Medya’ya “alçak” taarruzunun sebebi hikmeti!
“Tayyip Erdoğan’ın İsviçre Bankalarında 8 ayrı hesabı var.”
Bu bir WikiLeaks iddiası ve kaynağı ABD sefirleridir !
Kız kardeşini öldürüp yeğenine para karşılığı fuhuş yaptıran Osman Yıldırım gibi birinin ya da uçuk haham Tuncay Güney’in hezeyanlarını haftalarca manşet yapan yandaş medyanın zerresini görmediği bu ilginç iddiayı sadece iki gazete açık ifadelerle manşetine taşımıştı!.
Hal bu iken Başbakan buna bile razı olmadı ve medyayı alçak olmakla itham etti!
Dahası, Ergenekon ve Silivri Cezaevini hatırlatarak korku salmaya
başladı!
Derken bu tehditler sonuç verdi ve dünkü gazeteler neredeyse tam sayfa Başbakan’a rezervasyon yaptı!
Trajikomik olan Tayyip Erdoğan hakkında WikiLeaks’de ortaya çıkan iddiaların zerresine yer vermeyen yandaş matbuatın ertesi gün sadece savunmaya yer vermesiydi!
Bu arada tesadüf olsa gerek aynı zaman diliminde bazı ilginç şeyler
oldu!
Birinci gün WikiLeaks’deki iddiaları gazeteci refleksi ile yansıtan NTV’de beklenmedik bir operasyon yapıldı!
Tarafsızlığı tescilli, donanımlı Murat Akgün’ün yerine, AKP muhabirliğini yapan ve AKP’lilerle içli-dışlı olan bir hanımefendi alel-acele Ankara’ya temsilci yapıldı.
Bunun gibi yine tesadüf olsa gerek, medyada kendilerini tarafsız diye satan pek çok isim anında tornistan yapıp Tayyip Bey’in avukatlığına soyundu!
Dahası, Başbakan’ın o salvoları sonrasında WikiLeaks iddiaları sanki AKP’ye operasyon yapılıyormuş görüntüsüne sokuldu!
Soruyorum; ABD’li sefirler aynı iddiaları Kılıçdaroğlu ya da Bahçeli için yapsaydı o yandaş medya, CHP ve MHP liderlerine; “İsviçre bankalarına müracaat et ve ispatla” türküsünü tutturmaz mıydı?
İşte Türkiye’deki tablo aynen budur!
Bu ülkede Tayyip Erdoğan için var olan uluslararası bir belgeyi gündeme getirmek bile artık riskin ötesindedir!
Hatırlayın benzer bir olayı Deniz Feneri davasında yaşamıştık!
Bir medya grubu sadece Deniz Feneri duruşmalarını haber yaptı diye hedef yapılıp milyarlarca dolar vergi cezası ile yüz yüze gelmedi mi?
Durum bu ise sorarım size böyle bir ülkeye demokrasi denilebilir mi?
En önemlisi böyle bir fiili durum karşısında bu ülkede özgür bir seçime gidilebilir mi?
Rahmi Koç’un “Tayyip Bey’in bir milyar doları var” ifadesini haber yaptı diye bir gazetecinin Silivri Cezaevinde olduğunu bizzat Başbakan’ın açıkladığı bir coğrafyada özgür seçim ve tercih yapılabilir mi?
Emin olun bugünün Türkiye’sindeki tablo, Saddam’ın Irak’ından çok daha dramatiktir zira yapılan türlü ceberutluklar demokrasi ambalajı ile
örtülüyor!
Literatüre Tayyiban demokrasisi diye geçecek olan bu yeni rejimin milenyumun yeni baskıcı modeli olarak tarih tarafından tescil göreceği de mutlaktır!
İSTİSMAR...
İşte madde madde AKP’nin İsrail riyakarlığı
1) AKP kurulurken Tayyip Erdoğan ve Abdullah Gül Dünya Yahudileri Birliği Başkanı Abraham Foxman’la İstanbul’da gizlice niye buluştu ve neyin pazarlığını yaptı?
2) Dünya Yahudi Kongresi sadece Siyonizme büyük katkıları olanlara verdiği Cesaret Madalyasını Tayyip Erdoğan’a niçin verdi, Erdoğan bu ödülü neden kabul etti?
3) Güneydoğu sınırımızdaki mayınlı arazi ısrarla neden bir Yahudi firmasına verilmek istendi?
4) Sami Ofer kim, o Yahudi ile AKP’nin muhabbetinin sebebi nedir?
5) Bush’dan randevu almak için neden İsrail’den rica edildi?
6) İran’a karşı olduğu ve İsrail’i korumaya matuf olduğu tartışmasız olan Füze Kalkanına AKP neden evet
demiştir?
7) Bir taraftan İsrail’e güya katil deyip One Minute istismarlarını yapacaksınız, diğer tarafta bunlar ve şimdi de “WikiLeaks İsrail’in projesidir istismarı”... Yahu siz bu milleti koyun mu
sanıyorsunuz?
BASKIN...
Hücresinde Kur’an okuyan Haberal’a zulüm!
Haberi okumuşsunuzdur; Prof. Mehmet Haberal’ın hastanedeki hücresi, polis ordusu tarafından basılmış ve saatlerce süren aramalar yapılmış! Peki ne mi arıyorlar? İşte o belli değil.. Kimilerine göre ziyaretçilerin isimleri belirleniyor, kimilerine göre doktorlara gözdağı veriliyor, kimilerine göre de raporlar inceleniyormuş!.. Görüyorsunuz adamı hastanedeki hücresinde bile rahat bırakmıyorlar... Bir kere taktılar mı, yandın gittin!.. İşte Osman Kaçmaz örneği ortada, keza Hanefi Avcı olayı da sıcak... Dikkat edin bu üç isim de sağ kökenli, buradan hareketle operasyonlar Milliyetçilere yapılmıyor tezinin safsata olduğu kesinleşmiştir.. Bunlara direnen kim olursa olsun üstünden silindir gibi geçerler... Peki ama bunun yarını ve sonrası yok mu? Kafirin bile kul hakkı varken, bu inançlı insanlara örneğin hastanedeki hücresinde her gün Kur’an-ı Kerim okuduğunu öğrendiğim Haberal’a yapılan bu zulümler için Yaradan hesap sormayacak mı sanıyorlar?
KAÇINCI...
Başbakan’a onlarca suikast ama tutuklu yok!
Yeni haberi okumuş ya da duymuşsunuzdur. Adına TİT mi başka bir şey mi dedikleri bir örgüt daha Başbakan’ı öldürecekmiş.. Yandaş TV kanalları bu plan bağlamında güya yapılan telefon dinlemelerini yayımladılar... İyi de bu kaçıncı suikast girişimi arkadaş!.. Neredeyse her ay bir suikast örgütü ortaya çıkarılıyor.. Diyeceksiniz ki Başbakanımızın düşmanı çok... Olabilir ama bugüne kadar gözaltına alınan hangi suikastçı mahkum oldu.. Yandaş medyada çıkan suikast haberlerindeki şüphelileri toplasanız tamamı bir hapishaneyi doldurur ama şu gün için Tayyip Bey’e suikast yaptı diye bir kişi bile içeride değil. Bu durumda Başbakan’ın canı bile suikast haberleri ile istismar mı ediliyor? Yapmayın, bu kadarı emin olun Hitler’in Propaganda Bakanı Göbels’i bile güldürür.