Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın “Sosyal medya mecralarının tamamen kaldırılmasını, kontrol edilmesini istiyoruz” demesine verdiği “Dark’ın son sezonunu bitirmeden Netflix’i kapatırsan vallahi gücenirim Sayın Erdoğan” yanıtı çok konuşulan İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, Sözcü Gazetesi'nin Youtube kanalında Nevşin Mengü'ye açıklamalarda bulundu.
Akşener, Erdoğan'ın masasında erken seçim seçeneğinin olduğunu ifade ederken, yeni kurulan partilerle ittifak konusunda ise, "Rahmetli Demirel’in bir sözü var. Doğmamış çocuğa don biçilmez diye. Yeni kurulan partiler için söylüyorum. Bir bütünlükte seçime gidilmesi gerek. Böyle baktığınızda Sayın Erdoğan seçilemeyecek gibi görünüyor." şeklinde konuştu.
Akşener'in açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde;
Esra Albayrak’a yapılan hakaret hepimize yapıldı aslında. Başak Hanım’a Esra Hanım’a hepimiz zıpladık. Ama Nevşin Hanım’a Meral Hanım’a Canan Kaftancıoğlu’na yapılan hakaretlere herkes göz çevirdi.
Bana yapılan tüm hakaret ve iftiraları mahkemeye verdim ama mahkemeler hep beraat verdi.
7 Haziran’da eşimi aldattığım dair bir iftira atıldı bana. Bir kadın hakim beraat ettirdi.
BİZE YAPILANLAR DA YANLIŞTI
Bana bu iftiraları atanlar Sayın Erdoğan'ın iktidarın program yapmaya devam ediyor. Bunların devam ediyor olması o hakime hanımın da korkmasına neden oluyor.
Bin yaşındaki Meclis Başkanı bana Meral Kılıçdaroğlu dedi mahkemeye verdim beraat etti. Bugün o beyefendinin kızına, eşine biri böyle bir ifade kullansa beraat mi edecek? Bugün Sayın Esra hanıma yapılan şey ne kadar yanlışsa daha önce bize yapılanlar da yanlıştı.
Emniyetimizin Sayın Soylu’nun başında bulunduğu İçişleri Bakanlığı döneminde çok iyi olduğu belirtilen arkadaşın çalıştığı emniyet bir IP numarasını bulamadı. Bunlardan bir ders çıkarılması lazım. Önce kendi trol ordularının lanetlenmesi gerekiyor.
Bu şirketlerin Türkiye’de ofis kurması, bize ait özel bilgilerin yurt dışına çıkmaması için elbette tedbir almaları gerekiyor. Ama ahlaksızlığın önlenmesinin yolu tavırdan geçer.
SOSYAL MEDYADA PAYLAŞILAN GÖRSEL
Özür dilemesinin kıymeti yok. Uzlaşma talebim yok. Ben kendisini mahkemeye verdim çıkacak sonucu göreceğiz. Balık baştan kokuyor, asıl mesele hukukun guguk yapılması.
Siz böyle bir tavır koyduğunuz zaman sistem ona göre yürür. Bu sistem asla bir tavır ortaya koymadı. Size hakaret eden cami derneği üyesi ceza aldı mı? Hayır.
"ÖNÜMÜZDEKİ HAFTA MADIMAK VE BAŞBAĞLAR İÇİN ÖNERGE VERECEĞİZ"
Biz Madımak ve Başbağlar’ın birlikte görülmesi gerektiğine inanıyoruz. Önümüzdeki hafta her ikisini de soru önergesi olarak sunacağız. Benim Madımakla ilgili o dönem yazdıklarım ortada. Elbette bu yaşananlar katliam. Benim acım daha büyük, senin acın daha büyük diye bir şey yok.
İçişleri Bakanı olduğum dönemde bu olayları araştırmaya çalıştım. Ben bakan oldum bir ay sonra 28 Şubat devreye girdi. Bir başka mecraya gitti her iş. Belge bilgi elimde olmadığı için bir şey diyemiyorum.
"İSTANBUL SÖZLEŞMESİNDEN ÇEKİLMEMİZ DOĞRU DEĞİL"
Kadına şiddetle ilgili ilk genelgeyi yazan kişiyim ben. O dönemin polisleri aile terapisti gibi aileleri barıştırmaya çalışırdı. Ben polislerin olaya müdahil olmadan hastane ve mahkemeye sevk etmesini istedim. Türkiye’nin İstanbul Sözleşmesi’nden çekilmesini doğru bulmuyorum. Metnin tamamını okumuş biri olarak söylüyorum bunu.
1997’de polis karakollarına bu genelgeyi yazmış bir içişleri bakanı olarak bunun dışında davranmam mümkün mü? İnsan hakları üzerinden bakılmış orada ama ağzını açanları çirkin suçlamalar yapılıyor orada.
Ben Meral Akşener olarak torunumun eşcinsel olmasını istemem. Beğenirsiniz beğenmezsiniz. Ama bunu tercih eden birinin de bu tercihi için dayak yemesini istemem. İşin özünü kaçırtırsanız İstanbul Sözleşmesi gider sonra dayak yer kalırsınız.
Köylerde, daha küçük toplumlarda biraz daha erkek şiddeti düşük, çünkü aileler birbirine yakın oturuyor. O kızın abisi, babası, amcası etrafında oturuyor. Onlar taşınıyor metropole, erkek, kadın gündelik işlere giriyor. Ben kendini dindar tanımlayan bir kadınım. İlk iş olarak çocuk okutmaya başlıyorlar, ilk kavga genellikle buradan başlıyor. Ekonomik gerekçelerle.
"ERDOĞAN''IN MASASINDA ERKEN SEÇİM SEÇENEĞİ VAR"
Ben Sayın Erdoğan’ın masasında bir erken seçim seçeneğinin durduğuna inanıyorum ama yapar mı bilemem? Sayın Erdoğan’ın kararına bağlı. Ekim Kasım biri bir seçimin masasında olduğuna inanıyorum ama nasıl bir karar verir bilemem.
"CUMHUR İTTİFAKI MEZARA KADER KADER BİRLİĞİ YAPMIŞ BİR İTTİFAK, BİZ ÖYLE DEĞİLİZ"
Erdoğan’ın dünyadan haberi var mı yok mu bilemem ama sokaktan haberi yok. İki ittifak arasında önemli bir fark var. Cumhur İttifakı mezara kadar kader birliği yapmış birbiri içinde erimiş bir ortaklık. Sayın Bahçeli, sıfır sorumluluk ve maksimum yetki ile bu yapının içinde yer alıyor. İnfaz yasası; Sayın Erdoğan bağırtıla bağırtıla ikna edildi. Sayın Bahçeli partisinde bir soruşturma heyeti oluşturdu Sayın Kılıçdaroğlu’nu soruşturuyor.
"CUMHUR İTTİFAKI İLE ÇALIŞMAK OLMAZ"
Dindarı da nefes almak istiyor seküleri de hele gençler. Vatandaş adalet istiyor, işsizliğe çare istiyor. Saadet Partisi’nin de DP’nin de İYİ Parti’nin de CHP’nin düşüncesi ortak ama çözümleri farklı. Müştereklerde buluşmuş bir yapıyız. Düşünün ki bir siyasi parti ana muhalefet partisinin genel başkanı için heyet kuruyor.
Cumhur İttifakı ile çalışmak olmaz. Parlamenter sistemi söyleyen genel başkan olarak benim. Vatandaşta bunu görmüştüm. “Uçacaktık” diyerek bu sistemi getirenlerin iki senede ülkeyi getirdiği hal ortada. Bugün itibariyle 61.4 e çıktı vatandaşın parlamenter sisteme desteği.
Sayın Erdoğan bu konuyla ilgili, Sayın Kılıçdaroğlu da Sayın Babacan da Davutoğlu da tamam dedi. Sadece Akşener ile konuşulacak bir şey değil, hep birlikte oturup çözülmesi gereken bir sorun.
Halk TV’ye Tele1'e verilen cezaları görüyorsunuz. Bu hak mıdır?
YENİ PARTİLERLE İTTİFAK OLACAK MI?
Rahmetli Demirel’in bir sözü var. Doğmamış çocuğa don biçilmez diye. Yeni kurulan partiler için söylüyorum. Bir bütünlükte seçime gidilmesi gerek. Böyle baktığınızda Sayın Erdoğan seçilemeyecek gibi görünüyor. Bir dip dalgası geliyor. Pandemiye çok kritik yakalandık.
"BİR TSUNAMİ GELİYOR"
Orta sınıf ortadan kayboluyor. Vergisini ödeyen bu kitleyi ortadan kaldırırsanız en büyük darbeyi ekonomiye vurursunuz. Pandemiye çok kırılgan bir ekonomiyle yakalandık. Bir esnaf ile karşılaştım, “40 yıldır ben bu ülkeye vergi veriyorum. 40 gün devleti yanımda göremedim.”
Bir tsunami geliyor tsunami. Damat Bakan deyince kızılıyor ama Berat Bey’e Enerji Bakanlığı döneminde “damat” diyen oldu mu. Bütün hazineyi bir adama topladınız. Yeterlilik var mı sıfır.
"DAMADINA İŞ BULMAK ZORUNDA DEĞİLSİN"
Yeterli olmayan birini bir yere getirirseniz bu Nepotizm olur. Damat Bakanın tüm ekonominin patronu olması yanlış. Ben Sayın Erdoğan'ın düşmanı değilim. Damadına iş bulmak zorunda değilsin.
Liyakatten bahsediyorum ben burada, Tarım Bakanı da benzeri.
Enerji Bakanlığı döneminde ben çok doğru bulmasam da damat demedim. Ama siz sıfır ekspertiz bir adamı Türkiye ekonomisinin başına getirirseniz durum böyle olur.
"PARA BULUNUR"
Mesele para bulamamak değil. Demokrasiyi, hukuku ortadan kaldırdılar, liyakat gitti vesaire böyle bir sistemin içinde siz dışarıda bir fon olsanız; bunlar kafası bozulunca benim parama el koyar diye gelmezsiniz. Dünyada öyle bolluk var ki aklınız durur, yani para bulunur.
Şeffaflığı, demokrasiyi getireceksiniz. Sürdürülebilir kalkınmadır önemli olan. İnşaata da tüh kaka demiyoruz. Ama öncelik üretimden yana olmalıdır.
Z KUŞAĞI
Gezinin ilk 5 gününde bazı fotoğraflar dikkatimi çekmişti. Küpeli bir çocuğumuzla kapalı bir kızımızın çöp boşaltması. Bu nedir desen “Barıştık, eşitlik, adalet” derim. Başkası bana dedi ki ikisinin ayağında converse var. Tüketim alışkanlıkları aynı. İkisi de aynı tür giyiniyor gibi bir cümle ile karşılaşınca bu işin uzmanları ile bir çalışma başlattım. Profesyonel bir çalışma ile uzun süredir gençlerimizin üzerinde duruyoruz.
Gençler dikte edilmekten rahatsız. Umudunu kaybetmiş çocuklar var. İlçelerin oto sanayisinde çalışmaya mahkum edilmiş çocuklarımız var. Sosyal medyada Sayın Erdoğan’a gönderme yapmam bunları görmediğimiz anlamına gelmez.
Şaka yapılacak bir konu değil elbette dikkat çekilmesi gereken bir konuydu.
HDP İLE MÜZAKERE ETSEM "ETTİM" DERİM
Ben net bir şey söyleyeyim. Faturalar hep bana kalıyor. Çünkü benim kimseye maliyetim yok. Hadi bana söylenenleri Sayın Erdoğan’a söylesinler de göreyim. Bir TV programında bana HDP’yi nereye konumlandırıyorsunuz dediler ben de PKK’nın yanı dedin. 10 gün sonra Sırrı Süreyye Önder “müzakere ettiniz” dedi. HDP’li yetkililer buna itiraz etti. Etmiş olsak ettim derdim ben kimden korkacağım.
"HASAN SUBAŞI KENDİ GÖRÜŞLERİNİ İFADE EDİYOR"
Bu soruyu bana değil HDP’nin yöneticilerine sormak zorunda herkes. Bana Sayın Erdoğan’ın takımı bana FETÖ’cü dediler. Ben her seferinde hayır dedim. HDP’liler de çıksa dese ki bizim PKK ile işimiz olmaz vatanımız bayrağımız bir dese bundan en çok ben memnun olurum.
Sayın Subaşı kendi görüşlerini ifade ediyor, bir başka arkadaşımız da kendi görüşlerini ifade edebiliyor. Bu partimizin görüşü olduğu anlamına gelmez.
"İKİ TARAF DA BİR KARAR VERSİN ARTIK"
HDP’nin ittifak sistemi içinde yer alması HDP’nin yüzde 9’un çıkmasına engel olur. Çünkü dindar Kürtler gider AKP’ye oy verir. Sistemin dışında ne kadar oy alıyor.
24 Haziran’da ben Selahattin Demirtaş için hukuki bir soru soruldu hukuki bir cevap verdim. Ya Cumhurbaşkanı adayı yapmayacaksınız ya da yarışmadan eşitlik tanımanız lazım dediğimde ben PKK’lı oldum. Ama o dönem Pelvin Buldan beni faili meçhulcu ilan etti. İki taraf da bir karar versin artık.
Bir İçişleri Bakanı Bizim kandil ile masaya oturduğumuzu iddia etti. Yahu kardeşim sen nasıl Bakansın. Varsa öyle bir bilgi belge elinde gereğini yerine getireceksin. 28 Şubat’ın Meral Akşener’ini siz kafir ilan edebiliyorsunuz. Ben ki kendini Dindar tanımlayan bir insanım, namazını da kılan bir insanım ben. Ama parmağımı uzatıp namaz kılacaksın diyemem. Kafir diyorsunuz siz.
İSTANBUL KONGRESİ
Buğra Kavuncu’nun seçilmesini istemek gibi bir niyetim yok. Buraya da beni Buğra Bey getirdi. Ben Meral Akşener olarak bu partinin genel başkanlığına seçilmiş bir insanım İstanbul’da ikamet ediyorum.
Diğer adayımız bana geldi aday olmak istiyorum dedi ben tamam dedim. Ersin Bey’de benim atamamla gelmiş bir arkadaşımız. Buğra Bey’in atanmasında da benim imzam var. Benim istediğim belden aşağı propaganda yapan babamın oğlu olsa izin vermem anlayan anladı onu.
"ERDOĞAN AYASOFYA'YI AÇAMAZ"
Ayasofya’yı Sayın Erdoğan’ın ne Danıştay’a ne bize ne vatandaşa sorması gerek. Buranın açılmasına karşı çıkan yok. O yün yumağını attı, kimse dolaşmadı kendisi buna dolandı. Ben olsam ağzımdan çıktıysa yapardım ama Erdoğan yapamaz. Yaparsa da tebrik ederim.