Memleketin kaderi vicdanınıza kaldı
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, önceki gece katıldığı televizyon programında, "Bir Cumhurbaşkanı danışmanı "eyalet sistemini getireceğiz" diye söylüyor ve Cumhurbaşkanı da buna ses çıkartmıyor, kabulleniyor ise, o zaman, eyalet sistemine karşı olan, üniter yapı düşüncesinde olan ülkücülerin kararı ne olabilir?" çıkışı yapınca, aynı dakikalarda bir başka televizyon kanalının canlı yayınında bulunan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan şöyle cevap verdi:
"Ben ne diyorum, sen ona bak. Böyle bir şey yok, benden duydunuz mu?"
***
Öyle yaptım.
Sayın Erdoğan'ın dediği gibi, "eyalet sistemi"ne dair kendisi ne demiş ona baktım.
Ve üzgünüm ama; böyle bir şey var!
***
29 Mart 2013...
Yine bir televizyon programı sırasında, üstelik de -tesadüfe bakın ki- MHP'nin "Cumhuriyet'e savaş açıldığı, üniter yapının tehdit altında olduğu" eleştirilerine cevaben, aynen şunları söylemiş Sayın Erdoğan:
"Bunlar tarih falan bilmiyorlar. Cumhuriyet'e savaş açmak derken. Bir defa önce dünyaya bakalım. Gelişmiş ve güçlü ülkelerde eyalet korkusu yoktur. Tam aksine güçlü ülkelerde eyalet yapılanmaları süratle kalkınmayı getirir. Bu güçlenme alametidir. Bizim kendi tarihimize, Osmanlı'ya baktığımızda o güçlü Osmanlı'da Lazistan, Kürdistan eyaleti var. Niye Osmanlı güçlü. Osmanlı hiç çekinmiyor. Ben MHP'ye endişe ile bakıyorum. MHP bir taraftan Osmanlıyız diyecek, öbür taraftan Osmanlı'nın bu devlet yapısındaki yaklaşım tarzını görmemezlikten gelecek. MHP Büyükşehirlere bu yüzden karşı çıkıyor? Acaba farklı etnik bir unsur burada kazanır mı? E gir sen kazan? Sen de etnik mücadele veriyorsun, siyasi mücadele vermiyorsun.
Biz 81 vilayetin 78'inde milletvekili çıkarmışız, 81'inde belediye başkanlarımız var. Eyaletlerde endişe içerisine girmeye gerek yok. Güçlü bir Türkiye asla eyalet sisteminden korkmamalıdır. Üniter yapı bununla alakalı bir şey değil. Siz eyalet sisteminde de üniter yapıyı muhafaza edebilirsiniz.(...) Biz Osmanlı'da özellikle azınlıklar, eyaletler sistemi konusunda o hoşgörüyü biz hâlâ yakalayabilmiş değiliz. Belediyeyi kabul ediyorsun da, seçilmiş valiyi neden kabul etmiyorsun?
Şu anda Almanya'daki sisteme baktığımızda coğrafi bölgenin adını koyuyor. Biz de olaya bu şekilde yaklaşabiliriz. Şu anda böyle olsun noktasında söylemiyorum. Böyle bir yaklaşım tarzı güçlü bir Türkiye için faydalı olabilir..."
***
Şu saatten sonra çok da bir şey söylemeye gerek yok; zira her şey ortada.
Yarın akşam "Evet"ler, "Hayır"ları geçer ve Anayasa, rejim değişikliğine, 1923'te kurulan Cumhuriyet'i yıkıp yerine parti sultasına dayalı yeni bir devlet yapılanmasına yol açacak şekilde değişirse...
Seçilecek olan "Başkan" her kim olursa olsun, tıpkı yukarıda aktardığım konuşmada olduğu gibi günün birinde "güçlü Türkiye eyalet modelinden korkmamalıdır" diyerek, referandumla kazandığı "bu vatanı paramparça etme" yetkisini kullanmaya kalkarsa...
Türkiye Cumhuriyeti'ni sadece ama sadece bu felaketten koruyabilmek uğruna can veren binlerce şehidimize ne cevap vereceksiniz Ahiret'te?
Atatürk ve silah arkadaşlarına, Şerife Bacı'ya, Sütçü İmam'a, Yahya Kaptan'a, Yörük Ali Efe'ye, Şahin Bey'e, Halime Çavuş'a, Nene Hatun'a ne cevap vereceksiniz?
Verebilecek misiniz?
Bir daha sığabilecek misiniz bu bayrağın altına?
Veya sizi gölgesine alacak bir ay-yıldız bulabilecek misiniz yaşadığınız "eyalet"te?
Yarın, o mührü basmadan önce, bütün bunları bir düşünün bence!
Nasıl ansın istiyorsunuz torunlarınız sizi;
Gururla mı, utançla mı mesela?
***
Ne olursan ol...
-----
Yarın kullanacağınız oy, bugüne kadar kullandığınız bütün diğer oylardan farklı;
Yarın hangi partinin seçmeni olduğunuzun bir önemi yok. AKP'li de olabilirsiniz, MHP'li de, CHP'li de, Saadet Partili de, Vatan Partili de, DSP'li, DP'li de...
Kimi "lider" gördüğünüzün bir önemi yok; "Reisçi" de olabilirsiniz, "Devlet'in başına Devlet'i getirmek" de isteyebilirsiniz, Kemal Bey'i de sevebilir ve hatta "Selo"culardan da olabilirsiniz...
Bilin ki...
Yarın vereceğiniz oy ne olursa olsun, bu kimselerden, bu partilerden ziyade bu ülkenin kaderini belirleyecek.
Partiniz sizin olsun, lideriniz sizin olsun; ama bu ülke izin verin hepimizin olsun!
Türkiye Cumhuriyeti'ni önce bir kişinin, bir zümrenin, bir kesimin menfaatlerine, sonra da onlarla kukla gibi oynayabilmek için elleri ovuşturan emperyalistlerin kirli, kanlı emellerine terk etmeyin!
***
GÜNÜN SORUSU
-------
Köprü, tünel, yol hepsini anladık da...
İnsanları "Evetçiler cennete, hayırcılar cehenneme" diye ayırmaya da kalkıştığınıza göre, Emin Dindar sormakta haklı:
- Siz köprüsünü de mi siz yaptınız?