Medya’daki dinci karteller ve yeni Baronlar!
Tamam Aydın Doğan mağrur yani kibirliydi ve kendini dokunulamaz görürdü.
Bu doğru ancak bir başka doğru da Aydın Doğan’ın haramzade olmamasıdır!
Sistemin açıklarından yararlanmasına yararlandı lakin çalmadı, hortumlamadı!
Dahası, yıllar yılı vergi rekortmeni bile oldu.
En önemlisi Aydın Bey’in gizli bir gündemi yoktu.
Bu ülkenin temel değerlerine ve bayrağına yürekten bağlıydı.
İşte kabaca bu özelliklere sahip olan Aydın Bey AKP için tehlikeli görüldü ve malum operasyon yapıldı.
Hiç kuşkunuz olmasın bu operasyonda Tayyip Bey kadar Washington’un da payı var... Daha önce dillendirdiğimiz gibi Aydın Bey Almanlarla yoldaş olmanın bedelini ödemiştir.
Aydın Doğan karteli yıkılırken Türk Medyasında yeni karteller yükseliyor.
Dinci kimlikli bu kartellerin bazılarının patronu malum, bazılarının ise meçhul!
Bırakın medyada, ticari yaşamda daha düne kadar esamesi okunmayanlar şimdi yeni medya kartellerinin baronları sıfatıyla boy gösteriyorlar.
Star TV, Milliyet ve Vatan’ın satışı sonrasında dinci kesim hem yazılı hem de görsel medyada yüzde olarak kesin hükümranlığını ilan etmiş olacak.
Aslına bakarsanız merkez denilen medya, bir süredir ticari faaliyetleri sebebiyle zaten hükümetin ipoteği altındaydı... Satışla yani el değiştirmeyle beraber ipotek hali gönüllü taraftarlığa dönüşecek.
Kamuoyu bilmez, medya sübvanse gerektiren bir sektör, Türkiye’de Hürriyet ve Kanal D hariç istisnasız bütün gazete ve televizyonlar ortalama olarak zarar ederler. Medya sektörüne girenler bu zararlarını başka işlerle kapatırlar.
Buradan bakınca devletle yoğun işi olan Ciner Gurubu, Albayraklar ile Karamehmet’i anlarım da diğerlerini hiç anlamıyorum.
Mesela kim mi?
Akın İpek!
Daha önce de yazdım bu arkadaş birkaç sene öncesine kadar Ankara’da davetiye basan sıradan yani basit bir firmanın sahibiydi ve ödediği minik vergiler yıllar itibarı ile arşivlerdedir.
Şimdi böyle biri ortaya çıkıp ve iki Televizyon kanalı (Kanaltürk, Bugün) ile bir gazetenin (Bugün Gazetesi) sahibi oldu ki emin olun Akın Bey sadece iki TV kanalı ve bir gazete için her ay 3-4 milyon dolar civarı bir parayı cebinden
harcıyor .
Bu değirmenin suyu nereden geliyor sorusu cevaplanmadan aynı Akın İpek Star TV, Vatan ve Milliyet gibi ederi en az 500 milyon dolar olan medya organlarını almak için de pazarlık yapıyor.
Tekrar ediyorum bildiğim kadarıyla bu üç medya kurumu yani Star TV, Milliyet ve Vatan Türk basınının en çok zarar eden kuruluşlarıdır.. Yani Akın İpek bunları da alınca bütün medya gurubuna her ay muhtemelen 10-15 milyon dolar civarı bir sübvansiyon yapacak.
Sorarım size dünyada hangi işadamı bu ekonomik kriz tablosunda medyası zaten varken zarar eden ikinci bir medya gurubunu 500 milyon dolar nakit para vererek bünyesine katar?
Dediğimiz gibi üstelik o işadamı bir kaç sene öncesine kadar sadece sıradan bir matbaanın sahibiydi yani babadan, atadan kalan başka bir varlığı da yok!
Tablo böyle olunca insan haklı olarak kimdir bu Akın İpek, nereden buluyor bu yüz milyonlarca doları sorusunu sorarak yaptığı alımların başkası adına olup olmadığını sorguluyor!
Görüyorsunuz medyada kartel kırılıyor ambalajı ile gerçekte başka başka karteller yaratılıyor.
Aslında işin aslını yani perde gerisindekileri herkes biliyor da, kimse sesini çıkaramıyor... Sıradan insanları anlarım lakin muhalefet bu konuyu niye geçiştiriyor onu anlamıyorum... Oysa olması gereken CHP, MHP ve DP’nin kıyameti koparması değil midir?
Bu arada Akın İpek Bey yazdıklarımla ilgili olarak bir açıklama gönderirse, söz virgülüne dokunmadan yayınlayacağım..
***
YOK DAHA NELER...
Marangoz ve aşçı erler mi suikast yapacaktı?
Doğruya doğru bu tezgahları kim planlıyorsa işi iyi kotarıyor... Nitekim olay pek çok gazetenin manşetini süslüyor. Hadise malum kozmik büroyu arayan hakimin asker araçları ile takip edilmesi olayıdır.. İddiaya göre hakim onları fark etmiş ve polis de yol kesmiş!. Tabii bu olay hemen kameralara da kaydedildi.. Belli ki kayıt için önceden hazırlık yapılmıştı. İlk bakışta herkesi etkileyecek olan bu görüntüde gerçek dün ortaya çıktı.. Meğer iki ayrı mıntıkada ayrı ayrı durdurulan araçlarda marangoz erlerle, aşçı erler varmış... Evet iddia sahiplerine göre bu erler hakime suikast yapacakmış!.. Yuh olsun artık!... Yahu er dediğinize TSK’da talimde bile dolu haliyle silah verilmezken, koca bir ordu eğer yapacaksa böyle bir işi erlere mi havale eder?... Tabii amaçları psikolojik operasyon yani çamur at izi kalsındır. Doğrusu bu ya hakikaten iz kalıyor.. Dramatik olan TSK’nın bütün bunlara seyirci kalması ve sadece kuru açıklamalarla yetinmesidir!.. Efendim ne yapsın diye sorarsanız, karşı operasyon cevabını veririz!... Ama üzülerek söyliyeyim TSK değil bunu yapmak her gün kendine sövenleri tabir yerinde ise baş tacı ediyor. Örnek mi istiyorsunuz? Orgeneral Başbuğ’un Güneydoğu gezisine Yeniçağ, Sözcü ve Cumhuriyet gibi TSK için titreyen Atatürk Milliyetçisi olan gazeteler çağırılmazken, askere her gün söven dinci gazeteler baş tacı edildi... Dahası aynı TSK, bünyesindeki konferans için de Can Dündar’ları baş tacı ediyor... Eee böyle TSK’ya böyle muamele!