde umudu konuşacağız.

Korku yerine, umudu besleyeceğiz. Ayrışma yerine, birlikteliğe davet edeceğiz.

Kavga yerine, kaynaşmayı yücelteceğiz. Türk milleti bir karanlık içinde, çıkış yolu arıyor.

Yolu gösteren o ışığı, biz yakacağız. İYİ Parti güneşi, geleceğin mutlu, zengin ve güçlü Türkiye’sine giden yolu aydınlatacak. Türk milleti huzur içinde, refah içinde yaşamayı hak ediyor.

Bunun için ihtiyacımız olan her şeye sahibiz.

Tarihse tarih.

Şuursa şuur.

Kaynaksa kaynak.

Vizyonsa vizyon.

Biz, bu karanlığı yıkar geçeriz.

Biz, o gençlerimize yeniden umut oluruz.

Biz, milletimizi bu buhrandan çıkarırız.

Çünkü biz, önce millet, önce memleket diyenleriz.

Bu yıl, milletimizin iradesinin tecelligahı, Meclisimizin 100’üncü yaşı.

100 yaşında bir meclisi devre dışı bırakıp, milletin iradesini yok sayanlara karşı, yeni ve daha güçlü bir atılımın yılı.

Önce millet diyenler, ayağa kalkın!

Önce memleket diyenler, ayağa kalkın!

Çalışacak, yorulacak, uykusuz kalacağız.

Çünkü bu aziz millet, refahı da huzuru da hak ediyor.

Hakkı sahibine teslim etmek için, durmadan, yorulmadan, koşacak, anlatacağız.

Türkiye’yi, iyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistemle düzlüğe çıkaracağız.