MEDYA POLEMİK (11 Eylül 2014)

MEDYA POLEMİK (11 Eylül 2014)

MEDYA POLEMİK

Sayın “Genelkurmay Başkanını, ordu komutanlarını, gazetecileri, yazarları yataklarından kaldırıp ifadeye çağıran savcı” gücün Aziz Torun’a yetmiyor mu!

Adaletin gücünü göster

Sayın savcımız, 10 işçiyi öldüren asansör çakılmasının soruşturmasını yapıyor, ifadeler alıyorsun. Asansör sorumlusunu, alt taşeronun inşaat kalfasını, yan taşeronun amele çavuşunu günah keçisi olmaya aday 7-8 kişiyi çağırıyorsun.
Birkaç saat tutuyorsun.
Sonra salıveriyorsun.
Bu yerin 60 metre altından, gökyüzünün 160 metre (42 katlı 2 ve 36 katlı 1 kule) yükseğine cam ve beton kaması gibi uzanan İstanbul’un göbeği Mecidiyeköy’deki kanlı 3 gökdeleni yapan şirketin başını niçin ifadeye çağırmıyorsun?
(...)
Sayın Savcımız!
Adaletimizin başkomutanı sensin.
Senin gücün, Aziz Torun adlı bu yeni fışkırma işadamı; şehrin en güzel, en gösterişli, metrekaresi en pahalı, halka park ve yeşil alan olması gereken arazilerini Ankara’dan vidalandığı güçle sahiplenerek göğe doğru kanlı gökdelenler yapan eski şeker tüccarını ifadeye çağırmaya yetmiyor mu?

***

Sayın Savcımız!
(...) Bu geliyorum diyen cinayetin sorumlusu gökdeleni yapan Torunlar GYO’nun en başı ve Cumhurbaşkanı’nın imam hatipten okul arkadaşı ve dava yoldaşı Aziz Torun, “savcı rolünü de satın almaya” soyundu.
Asansör çakılınca.
Gazetelere demeç verdi.
“Sorumluyu bulacağız”
dedi.
Kaza sektörel vaka” ...
Ey Savcımız!
Adaletimizin temsilcisi!
Sorumluyu sen mi bulacaksın.
Yoksa patron Aziz Torun mu?
Kazanın nasıl bir vaka olduğunu sen mi söyleyeceksin yoksa 10 işçinin ölümünden baş sorumlu Aziz Torun mu?

***

Sayın Savcımız!
Yeri gelince “Ergenekoncudur” diyerek Genelkurmay Başkanı’nı, ordu komutanlarını, generalleri, subayları, öğretim üyelerini, yazarları, çizerleri sabahın ışıkları bile sökmeden yataklarından kaldırıp, ifadeye çağırıyorsun. Polisler onları otomobile bindirirken boyunlarından bastırarak aşağılarken TV kameralarına canlı yayın çektirip “adaletin gücünü görsünler” diye halka seyrettiriyorsun. Yeri gelince “paralelci” diyerek polis müdürlerini, emniyet amirlerini sabahın kör vakti başlarından bastırarak ifadeye alıyor, hapis istemiyle mahkemeye çıkartıyorsun.
Ey savcımız!
Senin gücün sınırlı mı?
Aziz Torun’a niçin yetmiyor?
Necati Doğru/Sözcü

Eski gazetesinin muhabirine fena çaktı: Sığ, biatçı, kraldan çok kralcı

Asansör kazasında Mustafa Genç, oğlunu kaybetti. Başbakan Ahmet Davutoğlu onu aradı: “Başın sağ olsun. Yaşanan bir kaza. Yapabilecek bir şey yok” dedi.
Acılı baba, her acılı insandan beklenilen tepkiyi verdi:
“Başımın sağ olup olmadığı sizi ilgilendirmez. Siz cinayet işlediniz” dedi.
Ama etrafta kraldan fazla kralcı olanlar var. (...) Sabah muhabiri Nazif Karaman da, Hıdır Ali’nin babası Mustafa Genç’in tepkisini tweetinde şöyle yorumluyor: “Başbakan adam yerine koymuş, aramış. Şu babanın lâfına bak!”
Herhalde demek istiyor ki:
“Tekme tokat atmamış... Ya eşek gibi sessizce yaşa ya da defolup git, dememiş... Daha ne istiyorsun.”
Vatandaşlık anlayışı bu kadar sığ. Biad kültürü böyle bir şey olsa
gerek.

Nazlı Ilıcak/Bugün

Havada “Avanta Kokusu” var

İstanbul’da Ataşehir Belediyesi’nin Barbaros Mahallesi, Ümraniye Belediyesi’ne bağlandı. Buna neden gerek duyulduğunu merak edenler mutlaka bir “Avanta Kokusu” da almışlardır. Buna kısaca AK diyelim!
Ataşehir Belediyesi, daha önce Kadıköy Belediyesi sınırları içindeydi. Burada bir “finans kent” kurulmasına karar verildiğinde, AKP iktidarı bir kanun ile Ataşehir’i, Kadıköy’den ayırıp ayrı bir belediye yaptı. Hesapları ilk seçimde bu belediyeyi kazanmak ve “finans kent” ten kaynaklanan rantın üzerine oturmaktı. Ankara’daki hesap, Ataşehir’e uymadı, belediyeyi ikinci kez CHP kazandı!
Ama ortada ciddi bir “AK” var, bu parti de onu kimselere bırakmaz biliyorsunuz.
Torba kanuna bir madde eklendi, Ataşehir’in Barbaros Mahallesi, “AK” Partili Ümraniye Belediyesi’ne bağlanıverdi!
Aksi düşünülemezdi!
Çünkü “kupon arazilerin” tümü orada!
Kupon arazi denilince akan sular duruyor tabii, çünkü bu işin en büyük uzmanı “AK” Saray’da yaşayacak.
Eski Türkiye’nin Başbakanı’na bir telefon edip inşa edeceği kuleye bir beş-on metre ekletmeyi başarabilen müteahhitlerin kapattıkları araziler orada.
150 trilyonluk bir inşaat harcından söz ediliyor ki sıfırlaya sıfırlaya bitiremezsin!
İnşaatlarda yaratılacak rantın ne kadarlık bir bölümü çoluk çocuğun kurduğu vakıflara “bağış” olarak aktarılacak, onu da şimdiden hesaplayabilmek mümkün değil.
Ama sıfırların bol olacağını eski örneklere bakarak şimdiden söyleyebiliriz.
Mehmet Y. Yılmaz/ Hürriyet

Yandaş Yeni Şafak’ın yazarından şok çıkış
Kana doymayan rant sistemiyle mi kuracaksınız “Yeni Türkiye”yi

Şimdi asansör kazasında hayatını kaybeden işçilere üzülüyoruz. Dün Soma’daki maden işçilerine ve başta tersaneler olmak üzere diğer iş kazalarında iş güvenliği gerektiği gibi sağlanamadığı için hayatını kaybeden işçilere üzüldüğümüz gibi. Gelgelelim üzülmek hiçbir şeyi yerli yerine koymaya yetmiyor. Sorumluluk alması beklenenler belki vicdan azabı duyuyorlardır ama klişe tabiriyle sistem değişmedikçe, kanunlardaki yaptırımlar ağırlaştırılmadıkça işçiler ölmeye devam ediyor, edecek.Şimdi Yeni Türkiye’nin bu kana doymayan sistemle kendi yetkinliğine ulaşması elbet beklenemez. Hal böyleyken iş güvenliğini sağlayamayan, rant için toprakta boş yer bırakmadan hunharca bina diken ve kamu yararını gözetmeksizin bina dikenleri teşvik ederek nemalanan her kim olursa olsun insanlığa vaat edeceği evrensel bir değerden bahsedilemez.
(...)
Liyakat, adalet, sahicilik, dosdoğru olma gayreti, merhamet, mahcubiyet, emanet şuuru, ehil olma uğraşı, dürüstlük, çoğulculuk gibi kıstaslar gözetilmeden ’yeni’yi gündelik siyasetin ve bir kısım sosyolojinin karasularından ileri taşıyamazsınız.

Leyla İpekçi /Yeni Şafak

Ne diyorsunuz Ahmet Bey!..

Başbakan Davutoğlu’nun şu sözlerini dikkatle okuyalım: “Ne olursa olsun inşallah bu ülkede bir daha, hiçbir başbakan, herhangi bir mahkeme karşısında hesap vermek zorunda kalmayacak. Hesap vereceği makam onu, o iktidara getiren milletin tam kendisidir ve Allah’ın huzurudur.”
Sözlerin anlamını bizim gibi CHP Antalya Milletvekili Gürkut Acar da anlamamış... Soruyor:
- Hükümetiniz, başbakanlara yargı yolunu açan ve yargılamanın esaslarını belirleyen Anayasa maddelerinde bir değişiklik mi yapacaktır?
- Başbakanlar yargıdan muaf mı olacaktır? Başbakanlara suç işleme özgürlüğü getirilmesi mi planlanmaktadır?
Yani kısaca: Ne diyorsunuz Ahmet Bey...
Melih Aşık/ Milliyet

Yeni Medya kıyımı!

Uzun zamandır “İkinci Cumhuriyetçi” kuşatması altında bulunan ve liberal çizgiye kaydırılmaya çalışılan Cumhuriyet’teki “iç savaş” ta bir cephe daha düştü. Gazetenin Genel Yayın Yönetmeni İbrahim Yıldız dün yayınladığı mesajla görevine veda etti:
“Cumhuriyet gazetesindeki çalışma sürem 34 yılı doldurdu. Bunun son 21 yılı yazı işleri yöneticiliğinde geçti. Birlikte birçok sıkıntıyı göğüsledik. Mutlulukları paylaştık. Cumhuriyet gazetesinde çalışmanın zorlukları kadar, bir aile ve dayanışma havasını solumanın keyfini de sürdük.
Ama, bu kadar uzun bir süreden sonra artık veda zamanı. Bu veda gazetemle ve sizlerle ilişkinin kopuşu anlamında değil tabii ki. Yalnızca bir nöbet değişimi. Hepiniz gibi ben de yeni görevlendirilecek arkadaşımıza yardımcı olacağım...”
“Yeni Cumhuriyet” te İbrahim Yıldız’ın yerine getirilmesi düşünülen isimler arasında Hikmet Çetinkaya, Can Dündar, Doğan Akın, Murat Sabuncu olduğu söyleniyor.
Medya kulislerinde dolaşan söylentiye göre yeni genel yayın yönetmeninin imza atacağı ilk “icraat” da Mustafa Balbay ve Cüneyt Arcayürek’in gönderilmesi olacak.

***

Dün sadece Cumhuriyet değil “Yeni Medya” nın diğer adreslerinde de deprem günüydü. Habertürk TV’nin tecrübeli habercisi Zafer Arapkirli, Kanal 7’den getirilerek kanalın başına geçirilen Erhan Çelik’le yaşadığı uyuşmazlık dolayısıyla ekmek teknesine veda etmek zorunda bırakılırken, Yavuz Semerci de “yolsuzluk operasyonları” na verdiği destek yüzünden iktidar tarafından “düşman” görüldüğünü söyledi ve Habertürk gazetesine veda etti.
Köşesini kapatan bir başka isim de Gülay Göktürk, cemaat-iktidar savaşında, cemaat gazetesinde Erdoğan’a meyilli yazılar yazan Göktürk, dün “verdiğim rahatsızlığımın farkındayım” diyerek Bugün’le bağlarını kopardığını açıkladı.