Yine mi Kemalistler, hayır, yapma John! / Mehmet Acet / Yeni Şafak
ATATÜRK TARTIŞMALARI BUNUN İÇİN Mİ KÖPÜRTÜLÜYOR?
Ordu içinde “İçimizdeki FETÖ’cüler temizlensin, sonra TSK bize kalsın” ajandasıyla hareket eden bir damar olduğundan daha önce bir başka yazıda da söz etmiştim.
İlker Başbuğ’un durduğu yere bakın, dediğimi anlarsınız.
20 Temmuz 2016 sonrası TSK bünyesinde yapılan, Kuvvet komutanlıklarının Savunma Bakanlığına bağlanması, askeri liselerin, harp akademilerinin kapatılması gibi köklü düzenlemeler, en çok Kemalist/ulusalcı kesimi rahatsız etmişti.
Niye?
Bu düzenlemeler onların ajandasına uygun olmadığı için.
Kemalist/ulusalcı çevreler TSK’nın 2010 öncesi sahip olduğu ‘rejim bekçiliği’ rolüne geri dönmesi için çaba harcıyor.
Bugünlerde sık sık Atatürk’ü tartıştırmalarının, bu tartışmaları köpürtmelerinin nedeni de bu.
Eskiye, en eskiye dönelim istiyorlar.
***
Erdoğan’a en çok “siyasal islamcılar” kızdı / Kurtuluş Tayiz / Akşam
Belki de bunlara “mahallenin münafıkları” demek, daha doğru. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Mustafa Kemal Atatürk’ü siyasi ve ideolojik olarak istismar eden grupların tekelinden çıkarma çabası, Atatürk’ü CHP’ye bırakmayacağını göstermesi ve 10 Kasım törenlerinde bunun altını kalın harflerle çizmesi, en fazla İslami kisveye bürünerek mahallede dolaşan münafıkları rahatsız etti. Ve hemen dedikodu kazanını kaynatmaya başladılar; kamu önünde, yazdıkları gazetelerde söyleyemediklerini, dahil oldukları dedikodu gruplarında dillendirmeye başladılar. İslamcı mahallede mütemadiyen Erdoğan’ı çekiştirip duruyorlar.
Erdoğan karşıtı kara propaganda makinesinin en çok çalıştığı yer siyasal İslamcıların mahallesi. Batı’nın, Cumhurbaşkanı Erdoğan aleyhinde yürüttüğü kara propagandanın ilk ulaştığı yer de nedense bu mahalle. İslamcı sosyolojiyi zehirlemek için her türlü yalanı, iftirayı, çarpıtmayı yapıyorlar.
***
Yeni misyonumuz Atatürkçülük mü? / Mehmet Metiner / Star
Herkes şunu iyi bilsin...
Atatürk’ü eleştirerek sahiplenmeyi “Atatürkçülük” olarak değerlendiren anlayıştan da, “Atatürk düşmanı” olarak gören anlayıştan da beriyiz...
Anıtkabir’i “iman tazeleme yeri” olarak gören Atatürkçü istismarcılardan da hamdolsun uzağız...
“Kâbe Arab’ın olsun/Çankaya bize yeter!”diyen sapkın Atatürkçülerin günümüzdeki siyasi kalıntılarının Atatürk üzerinden bize şarlamaları zerre kadar umurumuzda değil.
Merak etme ey faşist şapkalı yazar, kalpakla bir sorunumuz yok, dilediğimiz vakit giyeriz!
Ancak kimseye zorla giydirmeyiz…
Aramızdaki fark bu bizim.
Kaç kez diyeceğiz daha.
Atatürk ile Atatürkçülük birbirinden farklıdır.
Atatürk’e sahip çıkmak, Atatürkçülük yapmak anlamına gelmez.
Biz kimseye ne Atatürk pazarlıyoruz, ne de oy uğruna Atatürkçülük taslıyoruz.
Dindar/muhafazakâr kesimi Atatürkçülüğe ikna etmek gibi yeni bir misyon edindiğimiz iftirasını da o müfterinin alnına bir kara leke olarak yapıştırıyoruz.
AK Parti’mizi “Atatürk-Atatürkçülük” üzerinden teste tabi tutmak da, sigaya çekmek de büyük bir hadsizlik ve densizlik örneğidir.
***
Aynı tezgâh! / Rahmi Turan / Sözcü
Meral Akşener'e "FETÖ'cü diye saldırıyorlar. Neden? Akşener den çok korkuyorlar da ondan...
Etkili muhalefet yaptığı için SÖZCÜ ye de "FETÖ'cü" diye çamur atılmış, akıl ve mantık dışı iftiralara dayanılarak SÖZCÜ'nün sahibi Burak Akbay, FETÖ'cülükle suçlanmıştı! Şimdi aynı tezgâh Meral Akşener'e uygulanıyor. Halk ona büyük bir ilgi gösterdiği için önünü böyle kesmek istiyorlar!
Akşener'in kurduğu İYİ Parti bir Proje partisi’ imiş, kuruluşuna
FETO destek olmuş, vesaire... FETÖ, her kapıya uyan maymuncuk gibi, iktidara muhalif olan herkesin üzerinde kullanılmak isteniyor!
İYİ Parti nin Ankara'da Genel Merkez Binasının açılışı görkemli oldu. Yedi sülalesinde FETÖ'cü ve FETÖ den başına bir iş gelmiş tek kişi bulunursa siyaseti bırakacağını söyleyen Akşener:
"Yok proje partisi, yok FETÖ destek oldu. Bunları mıy mıy mıy, söylüyorsunuz. Varsa elinizde kanıt, gereğini yapın. Biz edepli edepli oturunca, bir pişkinlik, bir şımarıklık ve saygısızlık ortaya çıktı. Hadi buyurun!" diye meydan okudu.
Anlaşılan o ki, iktidar cephesinde korku dağları bekliyor!
***
Aydın Bey, al şu Atatürkçüyü başımızdan! / Ahmet Kekeç / Star
Doğan Medya Grubu’nun “sonradan olma” Atatürkçüsü, bulmuş bir konu, sündürdükçe sündürüyor... Kaçtır, bozuk plak gibi, aynı lafları döndürüp duruyor.
Efendim, AK Parti’nin Atatürkçülüğü samimi bulunmuyormuş. Oy avcılığı olarak değerlendiriliyormuş... Kendisi de samimi bulmuyormuş.
Peki, ne yapmalıymış AK Parti?
Birileriyle Atatürkçülük yarışına girmek yerine, Atatürk’ün kazandırdığı hak ve özgürlüklerin teminat altında olduğuna toplumu ikna etmeliymiş.
Bu şebelek önce bize, “Atatürk’ün kazandırdığı” hangi hak ve özgürlüklerin tehdit altında olduğunu söylesin.
Fazla değil, üç örnek göstersin...
Sonra da şu soruların cevabını versin:
Başkalarının Atatürkçülüğünü samimi bulmuyorsun, anladık...
Peki, senin “samimi” olduğunu nasıl anlayacağız?
Belki takıyye yapıyorsun...
Belki yeni mahallene yaranmak istiyorsun...
Belki bir şeylerin avcılığına soyundun...
Nerden bileceğiz?
Kemalizm ya da Atatürkçülük bir “merhale”yse, senin şu cehaletle ulaştığın merhaleye başkaları niçin ulaşamasın?
Sen şu Yozgatlı ve taşralı halinle Atatürkçü olabiliyorsun da, bir Urfalı, Adanalı, Rizeli, Kastamonulu, inançlı ya da inançsız haliyle niçin Atatürkçü olamasın?
Seni ötekilerden ayıran, mahalle ve tıynet değiştirmiş olman mı?
Bundan sonra siyasal aidiyetlerine, sınıfsal konumlarına ve hangi ölçüde ifsat ettiklerine bakarak mı, “Bu Atatürkçü olabilir, bu olamaz” diyeceğiz?
İnsanlar yalın ve tabii halleriyle, dünyalarını değiştirmeden, taşralı kabuğundan sıyrılmadan, sınıf atlamadan, kapağı zengin muhitlere atmadan Atatürkçü olamazlar mı?
Bir CHP’li ya da İP’li Atatürkçü olabiliyor da, bir AK Parti’li niçin olamıyor?
Nişantaşı ya da Cihangir’de oturanların Atatürkçülüğü samimi bulunuyor da, Bağcılar, Esenler ve Bayrampaşa’da oturanlarınki niçin samimi bulunmuyor?
Nihai olarak ne demek istiyorsun? “Ben Atatürkçü oldum ama önce standartlarımı değiştirdim. Nişantaşılı oldum... Onlar standartlarını değiştirmediler, siyasal aidiyetlerini terk etmediler. Zinhar Atatürkçülüğe kabul edilmesinler” mi?
Bunu mu demek istiyorsun?
Kaldı ki, kimsenin Atatürkçü olduğu filan yok... Atatürk’le bir alıp veremediği de yok...
Faraza bu satırların yazarı... Atatürkçü değildir. Atatürk’ün metazori değişim seferberliğini ve topluma “normlar” dayatmasını/dayatmış olmasını problemli bulmaktadır, bu düşüncesini yeri geldiğinde yazıp çizmektedir ama ister AK Parti’li, ister sair partili, “Atatürkçüyüm” diyenle de bir meselesi bulunmamaktadır.
Dileyen, dilediği ölçüde Atatürk yanlısı ya da karşıtı olabilir.
Bana ne, sana ne, kime ne!
Madem ömrünün son demlerinde Atatürkçülüğü keşfettin, bari bunu nümayişsiz yaşa... İkide bir, “Ne yüce şeymişsin sen Atatürk, bunu geç anladım” diye kafa ütüleyip durma.
Bazı şeyleri geç anladıysan senin ayıbındır.
***
Erdoğan’ın seçim takvimi ve ekonomi / Abdulkadir Selvi / Hürriyet
Seçim barajını milletvekilleri de gündeme getirmiyor, Erdoğan da o konuya değinmiyor. Oysa Devlet Bahçeli % 10 barajının çok ağır olduğunu belirterek, “Yüzde 5 mi olur, 7 mi olur, yoksa 10 mu kalır”diyerek netleştirilmesini istemişti. 12 Eylül yönetimi tarafından İslamcı ve Kürtçü partilerin önünü kesmesi için konulan yüzde 10 barajının bir anlamı kalmadı. MHP sözcüleri baraj korkularının olmadığını ifade etseler de MHP’nin 37 yıl sonra yüzde 10 barajını fark etmesi, Meral Akşener’in çıkışıyla irtibatlandırılıyor. AK Parti uyum yasaları kapsamında Siyasi Partiler ve Seçim Yasası üzerindeki çalışmalarını tamamladı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’a sunulacak, oradan çıkan irade doğrultusunda üzerinde yeniden çalışılıp aralık ayında Meclis‘e sunulacak.
Buna göre:
1- Yüzde 10 barajı korunuyor.
2- Daraltılmış bölge seçim sistemi öneriliyor.
3- Seçimlerden önce ittifak yapılmasının önü açılıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da yönetimde istikrar açısından yüzde 10’un devamını savunmuştu. Ancak Bahçeli’nin tercihleri Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından önemseniyor. Çünkü Erdoğan, MHP ile yakınlaşmanın 2019 Cumhurbaşkanlığı seçiminde de sürmesini istiyor. O nedenle baraj konusunda ne yapacağı merak ediliyor.
***
Atatürk toplumu bölmeye devam etseydi daha mı iyiydi? / Fehmi Koru / Fehmikoru.com
Siyasi çıkar mı, bir yanlışlığa son verme niyeti mi?
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın 10 Kasım vesilesiyle Atatürk’e sahip çıkışını siyasi çıkarcılığa bağlayanlar çok.
Olabilir; neden olmasın? Siyasi yönden kendisine veya partisine çıkar sağlayacak tavırlar almak, politikalar belirlemek her liderin görevidir. CHP de son yıllarda daha önce ihmal ettiği alanlara girip kendisini geniş kitlelere şirin gösterme çabası sergilemiyor mu?
Gözlerden kaçan bir noktayı muhafazakar kesimi bütünüyle Atatürk-karşıtı gösterme çabası içerisindeki yorumculara hatırlatayım: Eğer her muhafazakarı ‘Atatürk-karşıtı’ cephesine yazan tespitleri doğru olsaydı.. kendisine ve partisine zarar vereceği için.. Cumhurbaşkanı Erdoğan.. herhalde bu son çıkışı yapmaz.. ya da o yapsa bile parti tabanını bu yöne sevk edemezdi.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın çıkışının siyasi çıkar hesabından çok daha ileri bir anlamı bulunuyor.
Tartışma açmıyor Cumhurbaşkanı Erdoğan bu çıkışıyla, bir büyük tartışmayı sona erdiriyor; Atatürk’ün bazı mahfillerde tartışılan yönlerini artık tartışma gündemi dışına çıkarıyor.
Amacı bu muydu bilemem elbette, ancak çıkışının bu sonucu vereceğini tahmin etmekte zorlanmıyorum.
***
Kendi varlığına iftira atan mel’unlar / Şebnem Bursalı / Takvim
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz hafta partisinin Kadın Kolları Başkanları ile bir araya geldi.
MHP'DE KADIN ATAĞI
Mal um; 2019'da 3 seçim birden var.
Seçime de 2 yıldan az bir süre kalınca, partiler çoktan seçim sath-ı maline girdi sayılır. MHP de seçim startını kadınlarla verdi.
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, geçtiğimiz hafta Kadın Kolları Genel Başkanı Nevin Taşlıçay başkanlığında 81 ilin Kadın Kolları Başkanları ile akşam yemeğinde buluştu ve seçimle gelinebilecek her göreve kadınların talip olmalarını istedi. Bir de Devlet Bahçeli güvencesi verdi ve bu konuda en büyük destekçilerinin kendisi olacağını ilan etti..
***
Fesli Kadir’i zıvanadan çıkaracak gelişmeler / Ahmet Hakan / Hürriyet
FESLİ Kadir’in iki temel özelliği vardır:
- BİR: Atatürk’ten nefret eder.
- İKİ: Osmanlı hanedanını pek sever.
*
Son günlerde Fesli Kadir’in hayatını kâbusa çevirecek şu iki gelişme yaşandı:
- BİR: AK Parti, Atatürkçü çizgiye doğru meyletti.
- İKİ: Osmanlı hanedanına mensup torunlardan birinin “Naz” adıyla komedyenlik yaptığı ortaya çıktı.
*
Birinci gelişmenin tüm ayrıntılarını biliyorsunuz.
İkinci gelişmenin ayrıntılarına gelince...
*
Hürriyet Pazar’da yayınlanan söyleşiden öğrendik ki...
- İngiltere’de “Naz” ismiyle sahneye çıkan komedyen, Sultan Reşad’ın torununun oğlu imiş...
- Bu hanedan komedyenine, anası-babası “Nazım Ziyaeddin Nazım Osmanoğlu”gibi çok tumturaklı ve ağır bir isim koymuş.
- Fakat bizim “Komedyen Sultan”, bu tumturaklı ve ağır ismi bırakıp kendisine kısaca ve hafifçe “Naz” demeyi tercih etmiş.
- “Naz Sultan”, sahneye çıktığında hanedan mensubu olmasıyla bile kafa buluyormuş.
- Mesela “Benim sultan olabilmem için önümdeki 16 adamı öldürmem gerekir”falan diye espriler patlatıyormuş.
*
İlahi Fesli Kadir!
Zaten azıcık delirmiş gibiydin.
Bu iki gelişmenin ardından...
İyice zıvanadan çıkarsın artık.
Hahahahaha!