Mektuplardan Sızanlar; Bir Balyoz Günlüğü...
Bugün Pazar;
Ve bizim, Nazım kadar bile yok güneşe çıkma ihtimalimiz. En vicdanlı infaz memuru dahi beceremez bize gökyüzünü göstermeyi... Başımızı ne yana çevirsek, kanlı bulutlar selamlıyor; kandırmaca gerisi...
Böyle havalarda bildiğim tek bir sığınak var benim;
Kitaplar...
Dilerseniz size de tarif edeyim...
Geçenlerde, kısaca bir başka yazıda da atıf yaptığım “Mektuplardan Sızanlar” bugünlerde kaçılacak uygun adreslerden biri olabilir.
Balyoz mağduru Deniz Kurmay Albay Bayram Ali Tavlayan’ın eşi Erdem Engin Tavlayan’ın “tarih, hukuk yok sayılarak yeniden yazılıyorsa eğer, bugünleri bizden iyi kim yazabilir ki” diyerek kaleme aldığı “Bir Balyoz Günlüğü” aynı zamanda kitap.
Samimi. Genelde, “kalanlar” ın “gidenler” e hissettirmeden mücadele ettiği yalnızlıkla kaplı satırlar, ama sayfaların arasında “faydalı bilgi” niyetine, hiç bilmeyenlerin kolayca kavramasını sağlayacak bir “balyoz” tarifi de var.
Tavlayan’lara göre kısaca, şöyle bir “şey” Balyoz:
“Bir akşam eve geldim ve posta kutumda trafik cezası ihbarnamesi buldum.
Ankara’da kırmızı ışık ihlali yaptığım yazıyordu.
Kısa bir incelemeden sonra o tarihte İstanbul’da olduğumu anladım ve bunu bir otel faturası ve otopark fişiyle kanıtladım.
Hemen emniyete gittim ve durumu açıkladım. Hakkımda herhangi bir tespit veya şikayet olup olmadığını sordum. Olmadığını ancak cezayı ödemem gerektiğini sonra mahkemeye başvurabileceğimi ve yargıya güvenmemi söylediler.
Cevap olarak şöyle dedim:
Cezayı öderim yargıya da güveniyorum. Ancak ortada küçük bir sorun var ihlal ettiğimi iddia ettiğiniz caddede kırmızı ışık yok!”
Kitabın beni en vuran yeri; sayfalarca “her koyun kendi bacağından asılır” cıları deşifre ettikten sonraki finali.
AYM kararı doğrultusunda tahliyelerin gerçekleştiği gün. Tavlayan, eşini alıp cezaevinden çıktıktan sonraki ilk dakikaları yazmış:
“Telefonumu danışmadan alıyorum, açar açmaz çalıyor... Gülümsüyorum...”
Aylarca çalmayan telefonların susmaz olduğu, kendini unutturmak üzere sağıra yatan pısırıkların, vefasızların “dost” rolünde yeniden sahne almaya başladığı gün;
En dayanılmaz acılara, baskılara, yokluğa, çarelerin tükendiği anlara tek başlarına direnen ailelerin, samimiyetsizlikle olan sabır imtihanı...
* * *
Kitap kadar yayınevi de dikkate değer;
Alibi Yayıncılık.
Kurucuları Balyoz Mağdurları;
Bayram Ali Tavlayan ve V. Murat Tulga...
Logosu:
Bavul!
Logoda kullanılan yazı karakteri:
Calibri!
Hani şu Microsoft’un 2007’de piyasaya sürdüğü ama kumpasçıların 2003’te hazırlanan “darbe planları, darbeci çeteleleri” olduğunu iddia ettikleri kağıt parçalarında kullanılan ve böylelikle “delil” diye ortaya konulanların sonradan “üretilmiş”, “düzmece belge”ler olduğunun anlaşılmasına yarayan “font”.
“Mahpusluk” sayesinde “hayatlarında en iyi yaptıkları işin kitap okumak olduğunu” keşfeden Tavlayan ve Tulga; askerlikten sonra yapabilecekleri yegane işin kitaba dair olabileceğine karar verdikten sonra, sektöre Mektuptan Sızanlar ve geçtiğimiz haftalarda bahsettiğim “Bir Balyoz Şehidi; Murat Özenalp” olmak üzere “aileden” iki kitapla, manidar bir giriş yaptılar.
Merakla bekliyoruz bakalım sırada ne var;
Yine vicdanımıza mı yoksa fikir dünyamıza mı dokunacaklar?