İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partisinin grup toplantısında konuştu.
Gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın "Sizin Türkçülük yapma hakkınız var ama benim Kürt vatandaşımızın Kürtçülük yapmak hakkı doğar" sözlerine çok sert tepki göstererek, "Şehit Fırat Çakıroğlu ile onun katilini bir tutamazsın tutturmayız" ifadelerini kullandı.
Ekonomideki gelişmelere ilişkin de açıklamalarda bulunan Akşener, 2019 bütçe planlamasında tasarrufun yatırımlardan yapılmasını eleştirdi. Aynı bütçe programında Erdoğan'ın maaşına yüzde 26 zam öngörüldüğüne dikkat çeken Akşener, "Kendi maaşına yaptığın zam kadar emekliye, çalışana da zam yapmazsan aldığın her kuruş haram, zehir, zıkkım olsun. Sanma ki unutacağız, bu işin peşini bırakacağız. Hatırlatmaya devam edeceğiz. Bakalım milletin adamı mısın, yoksa kendine mi Müslümansın?" şeklinde konuştu.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şöyle:
"Türk olmak böyle bir şey demek ki...
Gün olur, ölmeyi emredersin Mustafa Kemal gibi,,
gün olur, mitralyözün üstüne, yalın-kılıç at sürersin...
Gün olur, tabutlukta tırnağın çekilir,,,
gün olur, karda secde edersin...
Gün olur, şafakta sehpaya çekilir,,,
gün olur, şehrin ortasında kurşun yersin...
Gün olur, mevzide el bombasının üstüne yatar,,,
gün olur, bir boğazda kalleş pusulara düşersin...
Ve gün olur, bir dağ başında, Sarıkamış’ın izinde gibi, elin tetikte, donarak şehadet şerbetini içersin..
Ölmedin sen, bir oluştur bu, bir şanlı doğum,,,
Kütüğü göklerde, soyuna kurban olduğum,,,
Şehidim, ruhum, melekler katında, Alptuğum...
21 yüzyılda, askerimizin donarak şehit olması, bilin ki yüreklerimizi dağlıyor.
YPG/ PKK’lı teröristler, Suudi dolarıyla ısınıp, Amerikan silahıyla donatılırken,, Türk askerinin üşümesini bile kabul etmiyorum..
İkiyüz araçlık konvoylarınız, beşyüz milyon dolarlık dev uçaklarınız varken, Mehmedimi,, donduran soğuktan koruyamıyorsanız, ‘Kalsın benim davam, divana kalsın’ ,, diyerek susuyorum..
Ordumuzun mücadelesi ve şehitlerimize saygı gereği, bu konuyu şimdilik kaydıyla kapatıyorum.."
"BİZİM KİTABIMIZDA HARAMLA GURUR DUYMAK YOKTUR"
"Dün 1. Meclis’teydik.. Türk milletinin, istiklal şiarıyla omuz omuza verdiği, o muhteşem binada toplandık..
Ecdadımızı dualarla yad-ettik..
Ülkenin Cumhurbaşkanı da, biliyorsunuz, dün şantiyedeydi..
Rantiyecilerin ekibi şantiyede, milletin evlatları da, birinci mecliste..
Türkiye’nin geldiği nokta işte bu.
Vesileyle şunu bir kez daha belirteyim ki;
Bizim üçüncü havalimanı gibi projelere itirazımız yok.
Hatta;
Türkiye’ye daha fazla turist getirmek için, Türkiye’yi kıtalararası bir uçuş noktası yapmak için, bu projeleri, hakkıyla, layıkıyla yapıldığı taktirde, destekliyoruz..
Amaaa,, her aşa haram katma hastalığını, üçüncü havalimanında da, açıkça görüyoruz.
Haram katılmış aş, bizim boğazımızdan geçmez, geçemez.
Bu inşaat, benzerlerinden çok daha pahalıya yapıldı..
Bakın, daha işin başında, ihalenin şartnamesi değişti..
Kot’la oynanarak, müteahhitlere, milyar avro avanta sağlandı..
Bir kuruş yatırmadan aldıkları ihalede, teminat bile vermediler.. Teminatı, milletin parası üzerinden, devlet verdi..
Yıllık 1 milyar avro ödemeleri gerekiyordu.. Onu da yapmadılar..
Hatta, 3 yıllık ödemeyi de, 25 yıl sonraya ertelediler..
Sonra da, “Cumhuriyetin gurur tablosu” diyorlar..
Kimse kusura bakmasın;
Bizim kitabımızda, HARAMLA GURUR DUYMAK YOKTUR..
Şundan emin olun ki;
İktidara geldiğimizde: MİLLETİN BOĞAZINDAN, RANTİYECİYE AKTARDIĞINIZ HER BİR KURUŞU, O PARANIN SAHİBİ TÜRK MİLLETİNE, GERİ VERECEĞİZ."
"TEREDDÜT ETMEDEN VİCDANINIZI SEÇİN"
"Geçen hafta Emeklilikte Yaşa Takılanlar için, örnek bir mücadele verdiniz..
Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde, sayıların değil, yüreklerin daha önemli olduğunu kanıtladınız..
İyi Parti önergesinin, Meclis’te görüşülmesi için, gerekli desteği sağladınız..
Buradan, önergemize destek veren milletvekillerine de, teşekkür ediyorum.
İlk turda, vicdanıyla oy veren tüm partilerin milletvekillerine de, teşekkür ediyorum.
Ancak, ikinci tur oylamada olanlar, ibretliktir..
Oylama sırasında çekilen bir fotoğraf karesi vardı..
İlk turdaki ‘Evet’ kararını değiştiren milletvekillerinin yüzündeki mahçup ifade, her şeyi anlatıyordu...
Altını çizmek isterim ki;
Türk Milletinin vekillerine, bunu yaşatmaya, kimsenin hakkı yok..
O gün söyledim, bir kez daha söylüyorum;
SİZ, DEĞERLİ İYİ PARTİ MİLLETVEKİLLERİ;
HİÇ TEREDDÜT ETMEYİN..
OLUR DA BİR GÜN, BENDEN GELECEK BİR TELEFONLA, VİCDANINIZ ARASINDA KALIRSANIZ, VİCDANINIZI DİNLEYİN.."
“40 KİŞİ VARSAK YETERİNCE GÜÇLÜYÜZ DEMEKTİR”
"25 Ekim’de, partimizin birinci yaşını kutladık.
İlk günden bugüne, iyi partiye emek vermiş olan herkese, şükranlarımı sunuyorum.
Korku nedir bilmeden, engel tanımadan, hep birlikte bugünlere taşıdığımız iyi Parti’yi, inşallah iktidara da taşıyacağız.
İyilik Kervanı yollarda.
Türkiye'yi karış karış geziyoruz..
'Gelin, derdinizi Ankara'da anlatın' demiyoruz.
Milletimizin ayağına gidiyoruz. Dertlerini meclise taşıyoruz.
Çözüm önerilerimizi, tekliflerimizi veriyoruz.
40 milletvekilimizle, milletin sesi oluyoruz.
Sayıların önemi yok.
Bir kişi olsak da böyle yapacağız,,, 600 kişi olsak da, böyle yapacağız..
Allah, dilerse çokları az, azları çok eder.
Biz buna iman ettik..
Hiç şüpheniz olmasın, biz böyle çalıştığımız sürece, İYİ Parti’nin iktidarını engellemeye, kimsenin gücü yetmez..
Biz, imanla ve sabırla, çalışmaya devam edeceğiz.
Unutmayalım ki, 'Türk'e kefen biçilmez' diyerek, Çin Sarayı'na yürüyenler de, 40 çeriydi..
Unutmayalım ki, sahabeler, 40 kişi olduklarında, ayaklarını vura vura Kâbe’ye yürümüşlerdi..
40 kişi varsak, yeterince güçlüyüz demektir.
40 kişi varsak, Türkiye'yi değiştirebiliriz demektir.
Bu vesileyle, İYİ PARTİ’yi, mecliste alınlarının akıyla temsil eden 40 arkadaşıma, bir kez daha tebrik-ediyorum.
Allah'ım, başımızı öne eğdirme.
Allah'ım, bizi, milletimize karşı mahcup-eyleme.
Allah'ım, bizi, söz verip de dönenlerden eyleme
Allah’ım, bizi, mukaddes kitabımızda emredildiği gibi;
“Allah'a ve insanlara olan akitlerini, titizlikle yerine getirenlerden” eyle.."
“TASARRUF YATIRIMDAN YAPILIYOR”
"Ağır bir ekonomik kriz yaşıyoruz.
İktidar, bu mesele hiç konuşulmasın diye, durmadan sahte krizler üretmeye çalışıyo..
'Cambaza bak' der gibi, her gün, ortaya yeni bir şeyler atıyorlar..
Ama millette izleyecek hal, kalmadı. Cambaz numarası, bir işe yaramıyo.
İktidar gündemden kaçmaya çalıştıkça, İYİ Parti yakasından tutup, milletin huzuruna getiriyor..
Suçu hep başkalarının üstüne atsa da, hepimiz biliyoruz ki bu kriz; iktidarın eseridir.
Daha önce, ‘Dış güçler’, dedi.. Sonra ‘Dış güçle ilgisi yok’ dedi.. Dün Anıtkabir’de, manevi huzurda, işi yine, dış güçlere bağladı..
Gerçeği kabul etmediği sürece, bahane üreticek..
Ama bütün bahaneleri tüketti.
Bütün jokerlerini kullandı.
Yedek depoyu bile harcadı. Kasayı boşalttı, ülkeyi de tefeci faizine muhtaç bıraktı.
Şimdi kaldı milletle baş başa.
Habire rakkamlar sıralayarak, kafaları karıştırmaya çalışıyor..
O rakkamlar, karın doyurmuyor kardeşim.
Millet aş istiyor, aş. Millet iş istiyor.
Millet, elektrik faturalarının derdinde.. Yarın sırada doğalgaz var, onu düşünüyor..
Bu faturalara ne yapacaksın, onu söyle..
Hatırlarsınız, eskiden “Bay Yanlış ve doğru Ahmet” vardı..
Bugün, bay Yanlış yerine, iktidar var.. Doğruyu söyleyenleri de ekrana çıkarmıyorlar..
Arada, Sezai Karakoç’tan alıntı, panolara da astırdığın bir dize var ya hani; “Göklerden gelen bir karar vardır’, diye,,,,
Ne zaman dara düşse bu millet,, ‘o karar’, imdadına yetişir..
Ve sen, öyle bir dara düşürdün ki; o karar gelmek üzere,,, haberin olsun.
Karakoç’un da dediği gibi, biliyoruz ki;
Yoktan da, vardan da öte, bir Var vardır.."
Değerli milletvekilleri, aziz milletim;
Erdoğan gizlemeye çalışsa da, tablo ortada..
Bankalar, batık kredi deposu haline geldi..
Ev, otomobil, beyaz eşya satışları, durdu..
Konkordatolar patladı.. Firmalar ardı ardına iflas ediyor..
İşçilerin alacakları ödenemiyor..
Şirketler, işçi çıkararak ayakta durmaya çalışıyor..
Sanayi üretimi hızla düşüyor..
Esnaf siftah yapamıyor..
Çiftçi’nin mahsulü para etmiyor..
Maaşlar, ücretler eridi, gitti..
Diyor ya şair:
Aman Efendim, Aman,
Galiba,, ahir zaman,
Manzarası Yurdumun,
Tufan gününden yaman..
Bildiğiniz gibi iktidar, 2019’da tasarrufa gideceğini açıkladı.
Bütçeye baktığımızda, en büyük tasarrufun, yatırım harcamalarında olduğunu görüyoruz.
Saraya para harcayacağız,, ama yatırımları kısacağız. Bütçenin özeti bu..
Uyarıyorum; Bu yanlış bir tercih..!
İktisattan biraz anlasalar, küçülme eğilimine girmiş bir ekonomide, yatırım harcamalarını kısmanın, işleri daha da kötüye götüreceğini bilirler..
Şirket değil, ülke yönetiyorsunuz..
Özel sektör ve vatandaş borç içinde yüzerken,,
Kredi bulamazken,,
ve güven kaybı yaşarken,,
kamu yatırımlarının kısılması, ekonomiyi durma noktasına getirecektir.
Bu da, iflasların ve işsizliğin, daha da artmasına yol açacaktır.
Ne yazık ki Damat Bey, hala, işin ciddiyetinin farkında değil.
Sanıyo ki;
Devlet biraz kemer sıkacak.. Özel sektör ve vatandaş harcamaya devam edecek.. Ve kriz, kısa sürede, hafif sıyrıklarla atlatılıcak..
Maalesef, durum hiç de öyle değil.
Hükümetin tasarruf etmesi doğru ama, tasarrufun, ekonomiye en az zarar verecek kalemlerde yapılması gerekir.
Aksi takdirde bu kriz, daha derin, ve daha uzun soluklu olacaktır.
Biz, üstümüze düşeni yapıp, uyarmış olalım. Günahı, Makkenziye kulak verenlerin boynuna.."
“KENDİNE YAPTIĞIN ZAM KADAR EMEKLİ VE ÇALIŞANA DA YAPMAZSAN…”
"Bütçe teklifiyle ilgili dikkatimizi çeken ikinci husus da, vergi gelirindeki artış.
Daralma eğilimine girmiş bir ekonomide, vergi gelirlerinin nasıl artacağı, tam bir muamma.
Otomobil ve beyaz eşya satışları hızla düşerken,, hükümet,, bu kalemlerden alacağı verginin, artacağını iddia ediyor..
Bunu nasıl başaracaklar, çok merak ediyoruz.
Ücretlerden kesilen gelir vergisinde de, önemli artış olacağını söylüyorlar.
İşsizlik artarken, ücretliden alınan vergi, nasıl artar?
Tabii ki, çalışanın vergi yükünü artırarak.
Öyle görünüyor ki, hükümet krizin faturasını, çalışanlara kesecek.
Nasıl bir sıkıntıda olduğunu çok iyi biliyoruz.. Bu sorunun çözümünü de biliyoruz..
Ancak görünen o ki, sadece millet sıkıntı çekmiyor.. Sayın Erdoğan da zorda..
Nerden biliyoruz? Maaşına yaptığı zamdan biliyoruz..
Geçim sıkıntısı çekiyor olacak ki, kendi deyimiyle, “Ekonomik Kurtuluş Savaşı” verdiğimiz bir dönemde, maaşını yüzde 26 artırıp, 74 bin liraya çıkarıyor.
Hem de, devletin, güya tasarruf yaptığı bir zamanda..
Buradan muktedire sesleniyorum;
Saraya buluyorsun.. Şantiyedeki ranta buluyorsun.. Milyon dolarlık uçağına buluyorsun.. Maaşına zamma da, buluyorsun..
O halde, buyur, millete de bul..
Kendi maaşına yaptığın zam kadar, asgari ücretliye,, işçiye, memura, emekliye, dul ve yetime, polise, askere, hakime, savcıya da yüzde 26 zam yapmazsan, aldığın her kuruş, haram, zehir, zıkkım olsun..
O zammı yapıncaya kadar hatırlatacağım..
Bakalım, milletin adamı mısın, yoksa, kendine Müslüman mısın?
Hodri meydan!
“Tasarruf edelim” dediğin bir dönemde, kendine buluyorsan, millete de bulacaksın..
Ama yoook.. İş Milletin cebine gelince, lafı uzaktıkça uzatıp, alengirli işlere giriyorlar.."
“YAZIK DEĞİL Mİ FINDIK ÜRETİCİSİNE”
"Bakın fındık fiyatlarında da aynı şey oldu..
Karadeniz iki aydır feryad-ediyor,, “Fındık fiyatlarını açıklayın artık” diyor..
Kimseden ses çıkmadı.. Durdu durdu, 27 Ekim’de açıkladılar..
Fiyat, 14 lira,, Giresun kalite de, 14 buçuk lira olarak açıklandı..
15 lira olsun dedik ama, bu fiyattan da memnunuz..
Açıklandı ama, üreticinin elinde fındık kalmadı ki..
Fındık üreticisi, ürününü 11 liradan, 12 liradan aracıya sattı..
Borç bini aşmış, nasıl beklesin?
Evlatlar evlenecek, nasıl beklesin?
Peki n e oldu?
Kilo başına 3 lira, uyanık tüccarın cebine girdi..
Ton başına 3 bin lira eder..
El insaf !
Yazık değil mi fındık üreticisine ?
Aradaki zararı kim karşılayacak?
Gelecek yıl, hasat zamanında, biz yine bu Mecliste olucaaz. Ve tüccar için saklayıp, açıklamadığınız fiyatı, fındık üreticisi mahsülünü satmadan, sizden söke söke alacağız.
Bu hatalar hep senin cebine yansıyor..
Sadece fındık üreticisi mi? Hayır.
Hasat sezonunda, buğdayı Bin liraya aldılar.. Buğdayın dünya fiyatıysa, Binbeşyüz liraya ulaştı.
Devlet, çiftçinin mahsulünü, resmen bedavaya kapattı.
Toprak Mahsülleri Ofisi, bu yolla, çok büyük kar elde etti.
Peki, bu kardan, çiftçimiz faydalanabildi mi? Tabii ki hayır..
Onun yerine, Tarım Bakanı, eksik olmasın, lütfettiler, ve çiftçimize iki jest yaptılar. Birincisi, gelecek sene prim desteğini, kilo başına 5 kuruştan 10 kuruşa çıkardılar.
Sormak isterim;
Sen çiftçinin malını, 50 kuruş ucuza kapat, sonra “Seneye 5 kuruş fazla vericem” de.. Adalet mi bu?
Sn. Bakan bir de dedi ki; Çiftçinin gübre desteğini, dönüm başına, 4 liradan, 8 liraya çıkardık.. Bunlar resmen çiftçiyle dalga geçiyor..
Sn. Bakan, iki katına çıkardım diye övündüğünüz gübre desteği, 2015 yılında zaten, 6 lira 60 kuruştu.. Onu, mazot desteğiyle birleştirdiniz. Sonra, tekrar ayırıp, 4 liraya düşürdünüz. Şimdi de, 2 katına çıkardık diyorsunuz.
İnsaf edin..
İnsanda biraz utanma olur. Sorun bakalım çiftçiye, verdiğiniz destek, gübre masrafının ne kadarını karşılıyor?
Kimse kimseyi kandırmasın. Çiftçinin hakkını, çiftçiye verin. Çiftçiye desteği şimdi verin ki, gelecek yıl hasat artsın..
Televizyon kameralarını kapatmakta mahir olan,,,
Soru sordu diye gazetecileri dışarı çıkarmakta mahir olan danışmanlarınıza söyleyin, biraz da, millet için kafa yorsunlar..
Biz tarım diyoruz, üretim diyoruz, çiftçimiz diyoruz ama;
2019 bütçesi de, adeta tarımı öldürmek üzere hazırlanmış!
Anayasamıza, ve Tarım Kanununa göre, zaten tarıma, Milli Gelirin yüzde 1’i oranında, destek vermek zorundasınız. Geçen yıl, 14 buçuk milyar lira destek verdiniz.
Oysa, kanuna göre, 31 milyar lira vermeniz gerekiyordu.
Yani çiftçiye vermeniz gereken desteğin, yüzde 40’ını veriyorsunuz..
Çiftçiye gitmesi gereken desteğin %60’ını da, yandaş müteahhitlerinize aktarıyorsunuz.
Yeni yılın bütçesinde daha fazla kısıyolar.. 16 milyar liraya çıkardık diyorlar ama, yeni dönem için, kanunen, 44 milyar lira vermeleri gerekiyor..
28 milyar lira kısıp, üstüne de, artırdık diye hava atabilen tek iktidar, bunlarınki.."
“ELİMİZDEKİ 2’YE 2 DAHA KATIP MİLLETİMİZE SUNACAĞIZ”
"Ekonomi, saraydaki bir oyuncak değil.. Bu gerçeği görmeden de, bu darboğazdan çıkmamız, mümkün değil..
Buradan uyarıyorum;
Milletin canı burnunda. Herkes, cebine gireni-çıkanı biliyor. Herkes, ne olup bittiğinin farkında.
Lüks içinde, şatafatla yaşıyosun.. İsrafta sınır tanımıyosun.. Sonra da karşımıza geçip, 'sabredin' diyosun..
Sen, 3 katrilyonluk uçakla gezerken, bize, 'sabredin' diyemezsin.
Sen, sarayda günde 2 trilyon lira yerken, bize, 'sabır' diyemezsin.
Bir gün tebdil-i kıyafet, bir pazara git. Tezgâhların başında neler konuşuluyor, bir dinle. Halk Ekmek kuyruğuna gir. Esnafı gez. Dolmuşa bin, konuşulanları dinle.
Bir gününü bu işe ayır da, milletin halini gör..
Bakalım, ondan sonra da 'Kriz yok, Şahlanıyoruz' diyebilecek misin?
Bakalım o zaman da, 'Bu emekliler, niye Çift Dikiş yapıyor' diye, dalga geçebilecek misin?
Yerel seçimler yaklaşıyor..
Yepyeni bir modelle, milletimizin huzuruna çıkacağız..
Rant ofisine döndürdükleri belediyeleri, ellerinden aldığımızda, milletimiz, bir şeye şahit olacak..
Buradan Milletimize söz veriyorum;
Bunlar bir lira verip, ikisini cebine atıyor ya,,
Biz, o üçün üstüne, iki daha katıp, milletimize vereceğiz.
Bunlar bir yapıyorsa, biz beş yapacağız.
Millet, İYİ Belediyelere baktığında diyecek ki;
Keşke Türkiye’nin başında, İYİ Parti olsa.
Keşke İYİ Parti, on yıl önce kurulsaydı.
Bunu dedirtmeyi başaracağız, ve Genel Seçimlere, milletimizin duasıyla gireceğiz.
Tek yolumuz budur..
Çalışacaksınız.. Çok çalışacaksınız..
Ve milletimizin her kuruş hakkının,, neferi olucaksınız..
SÖZ MÜ?"
“HARAM YEMEK İHANETTİR ALÇAKLIKTIR"
"Biz, milletimize gerçekleri söylemek için siyaset yapıyoruz. .
Allah korkusu olan insanlarla siyaset yapıyoruz..
Yüksek ahlaklı insanlarla siyaset yapıyoruz..
Türkiye güvenini yitirdiğinde,, umudunu yitirdiğinde,, arayacağınız tek şey,, hakikatin sesi olacak.
Araştırmalar gösteriyor ki, vatandaşımız; hangi parti iktidar olursa olsun,, yolsuzluğun aynen devam edeceğine inanıyor.
İşte biz bu yargıyı kıracağız..
Aziz milletim;
Siz de bizimle, inanacaksınız.
Unuttuğunuz değerleri, tekrar hatırlayacaksınız.
Haram yemek, Rabbimin yolundan sapmaktır.
Haram yemek, ihanettir.
Haram yemek, alçaklıktır.
Söyler misiniz;
Çocuklarımızın yüzündeki gülümsemeyi çalıp, son nefesinizi huzur içinde verebilir misiniz ?
Yetimin hakkını yedikten sonra, bunu nasıl yapacaksınız?
Bu nasıl Allah inancıdır, bu nasıl Müslümanlıktır?
Millet dardayken, bu şatafat, bu saltanat,,reva mıdır ?
Şatafatın, saltanatın adını, itibar koydular..
Seçkinlerin oturduğu saraylarla, dev uçaklarla itibar olmaz.
Türkiye’nin itibarı sokaklardır, sokaklar.
Milletimizin yüzündeki huzurdur, itibar.
Siz değil, millet zenginse, itibarınız olur.
Sizin çocuklarınız değil, milletin çocukları eğitim alabiliyorsa, itibarınız olur.
Sokaklar kan ağlarken, bir saray daha yapıp, itibar sağlayamazsınız.
Sokaklar ağlarken, siz gülüyorsanız, itibar sağlayamazsınız.
İtibarın ölçüsü belli..
Talimatla papazı uçurmayacaktınız..
Petro-dolarlar için, Suudi katillerin, ellerini kollarını sallayarak gitmelerine, izin vermeyecektiniz..
Ki, ben de size itibarlı diyeyim..
Kaşıkçı cinayeti, bizzat, Suudi devletinin operasyonudur. Bunu anlamak için, konsolosluğu karış karış gezmenize gerek yok..
Bunlar, Suudi yönetiminden, prensten gizli iş çevirecek,,,
Sözüm ona, Suudi prensini kötü duruma düşürecek, sonra da ilk fırsatta yine Suudi Arabistan’a dönecek. Bu mümkün müdür? Trump’la elele verdiniz, bizimle alay mı ediyorsunuz?
Bu cinayet için, Türkiye bilerek seçilmiştir. Çünkü biliyorlar ki; başka ülkede, böyle bir cinayet işlense, o konsolosu da, infaz timini de, kolunu kıvırıp alırlar..
Ve hepsini, bir saate kalmaz konuştururlar..
Bunlar sana hakaret ediyor Sn. Erdoğan,, anlamıyor musun?
Sen sorun etmiyorsun ama,,
Gel gör ki, senin üzerinden, Türk Devleti’ne hakaret ediyorlar..
İşte biz buna dertleniyoruz.. Bunu kabul edemiyoruz..
Sana diyorlar ki, paranın ucunu gösterir, alırız konsolosu.
Sana diyorlar ki, bunda bizim konsolosu tutuklayacak cesaret yok..
Sana diyorlar ki, bunda ne Osmanlı’nın büyüklüğü, ne de Türk milletinin gururu var.
Sana diyorlar ki; Papazı bırakması 2 hafta sürdü, bunda, bize karşı gelecek yürek yok.
Bu hakaretlere karşı sessiz kalıyorsunuz.. Takdir, Allah’ın ve aziz milletimizindir..
Ve şimdi de çıkmış, “Gönderin biz yargılayalım” diyor..
O konsolos, cinayetten sonra, bir hafta Türkiye’de kaldı..
Kaçıp gittikten sonra, şimdi mi aklınıza geldi yargılamak..
Buna Anadolu’da derler ki; “Oynamıycak gelin, yerim dar dermiş.."
“DEVLETİN DE, MİLLETİN DE, SIRTINDAKİ EN AĞIR YÜK, SENSİN”
"İYİ parti, hangi meseleye çözüm önerse iktidarın cevabı hazır; yük olur.. Emeklilikte yaşa takılanların mağduriyetini giderelim diyoruz, yük olur diyor. Çalışanlara kriz zammı yap diyoruz, yük olur diyor.
Çiftçinin sırtından, şu ÖTV belasını kaldır diyoruz, yük olur diyor.
Sanayicinin, üreticinin, esnafın yakasını bırak diyoruz,, bunlar,, yük diyor.
Aslında iş nereye varacak, ben size söyleyeyim;
Yarın bir gün;
'Şu Millet olmasa, şu Devleti ne güzel idare edecektim' diyecek..
Anlayış bu. Zihniyet bu.
Devleti, kendi malı zannediyor. Onun için de, vatandaşı yük gibi görüyor.
Ey muktedir;
Milleti yük sayamazsın. Devletin de, milletin de, sırtındaki en ağır yük, sensin.."
“ŞEHİT FIRAT ÇAKIROĞLU İLE KATİLİNİ BİR TUTAMAZSIN, TUTTURMAYIZ”
"Bu iktidar, Türk Milleti’ni, niye yük görüyor biliyor musunuz?
Çünkü bunlar, Türk’ten rahatsız..
Doğruluk, çalışkanlık, bunlara ağır geliyor..
Sıkışınca “Milliyiz’ derler, ama her fırsatta, Türk’e öfke kusarlar..
Andımız meselesinin özü budur..
29 Ekim Resepsiyonunun, İstanbul'da, şantiyede yapılmasının özü de budur..
Dara düştüklerinde, milliyetçilere sığınırlar..
Rahata erince de, asıllarına rücu edip, Türk düşmanı olurlar.
Geçen hafta yaşananlar da, bunun ispatı oldu..
İki-üç yıl, dişlerini sıkıp, millilik pozu verdiler..
Atı alıp Üsküdar'ı geçtiler…
Sonra da kürsüye çıkıp, “Türk milliyetçiliğiyle PKK aynı şeydir” dedi..
Hiiiç lafı dolandırmaya gerek yok.. Sözlerinin anlamı budur..
Bakın, mecburen milli göründükleri 3 yıl boyunca, dilleri öyle şişmiş ki, öyle biriktirmişler ki, borazan medya bir haftadır, nefes almadan milliyetçilere kin kusuyor.
Aziz milletimden istirhamım odur ki;
Bu yaşananları unutma. Sana uzanan dilleri unutma. Yana çekilip susanları unutma !
İstiklalin ve istikbalin için direnenleri, ve haykıranları da, unutma !
Sana sesleniyorum Tayyip Erdoğan;
Milliyetçilerle PKK'lıları, değil aynı kefeye koymak, aynı cümlede bile kullanamazsın!
Türk milliyetçiliği kurtarıcı iradedir!
Türk milliyetçiliği kurucu iradedir!
Milliyetçileri PKK’yla bir tutmak gaflettir, dalalettir, ihanettir!
Sınırları zorlama!
Haddini aşma!
Fırat Çakıroğlu’yla, onun katilini bir tutamazsın!
'İstikamet Kızıl Elma' diyerek, Afrin yollarına düşen vatan evlatlarıyla, onlara kalleş pusular kuranları, bir tutamazsın!
Ama, sözlerinde katıldığım bir nokta var.. Dedi ki;
'Ben milliyetçi değilim..'
Haah.. Doğru konuşunca diyecek bir şey yok..
Sorarım size;
Siz onun milliyetçi olmadığını, biliyordunuz değil mi?
Kimin şüphesi var bundan, kardeşim !
Sen kiiiim,,, milliyetçilik kim?
Biz senin cemaziyel-evvelini de biliriz..
Sen, devleti topyekün fetö'ye teslim ettin..
Sen, PKK’yla pazarlık masaları kurdun..
Sen, milliyetçiliği ayaklar altına almaya kalkışan kişisin..
Sen, Amerika'ya diz çöküp, papazı uçuran kişisin..
Sen, Türk devletini yönetmeye değil, ele geçirmeye çalışan kişisin..
Senden tabi ki milliyetçi olmaz.. Olamaz..
Aziz milletim,
İYİ Parti'nin, kimsenin etnik kökeniyle bir meselesi yoktur.
Kim, kendini nasıl tanımlamak istiyorsa, buyursun öyle tanımlasın..
Ama, onun dili dönmüyor diye,, biz,, Türküz demekten,, vazgeçmiyceez..
Onların hesabı başka diye, biz, bu ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğu gerçeğini haykırmaktan, vazgeçmeyeceğiz..
Bu vatanın, binlerce yıllık örfünü kenara koydu, Mısır’dan 4 parmak ithal etti..
Rabia demiyorum, dört parmak diyorum,, çünkü, yüreğim yanıyor; Rabia’yı da İsrail sofralarında bırakıp geldi..
Bunaldık.. Yorulduk.. Usandık.. Huzur ve adalete susamış, aziz milletimizin her ferdini, iyilik hareketine katılmaya davet ediyorum..
Ezan-ı Muhammedi'yle, Türk bayrağıyla ve Türkiye Cumhuriyeti'yle kavgası olmayan kim varsa, buyursun gelsin..
Kim varsa, çağırsın gidelim..
Her sözünü tartacaksın..
Ettiğin lafın nereye gittiğini bileceksin..
Milliyetçiliğe dil uzatıyorsan, milliyetçilerin cevabını da,, suratına suratına yiyeceksin..
Yeter artık;
Tek devlet değil, Türk devleti!
Tek vatan değil, Türk vatanı!
Tek bayrak değil, Türk bayrağı!
Tek millet değil, Türk milleti!"