Türkiye'nin Först Leydisi (...) Eminanım bakınız neler söylüyor:
"Artık yeni bir kavşaktayız. Türkiye'nin 90 yıllık enkazını kaldırdık... Fakat enkazın altından büyük meseleler çıktı. Nitekim bugün bu sorunlarla yüzleşiyoruz. Şehitler veriyoruz. İnanıyorum ki kavli dualarımızı fiili dualarla da desteklersek huzura ve sükuna daha çabuk ereceğiz..."
***
Kendi iktidarlarında Türkiye'nin huzur ve sükun içinde olmadığını itiraf eden Eminanımın "Kaldırdık" dediği enkaz, 93 yıllık cumhuriyet tarihidir!..
Mustafa Kemal Atatürk'ün önderliğinde aydınlanmaya, çağdaşlaşmaya yürümektir...
Temelinde Kurtuluş Savaşı vardır, cumhuriyetin değerleri, kazanımları vardır, Atatürk ilke ve devrimleri vardır...
Bunlar Emine hanıma göre "enkaz" olabilir, ama kendileri tarafından kaldırılması asla mümkün değildir...
***
Enkazı kaldırmışlar fakat altından büyük meseleler çıkmış...
(...) Bir de son 13 yıllık enkazı kaldırıp baksak, altından neler çıkmış?..
Evet, o enkazın altından derin bir kutuplaşma çıktı...
Ülkenin karpuz gibi ortadan bölünmesi, keskin ayrılıklar çıktı...
Terörle mücadele yerine teröristle pazarlık masasına oturma acizliğinin sonucunda ülkenin kan gölüne dönmesi çıktı...
Her gün sıra sıra şehit tabutlarının gelmesi çıktı...
Kürt ırkçılığının tırmanması çıktı...
Demokrasinin rafa kaldırılması, insan hak ve özgürlüklerinin zincire vurulması çıktı...
Türkiye'nin itibarsızlaşması çıktı...
*
Hukuk sopası ile sindirmek!
Adana'nın MHP'li Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'ye konulan "yurt dışı yasağı" Adana'nın hemen her kesiminde büyük tepki yarattı.
Yandaş medya üzerinden yayılan asılsız iddialarla hedef gösterildiği belirtilen Hüseyin Sözlü hakkında "Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakaret ettiği" iddiasıyla art arda davalar açılıyor.
Sözlü'nün avukatları "Ortada hiçbir haklı gerekçe olmadığı halde yurt dışına çıkış yasağı konulması hukuksuzluktur" diye itiraz ederken, Hüseyin Sözlü "Dönemin ruhuna bakınca, buna da şükür. Ben her şeye rağmen adalete güveniyorum" diyor.
Adana'da, her kesimin oyuyla seçilen Belediye Başkanı için "Hukuk sopası ile sindirilmeye çalışılıyor" yorumu yapılıyor.
Rahmi Turan / Sözcü
*
***
90 yıllık enkazmış!..
(...) Biz 90 yılla iftihar ediyoruz...
Son 13 yılın ise, acısını yaşıyoruz!..
Mehmet Türker / Sözcü
*
Trol linci
(...) lafı Cumhurbaşkanı'nın yakın kadrosuna getirmek "hatasına" düşmüş:
"Ben konuşmayacaksam kim konuşacak abi? Yalakalık mı yapacağım ben? Yeter ya! Batırdılar memleketi! Yalakalık yapa yapa, jölelilerle şunlarla bunlarla... ha bire gaz veriyorlar..."
O cepheden Yusuf Kaplan'a cevap gecikmedi: "Meczup... Münafık..."
(...) Kaplan İslamcı kesimin itibar gören isimlerinden bir medya figürü, akademisyen ve yazar. Buna rağmen hakaret muslukları, itham muslukları açıldığında trollerin çamurundan kurtulan görülmediği için o da nasibine düşeni aldı:
"İngiliz casusu... Yahudi uşağı... Mason... Kur'an düşmanı... Müşrik..."
(...) Trollerin tetiklerinin kimler tarafından düşürüldüğü, cephanelerini kimin temin ettiği konusunda rivayet muhtelif. Biz rivayete itibar etmeyelim ama iktidarın 'hinterland'ında yaşamak ve aynı zamanda "kendi fikrini söylemek, eleştirisini getirmek hakkını" korumak isteyenlere dostça bir uyarıda bulunalım. Yere düşmek bir yana, tökezlemeyin bile övgü/onaylama koşusunda. Yardıma koşacak bir-iki kişi çıkıyor, gerisi çiğneyip geçiyor...
Kanat Atkaya Hürriyet
*
Davutoğlu "3.2 milyar ağaç diktik" diyor.
Bu kadarı zaman ve mekân açısından olanaksız olduğuna göre birileri çim ekip, devletten ağaç parası alıyor!
Akif Kökçe / Milliyet (Açık Pencere)
*
Başbakan "demokrasi"yle mi övündü gerçekten(!)
Demokratik yapıya çomak sokulması mı? Kurumların ameliyat masasına yatırılması mı? Seçimle gelenlerin dışında, başka bir yapının idareyi kontrol etmesi mi? Kuvvetler ayrılığının inkıtaya uğraması mı? Şiddetin, terörün ülkenin bir bölümünü kelepçelemesi mi? Olağanüstü hal tedbirlerine başvurulması mı?
Demokrasinin açık vermesi ne demektir?
Demokrasi açık verirse ne olur?
Eğer bu saydıklarımsa.. Hepsi oldu..
Demokrasi son yıllarda çok açık verdi..
-Sahte davalarla bazı kurumların beli bükülmeye çalışıldı..
-Polis-Savcı-Hâkim ittifakıyla korku toplumu yaratıldı..
-Demokrasilerdeki yeri tartışmalı yasalara dayanılarak suç yaratıldı; suçlu yaratıldı..
-Hapishane sopasıyla insanlar hizaya getirilmek istendi..
-Devletin içine çöreklenen bir grup ülkenin ordusuna operasyon yaptı..
-Şöyle düşünün, bir ülkede güçlü demokrasi var ama o ülkenin insanları 'dinlenme korkusuyla' telefonla konuşamıyor..
-O ülkenin insanları fişlenme endişesi taşıyor..
-O ülkenin insanları her akşam 'terörist damgasıyla' uyanma korkusuyla yatağa girdi.. Her sabah aynı heyecanla uyanıyor..
(...)
Demokrasiyi örseleyen yasalarsa kasıt; bunun da örnekleri var..
Mesela, tutuklama makul şüpheye dayanıyordu.. İktidar antidemokratik bulup kuvvetli suç şüphesine çevirdi.. Bir süre sonra beğenmeyip yine makul şüpheye döndü..
Mesela, telefon dinlemelerini zorlaştırdı.. Tek hâkimin kararı antidemokratik diye heyet kararına çevirdi.. Eskiye dönme çalışmaları yapılıyor..
Bunlar demokrasinin açıkları değil mi?
Değilse ne?
Başbakan 'Demokrasimiz hiçbir zaman açık vermedi' diyerek neden övündü?..
Mehmet Tezkan / Milliyet
*
Diyanet'in manevi iflası
AKP iktidarının başladığı 2002 yılında, Diyanet İşleri Başkanlığı'nın yaklaşık 70 bin imam, hatip, müezzin, kayyım, Kur'an kursu eğitmeni, vaiz vb. kadrosu vardı.
Bütçesi, güncel para birimiyle 553 milyon 364 bin TL'ydi.
Bizzat Diyanet'in yayımladığı resmi istatistiklere göre memur sayısı her yıl ortalama 5 bin artarak 2014'te 119 bin 743'e yükseldi.
2015 yılında (...) bütçesi 11 bakanlığın bütçesini geride bırakan Hz. Diyanet, kendisine ayrılan 5 milyar 700 milyon TL yetmediği ve harcamaları 6 milyar 400 milyona ulaşacağı için, 700 milyonluk ek ödenek istedi.
(...) Halkın imana gelmesi için yapılan bunca yatırım, dini eğitime verilen böylesi önemin bir karşılığı olmalı. Örneğin İslamiyetin güzel ahlakı, insanlara iyilik, dürüstlük, hiç olmazsa din kardeşliği, ruh ve beden temizliği aşılayan yüce nitelikleri müminler arasında dalga dalga yayılmalıdır, değil mi? Ne gezer...
Allah'ın işine bakın ki, 2016 itibarıyla Türkiye hapishanelerinde yer kalmadı.
Hükümlü ve tutuklu sayısı 176 bin 116'ya ulaşarak Hz. Diyanet'in personel sayısını geride bıraktı.
(...) Türkiye Türkiye olalı, hiç bu kadar soyguncu, hırsız, yağmacı ve tecavüzcüyü bir arada görmemiş; bunca şiddet, cinayet ve hırsızlığa tanık olmamıştı.
(...) 2002'den 2016'ya rekor kıran kadın cinayetleri de cabası...
Bütün bunlar da bir şey demek değil mi?
(...) aslında Hz. Diyanet'in manevi iflası sayılmaz mı?
Mine Kırıkkanat / Cumhuriyet
*
Ercan Akyol Milliyet