Mustafa Sabri Efendi’yi aratmadı:
“Türklüğümden istifa ediyorum”
Ertuğrul Özkök’ün dün Hürriyet’teki köşesinde yayınladığı “istifa” dilekçesi, Atatürk ve Kuvay-ı Milliyeciler ile Mütareke hükümetinin asılsız iddiaları sonucu idam edilen Kaymakam Kemal Bey’in idam fetvalarını da veren Şeyhülislam Mustafa Sabri Efendi’yi hatırlattı.
***
Özkök “istifa dilekçesi” ne şu satırlarla başladı:
“Değerli okurlarım, size tarihi kararımı açıklıyorum:
“Bugün itibariyle, Türklüğümden vazgeçiyorum.
Ben artık etnik aidiyeti olmayan, bunu reddeden bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşıyım.
Bu dilekçeyi hangi makama vermem gerektiğini bilemediğim için, direkt siz okurlarıma sunuyorum.
***
Bunlar da Mustafa Sabri’nin istifa mısraları:
“...Türklükten,
Şeref ve izzetimle istifa
Ediyorum Allah’ın huzurunda!..
(...)
Tövbe yarabbi tövbe Türklüğüme
Beni Türk milletinden addetme!”
***
Vahdettin gibi bu topraklardan kaçmak zorunda kalan Mustafa Sabri, yıllar sonra AKP tarafından “itibar” sahibi edildi.
Darısı Özkök’ün başına...
+++
Bu soru AKP’lileri çok kızdıracak
Genelev vergisiyle maaş almak zorunuza gitmiyor mu?
...Devlet üzerinde TC başlığı bulunan resmi “vesikalarla” birtakım zavallı ve bedbaht kadınların fahişelik yapmasına izin vermektedir.
Bu TC’li, yasal, resmi seks köleliğinden KDV ve gelir vergisi alınmaktadır.
(...)
AKP İstanbul Milletvekili Nureddin Nebati, partisinin meclis grubuna bir kanun teklifi verdi ve resmi fuhuş yapılan genelevlerin kapatılmasını istedi. Maalesef hiç ilgi görmedi. Kendisini AKP’li milletvekilleri de desteklemedi.
(...)
Fahişelik insanlığın en eski mesleğiymiş... Olabilir... Lakin devletin böyle çirkin bir köleliğe ve ticarete izin vermemesi gerekir.
Yasal genelevler kapatılırsa fuhuş patlaması olurmuş... Yahu sizi kimi kandırıyorsunuz, fuhuş zaten patlayacağı kadar patlamış. Bari bırakın pislik lağımları gizli aksın.
Sayın devlet büyüklerimize hitap ediyorum:
Hürmetlerimi sunarım... İçine genelevlerden alınan KDV ve gelir vergilerinin katıldığı bütçeden maaş almak sizin zorunuza gitmiyor mu?...
Mehmet Şevket Eygi/Milli Gazete
+++
Bir bakışta hem hamilelik hem de cinsiyet testi
Zaman’ın “ulstrason şeyh”i!
1892 yılı... Derviş kıyafetinde yaşlı bir adam, Adana’nın Tepedağ Mahallesi’nde bulunan Ramazanoğulları Konağı’nın kapısını çalar. Kapıyı açan hizmetliye evin hanımını sorar. Evin sahibi Ümmügülsüm Hanım’ı görünce “Ey devletli hatun! Hamile olduğunu biliyor musun?” der. Yaşlı derviş, bunu duyunca utanan ve yüzünü öne eğen Ümmügülsüm Hanım’a, “Bir erkek evladın olacak. Adını ‘Sami’koy. O uzun ömürlü olacak ve çevresine irfan nuru saçacak.” diye müjde verir. Ve kendisine bir gömlek hediye edilmesini ister. Evin Hanımı, heyecanla gömleği getirmeye gider ancak döndüğünde yaşlı dervişi bulamaz.
O yıl dervişin müjdelediği gibi Müctebâ Efendi ve Ümmügülsüm Hanım’ın erkek çocukları dünyaya gelir. İsmini ’Mahmud Sami’koyarlar. Hayatı da tıpkı o dervişin dediği gibi olur...
Cihan Yenilmez Zaman/(Yeni Bahar eki)
+++
Buzla kurtul...
Kokain çekiyorlar filmde diyelim...
Jiletle kokaini bahçe seti gibi yapıp küçük hortumu camın üzerinde dolandırıyorsun, burnundan çektikçe genzine dolduruyor kokaini...
Televizyonlar göre göre, teyzeme ver çeksin... Buna sansür yok...
Ama adam sigara yakınca bulutluyorlar, bir tek dumanı gözüküyor...
İnsanlar aptal oldukları için anlamıyorlar, sanıyorlar ki rujlu kadının içi yanıyormuş gibi hani...
Ya da sigara tutan eli aşağıdaysa, demek ki kovboyun apış arasında yangın çıktı...
Demek özel televizyon da değişime ayak uydurdu, televizyondaki dizide abajurun altındaki minik cam heykelin meme ucuna sansür uyguladılar...
Sigarasız dumandan sonra...
Uçsuz meme...
***
Yunus Emre’nin şiirine, meydandaki heykele, uçaktaki hostese, okuldaki çocuğun eteğine, duvardaki afişe, filmdeki omuza sansür uygulayan bir memleketti anlayın artık... (...) Bundan böyle yasaklı, örtülü, kapalı, bulutlu bir yaşama alışmalısınız...
Ya da “buzlamayı” badem bıyığa siz yapacaksınız... Toz olsun...
Bekir Coşkun/Cumhuriyet
+++
İçi boş “aydın laikliği”
Hostes kıyafetlerinin Arap giysilerini andırması... Ve THY’nin bazı iç hatlarda Business Class’da içki vermeyi kesmesi büyük olay oldu...
Geçen yaz müzik festivalinde biranın yasaklanması da büyük gürültü koparmıştı. Bizim okumuş yazmış takım böyle ayrıntılarda laiklik duyarlığı gösteriyor da.. Esasa yönelik konular nedense pek umurunda değil. Örneğin eğitimde 4+4+4 sistemi laikliği ağır biçimde zedeliyor... Ancak aydın çevrelerden bu sisteme pek itiraz yok. Şu günlerde Diyanet’in ne kadar dindarsınız diye bir anket yaptığı haber veriliyor. Tepki yok. Eğer işin içinde içki ve kıyafet yoksa aydınımızın laiklik algısı çalışmıyor gibi... Nedense!
Melih Aşık/Milliyet
+++
Kur’an’a inanmayanlar sürünmekten kurtulabilirler; çünkü kötü niyetleri ve zulümleri yoktur ama, Kur’an’a zulmedenler asla kurtulamazlar.
Yaşar Nuri Öztürk/Yurt
+++
Aralarına “içki” girdi
Türk Hava Yolları çok başarılı; iftihar ediyoruz. Ama son günlerde ismi başarıları dolayısıyla değil, başka vesileyle gündeme geldi. Önce, modacı Dilek Hanif’in hostes kıyafeti tasarımları, sonra da içki yasağı. (...) İçki yasağını duyunca bayağı endişe etmeye başladım. (...) Eskiden olsa, medya “Laiklik elden gidiyor” diye kıyameti koparırdı. Bu tarz uygulamalarla laik cumhuriyet elden gitmez ama iktidarda dayatmacı bir zihniyet olduğu intibaı doğar ki, bu da benim gibi AK Parti’yi başından beri destekleyen bir kişiyi üzer; rencide eder.
Nazlı Ilıcak/Sabah