Mehmet Tezkan'ın "İyi Parti'ye dayak atma yarışı" başlıklı yazısından ilgili kısım şöyle:
"Başlık biraz kaba oldu ama inanın durum başka türlü anlatılmaz..
İyi Parti’yi karalama, kötüleme yarışı desem; tam yerine oturuyor..
Yazar çizer arkadaşlar karalamanın ötesine geçti.. İyi Parti’yi yaftalama, itibarsızlaştırma yarışı desem; o da zayıf kalıyor.. İtibarsızlaştırmaya çalıştılar çalışmasına..
Yaftaladılar yaftalamasına..
Ama bir adım ötesine de geçtiler.. Kafadan saldırdılar..
***
Sen kimsin ki parti kurmaya kalkıyorsun..
Senin parti kurmaya ne hakkın var..
Parti kurarak ne yapmaya çalışıyorsun..
Diye yüklendiklerini görünce, okuyunca; bu durumu başka türlü anlatamam dedim..
İyi Parti’ye dayak atma yarışı demekte karar kıldım..
***
İyi Parti’yi beğenirsiniz, beğenmezsiniz başka şey..
Söylediklerine, vaatlerine bakarsınız eleştirirsiniz başka şey..
Parti kurulduğu gün , sahaya çıkmadan dayak atma yarışına girişilmesi başka şey..
Sen bu partiyi niye kurdun kadın diye bağırmak başka şey..
***
Efendim eğitim politikası yokmuş..
İktisat politikası yokmuş..
Enerji politikası yokmuş.. Yokmuş da yokmuş..
İktidarcı yazar ve çizerler için mesele bu değil.. Mesele iktidar partisinin karşısına yeni bir partinin daha çıkması..
Cumhurbaşkanlığına yeni bir talebin olması..
***
Demokrasilerde ‘kafatasçı, faşist ’ olmayan her partinin kurulması heyecandır.. Demokratik hayata katkıdır.
İktidarı toparlar..
Muhalefetteki öteki partileri canlandırır..
Bu sebeple destek bulur.. Bizde tam tersi oluyor..
Kim siyasete atılsa..
Kim bir partinin kuruluşunda rol oynasa..
Kim ben iddialıyım dese..
Anında linç ayini düzenleniyor..
Sonra da..
Demokrasi isteniyor!.."