Meczuplar akınlarda çocuklar gibi şendi...
Millî bayramlarda hep hasta olan ve o günü hastanede geçiren, hasta yatağında(!) önünde gazeteleri, bir yanında afili dosyaları ve marka gözlükleriyle kameralara hasta pozları veren bir Cumhurbaşkanı gördü bu ülke, Abdullah Gül. Hemen her 29 Ekim'de, her 19 Mayıs'ta bir mâzereti olurdu hazretin...
"Gerek duymadım" diyerek Atatürk portresini TBMM'den kaldıran ve bugünlerde 5 milyon liralık Mercedes makam aracıyla Almanya'yı fenâ hâlde cezalandırarak gündeme gelen bir Meclis Başkanımız var, İsmail Kahraman...
Hayatını Atatürk düşmanlığıyla geçiren şair mi düşünür mü ne olduğunu bilmediğim bir adama ödül verildi bu ülkede bizzat Cumhurbaşkanı tarafından. Ödül verilmesi kendi takdirleridir, lâkin ödül töreninde kendisinden meşhur selâmlamasını yapması istendi, meşhur selâmlaması dediğimiz de "Ne mutlu Müslümanım diyene" şeklinde bir nazireydi, Atatürk'ün "Ne mutlu Türk'üm diyene" vecizesine bir nazire, Nuri Pakdil'di o ödülü alan kişi...
Atatürk'ün büstüne elleriyle kulak yaparak alay eden dört kız öğrenci Kartal İmam Hatip lisesi öğrencileriydi, sırıtarak poz verdikleri fotoğrafı sosyal medyaya yüklemişlerdi.
Hayatını FETÖ'nün yayın organlarında geçiren, Kürt kimliğini 40 yıl sonra hatırlayan, ağzından salyalar akıtarak ekranlarda ve dergisinde Atatürk'e hakaretler eden, iftiralar atan ve nihayetinde Atatürk'ün annesi Zübeyde Hanım'a akıllara sezâ alçakça, namussuzca, şerefsizce iftiralar atan sözde araştırmacı bir yazardı ve aynı zamanda açılım sürecini halka anlatmak için yollara düşen bir çakma tarihçiydi, Mustafa Armağan...
Listeyi uzatabiliriz...
Fakat bunlar için hiç akıl hastanesinden raporu vardı, meczuptu, aklî dengesi yerinde değil bir vatandaştı haberleri yapılmadı, yani demek ki hepsi aklı yerinde insanlardı...
Nerede elinde satır ya da tahra ya da balta her neyse, Atatürk heykeline saldıran birisi çıksa hemen ardından meczup haberleri yapılıyor...
Şunu demek istiyorlar; aklı başında olan birisi Atatürk heykeline saldırmaz, aklı başında olanlar gibi fikirlerine saldırır, annesine iftira atar, Türklüğüne saldırır, ne işi var heykelleriyle!..
Rize'de, Gebze'de, Adapazarı'nda, Sultanbeyli'de, Siverek'te Atatürk heykellerine saldıranlar hep meczuplar... Şortlu kadınlara saldıranlar, el ele dolaşan çiftlere saldıranlar hep meczuplar...
Latinler "Quo Vadis?" diye soruyordu.
Kur'ân'da "Fe eyne tezhebûn" diye soruyor.
"Bu gidiş nereye?"
Amerikan vatandaşlığından çıkalı bir ay olmuş bir hanımı büyükelçi olarak atayabildiğiniz, aynı aileden bir hanımı bakanlığa, kardeşini büyükelçiliğe, diğer bir kardeşini belediye meclis üyeliğine, erkek kardeşini BTK başkanlığına atayabildiğiniz, 5 milyonluk Mercedeslere binebildiğiniz, damadınızı bakan yapabildiğiniz, mühürsüz oy pusulalarını geçerli sayabildiğiniz ve daha binlerce benzeri uygulamayı hayata geçirebildiğiniz ülkenin kurucusu ve Kurtuluş Savaşı'nın Başkomutanı Gazi Mustafa Kemal Atatürk'tür ve bu sonsuza kadar böyle kalacaktır...