(...) Ölümü göze alarak son kuruşlarına kadar bütün paralarını insan kaçakçılarına verip, çürük tekneler, çürük şişme botlara binen, sırtlarında sahte can yelekleriyle yola çıkan...
Ve nihayet "Avrupa'ya geçtik" diye sevinen insanlar zorla döndürülecek...
Onların yerine Türkiye'deki sığınmacılardan Avrupa'nın işine yarayan seçmece karpuz gibi seçilen Suriyeliler götürülecekler...
Ve biz bu vicdansızlığın karşılığı olarak vizesiz seyahat ile ödüllendirileceğiz ha?!..
Batsın öyle vizesiz seyahat...
Lanet olsun öyle vize muafiyetine!..
(...) İnsan hayatı üzerinden pazarlık ne zamandan beri "Kayseri pazarlığı" oldu?..
Eyyy Kayseriler, siz böyle mi pazarlık yaparsınız?..
Bu vicdansızlığa itirazınız yok mu?..
Mehmet Türker / Sözcü
*
Amaç Güneydoğu'yu yaşanmaz hale getirmek
Her yer Cizre gibi olsun istiyorlar
(...) Deniliyor ki; operasyon Yüksekova ve Nusaybin'e kayacak.. Çünkü orada da hendekler kazınmış, barikatlar kurulmuş..
PKK'lılar mevzilenmiş, askeri, polisi bekliyormuş..
(...) Cizre'de yapamadıklarını.
Sur'da, İdil'de elde edemediklerini...
Nusaybin'de, Yüksekova'da mı elde edecekler?.
Hayır!..
O zaman neden hendekler kazıldı? Şırnak'ın merkezine neden barikatlar kuruldu?
Sur'un hali ortada..
Anlaşılan o ki; diğer ilçeler de Sur'a benzesin istiyorlar..
Her yer Cizre gibi olsun istiyorlar..
Mehmet Tezkan / Milliyet
*
Bir bu eksikti
Yerli ve millî astroloji(!)
Nihayet, "The Başkanlık"a astrolojik bir destek de geldi. HaberTürk televizyonunda haber bültenine konuk olarak katılan ve "tam Güneş tutulması"ndan hareketle gündemi yorumlayan (ama niye?) bir astrolog hanımefendi mevzuyu "The Başkanlık"a şöyle bağladı:
"Sayın Cumhurbaşkanımızın da Balık burcu olduğunu göz önünde bulundurursak; çünkü ay burçlarımız da çok önemli. Aynı anda bir yeni ayımız da gerçekleşiyor... Gündemlerinin çok yoğun olacağını, önemli kararlar alacağını, iddialı konuşmaları ve aynı zamanda başkanlık sisteminin yürürlüğe girebileceğine vurgu yapıyor..."
İçin rahat olsun eyy "Balık", neşeyle koştur eyy "Koç", gurur duy eyyy "Kova", Ay evinden çık Güneş evine koş eyy "İkizler"...
Memleketin çok ama çok ihtiyaç duyduğu yerli ve millî astrolojinin habercisi olsa gerek bu yorum...
Kanat Atkaya / Hürriyet
*
Başkanlık değil keyfilik sistemi
(...) devletin erkini ele geçirmiş olanlar, anayasayı tanımayacaklarını ilan ediyor ve devletin diğer organlarına da bu yönde telkinde bulunuyorlarsa, bir anayasanın olup olmamasının ne önemi kalır ki?
Görülüyor ki, anayasanın varlığının güvence oluşturması, ancak hukuki karar ve kurumun, fiili durumdan üstün olduğu hukuk devletlerinde söz konusudur.
Hukuk devleti illa çoğulcu, insan haklarına saygılı devlet demek değildir. Hukuk devletinin belirleyici niteliği hükümranın da, herkes gibi yürürlükteki hukuk kurallarına uyma yükümlülüğünü üstlenmesidir. Bu devlet otoriter olabilir, ama kendi otoriter çizgileri içinde koyduğu kurallara uymayı taahhüt eder.
O bakımdan, Türkiye'de iktidarın bugünkü yönelişini otoriter olarak nitelemek yetersiz kalır.
Bu kafa yapısındaki iktidarın Meclis'te partileri bir araya getirerek gerçekleştirmeye çalıştığı, anayasayı anayasal güvencelerinden yoksun kılacak bir anayasa değişikliğinden başka bir şey değildir. Kaldı ki onu gerçekleştirdikten sonra da işine gelmediğinde uymayacağına göre, bu anayasayla getirilen düzen her halükârda keyfilik düzeni olacaktır.
Bu durumda aslında tartışılan, parlamenter keyfi düzen ile başkanlık keyfi düzeni arasındaki farktır, ki öyle bir fark da zaten yoktur.
Ali Sirmen / Cumhuriyet
*
Latif Demirci Hürriyet