Yeniçağ Gazetesi yazarı Mehmet Faraç yaklaşan seçimler ve Türkiye''nin ekonomik koşullarına ilişkin çarpıcı bir yazı kaleme aldı.
"İktidar çok güçlü de, halka çok mu inandırıcı geliyor, yoksa muhalefet çok zayıf da, halka yeni bir seçenek olarak kendisini mi inandıramıyor?.." diye soran Faraç,
"Defalarca gündeme getirdiğimiz bu soru çoğu kez yanıt bulamasa da, "Saldım çayıra-mevlam kayıra" şeklindeki yaklaşım, "Bindik bir alamete- gidiyoruz kıyamete" şeklindeki o ezeli deyimle kavga etmeye devam ediyor!.." ifadelerini kullandı.
Gittiği bi AVM’de "Louis Vuitton” mağazasının önünde önünde, yığılmış müşterileri kuyruğu karşısında yaşadığı şaşkınlığı anlatan Faraç, şu ifadeleri kullandı:
“Kırmızı ışıkta 30 saniye bile beklemeyecek kadar sabırsızlar ve önündeki ambulansa bile korna çalacak kadar pervasızlar ülkesinden savrulan bir çarpık sabır görüntüsüydü bu!!! Çünkü kuyruktakiler oldukça sakin ancak heyecanlı da görünüyordu!!!
Doğrusu küçük bir cüzdanın bile binlerce liraya satıldığı bu mağazanın önündeki kuyruk Türkiye gibi, makarna alırken bile üç markete fiyat soranların çoğaldığı bir ülke açısından sadece şaşırtıcı değil, çok da çarpık ve çarpıcıydı...
Ramazan aylarında pide kuyruğuna alışmış bir milletin evladı olarak, dünyanın en pahalı mağazalarından birinin önünde insanların içeriye girmek için saatler boyunca beklemesi aynı zamanda çok da sarsıcıydı...
Bakakaldım öylesine; bu insanlar bir giyim mağazasının önüne neden yığılıyor, ne kadar zenginler acaba?.. Ve bu mağazadan bir şeyler almak onlar için neden bu kadar önemli?..”
Yaşanılan ekonomik kriz döneminde; A101, BİM, ŞOK gibi marketlerin bile müşterisi azalırken, devasa iş merkezinin en havalı yerlerini kaplayan marka restoranların ağzına kadar tıklım tıklım olmasına dikkati çeken Faraç, “Sadece kuyruklara değil, mekan kalabalıklarıyla ilgili benzer manzaralara İstanbul''un Bağdat Caddesi''nde, Beyoğlu''nda, Beşiktaş, Kadıköy ve Bakırköy''deki lüks mekanlarda ve Bağcılar, Sultanbeyli ile Fatih gibi ilçelerde de rastaladım ki, eyvah eyvah!!!... Dışarıdan izlediğimiz manzara, ülkenin bir kesimi yoksulluğun- sefaletin cenderesinde çırpınırken, toplumun bir bölümünün vurdumduymaz biçimde (belki de hiçbir şeyden şikayet etmeden) vur patlasın- çal oynasın yaşadığını da gösteriyordu... Ancak kimileri diyebilir ki; kaç kişi böyle yaşıyor bu ülkede?..” dedi.
“Gıda enflasyonunun yüzde 146''ya ulaştığı, varlıkla yokluğun birbiriyle kavga ettiği bir ülkede, şehrin yoksul ve zengin noktalarından yansıyan çelişki manzaraları, lüks giyim mağazaları ya da şatafatlı restoranların önünden ve de içinden yansıyan kalabalıklarla tarif edilecek kadar basit değil...” diyen Faraç, şöyle devam etti:
“Bankalardaki bırakın Türk Lirası mevduatını ya da dövize endeksli hesapları, dolar milyonerlerinin son beş yıl içerisinde en az 10 katına çıkması da gösteriyor ki, paradan para kazanan devasa bir kitle de ekonomiye hakim olmaya başlamış...
Evet; AKP''nin kendi zenginlerini de yarattığı son 20 yıldaki ekonomik çarpıklığı ve çelişkiyi sokak röportajlarındaki "göster telefonunu" zavallılığıyla ifade edecek değiliz...
Ancak büyük kentlerin her köşesinde, en sıradan evlerin 5-10 milyon liradan satılması, otomobil almak için galerilerde kuyruklara girilmesi ve 40-50 bin liralık telefonları almak için bir kitlenen adeta çırpınması, sadece Türkiye''nin içerisinde bulunduğu sosyo- ekonomik çarpıklığı göstermiyor, aynı zamanda kendi zenginlerini yaratan bir iktidar döneminde, ülke kaynaklarının neredeyse yüzde 75''inin, yüzde 25''lik mutlu bir kitle tarafından pervasızca tüketildiğini de gözler önüne seriyor...
“AKP''NİN KAPISINDAKİ KUYRUK NEYİN NESİDİR ACABA?”
Türkiye''de ballı kaymaklı bir kitlenin yaşam standardının toplumun yüzde 75''ini ezecek boyutta, pervasız hale geldiğini vurgulayan Faraç, yazısını şu ifadelerle noktaladı:
“Ve bu çelişkileri ayakta tutan manzara "Yöneylem Sosyal Araştırma"nın önceki gün medyaya yansıyan bir anketiyle de dışa vuruyor;
Anketlere pek inanmasam da; Erdoğan''a kesinlikle oy vermeyeceklerin oranı yüzde 55.5''e ulaşırken ve muhalefetin oyu yükselirken, AKP''nin oyu (kararsızlar dağıtılınca) halen "yüzde 32''nin üzerindeymiş!..
O halde bırakın witton- mitton mağazalarının önündeki kuyruğu da, yoksulluğun açlığa dönüştü bir ülkede, AKP''nin kapısındaki kuyruk neyin nesidir acaba?..”