Medya Arkası (03.01.2018)

Medya Arkası (03.01.2018)

Yazarların bugünkü gündeminde 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül ile Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan arasında yaşanan KHK gerginliği yer aldı. İşte günün öne çıkan yazar ve yazıları:

Gül’ü zorla kahraman yapacaklar / Can Ataklı / Sözcü

AKP Genel Başkanı Erdoğan, Gül’e ilk kez açıktan cephe aldı, son birkaç gündür hep aleyhinekonuşuyor. Erdoğan konuşunca fedai yandaşları da salvo atışlarına başladılar. Üstelik Gül’e karşı çok ağır hakaretlerde de bulunuyorlar. Bu tür davranışlar en zayıf karakterleri bile harekete geçirebilir. Gül de kendisine yönelik bu hakaretlere dayanamayarak öncülük yapmaya kalkabilir. Erdoğan belki farkında değil ama bu kez öfkesinin sonucunda hiç hak etmeyen biri “kahraman” gibi ortaya çıkabilir. Bana sorarsanız “keşke” derim. “Keşke Gül böyle bir hareket başlatacak kadar cesur olabilse ve siyasete bir denge gelebilse.” Ancak söz konusu kişi Gül olunca bunun boşa bir umut olacağını söyleyebilirim.

***

Erdoğan-Gül, Trump-İran! / Güngör Mengi / Vatan

KHK tartışması

Bu nedenle “sivillere yargı dokunulmazlığı” getiren 696 sayılı KHK hukukçular, siyasetçiler ve toplum kesimleri tarafından endişeyle, tepkiyle karşılanıyor.

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün tekrar cumhurbaşkanlığına aday olması veya siyasete dönme planları ne kadar gerçektir, henüz bilmiyoruz ancak “hepimizi üzecek olaylara fırsat verilmemesi için bu KHK tekrar gözden geçirilebilir” talebine bundan bağımsız bakmak gerekir.

İktidar Partisi bütün bu tepkilere daha sert tepkilerle cevap vermek yerine, gelecekte karşılaşabilecek üzücü olayları önlemek adına kulak vermesi doğru olacaktır.

***

Tutmaz Abdullah Gül formülü / Emin Pazarcı / Akşam

Kendisi ne düşünüyor bilemem, ancak kulislerde bir “Abdullah Gül formülüdür” dillendirilip duruyor. Abdullah Gül’ün 2019’da Erdoğan’ın karşısına Cumhurbaşkanı Adayı olarak çıkacağı iddia ediliyor.

Bence Abdullah Gül böyle bir adım atmaz. Erdoğan’ın karşısına “Ben de varım” diye çıkmaz.

Buna rağmen senaristler yazmayı sürdürüyorlar. Aynı şeyleri köpürtüp köpürtüp önümüze koyuyorlar. Abdullah Gül de ortaya çıkıp “Yok böyle bir şey, olabilir mi hiç! Bizim liderimiz Erdoğan’dır” demediği için atış devam ediyor.

Söylentilere bakılırsa, önümüzdeki günlerde daha da köpürtülerek önümüze konulacak gibi görünüyor.

***

Abdullah Gül’ün düğmesine kimler basıyor! / Hüseyin Öztürk / Yeni Akit

Cumhurbaşkanımız R. Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’e, “kardeşim” diyerek sarılıp Çankaya köşküne uğurladığında, Gül’ün fitne-fesat merkezlerine harç olacağını biliyor muydu acaba?

Bilse elbet “kardeşim” diye kucaklayıp, memleketi ve milleti emanet etmezdi ama “yanılgı kullar için” der eskiler.

Abdullah Gül’ü, o gün “kardeşim” diye sarılıp gönderildiğinde alkışladık, yazılar yazdık, hatta nice insanlarımız mutluluk gözyaşları döktüler, dualar ettiler.

Abdullah Gül ise şimdi o samimiyet günlerinin ve inancının öcünü alırcasına, garip bir şekilde terör sevici ve destekçilerine destek vermekte.

***

Bu bir politika değilmiş / Ersoy Dede / Star

Son KHK ‘yla ilgili “Kaygı verici” açıklaması yapan Abdullah Gül’e yanıt veren Erdoğan, “…Hayırdır, bir anda bu iştiyak, bu heves, bu hız, bu tepkisellik nereden çıktı?..” diye sordu.. Bu soru üzerine, hükümete yakın medyada neredeyse hiç açılmayan o arşivler teker teker açılmaya başlandı.. Hangi kritik hadiseler karşısında sessiz kalmış, hangi olaylara tepki vermiş, yol arkadaşını hangi hallerde yalnız bırakmış, o başlıklar döküldü ortaya..Gezi, Mısır, Twitter, Mit Tırları, Can Dündar, NATO skandalı ve daha pek çok mesele yeniden, yeniden tartışılıyor.. Hem de o günlerde olmadığı gibi sansürsüzce.. Evet itiraf etmek gerekir ki, Gül konusunda hükümete yakın medyada hep adı konmamış bir sansür vardı.. Hatırlayın Ahmet Sever’in kitabından öğrendik değil mi, Ruşen Çakır’ın hapse girmesini önlemiş meğer Gül.. Müdahale etmiş.. Hatta Sadullah Ergin üzerinden Zekeriya Öz’e operasyon yapmış.. İlaç için hükümete yakın medyada bir tane, “.. Salih Mirzabeyoğlu için bütün görev süren boyunca kullanmadığın yetkini Ruşen Çakır için mi kullandın?..” diye soracak bir kalem çıkmadı.. Peki ama neden?..

***

Abdullah Gül'ün amacı ne? / Süleyman Özışık / Türkiye

Bu sorunun cevabı çok basit. 2019 öncesi oluşan siyasi yelpazede kendine bir yer arıyor.
Farazi konuşmuyorum. Elimde ilginizi çekecek bazı önemli ve yüzde yüz doğru bilgiler var. 
Paylaşayım:
Abdullah Gül'ün, Çankaya'dan ayrıldığı günden bu yana gizli bir hoşnutsuzluk içinde olduğunu hepimiz az çok biliyoruz.
Çankaya'dan AK Parti Genel Başkanlığı'na, oradan da Başbakanlık koltuğuna oturmak için çok çabaladığını da biliyoruz.
Ama kabul edelim ki bu şansı çok önceden kaybetmişti.
Gezi olayları sırasında ortalığı cehennem topuna çeviren şehir iblislerine "Mesajınızı aldık" demesi...
Twitter yasaklandığında, hükûmetin yasak kararına rağmen illegal adresten girip tweet atması...
Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti aleyhine verdiği karara destek açıklaması yapması...
Erdoğan, "Başbakanlık makamına ve evimize dinleme cihazı koymuşlar. Hatta Cumhurbaşkanımızı bile dinlemişler" diyerek FETÖ'yü suçladığında, "Bizim utanılacak bir şeyimiz yok ki dinlesinler" demesi...
Ve en önemlisi...
Anayasa referandumunda "Hayır" cephesiyle birlikte hareket etmesi...
Bunlar hepimizin gözünün önünde cereyan etti. Lakin bir de perde arkasında yaşanan olaylar oldu. Zaten Erdoğan'ın sabrını da perde arkasında dönen bu olaylar taşırdı. 
Şurası net ve kesin...
Abdullah Gül çevresindekilerin tutku ve tahriklerine daha fazla direnemedi.
Yeniden tahta geçmek istiyor! 

***

Erdoğan'ın Gül'e sitemi ne oldu? / Abdülkadir Selvi / Hürriyet

GÜL’E SİTEM
Abdullah Bey, siyasi çalkantıya neden olan tweet’i 25 Aralık Pazartesi günü saat 15.32’de atmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan o sırada Sudan’da Sevakin Adası’nda incelemede bulunuyor. Türkiye’deki gelişmelerden akşam saatlerinde kendisini arayan bakanlar aracılığıyla haberi oluyor. 

Muhalefetin Gül’ün tweet’i üzerinden işi bir kampanyaya dönüştürmesinden dolayı rahatsız oluyor. Gül’le ilgili olarak ağzından, “Biz seninle dava arkadaşı değil miydik” sözleri dökülüyor. Bülent Arınç’ın retweet ettiğini öğrenince can sıkıntısı büsbütün artıyor. 

O nedenle Kastamonu’da, “Dava arkadaşı değil miyiz? Nasıl olur da gidip Kemal’in kayığına binersiniz. Yazıklar olsun” diye tepki gösteriyor. Özellikle de Gül’ün açıktan muhalefet etmesini hazmedemiyor. AK Parti’nin yetkili kurullarında konu açılınca, “Sen dava arkadaşım değil misin, biz aynı davayı gütmüyor muyuz” diye sitem ediyor.

İlgili Haberler