Meclis'teki PKK'lılar sadece DTP'liler midir Sayın Büyükanıt?
BOP Eşbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın, BOP Genel Başkanı George W. Bush ile Beyaz Saray’da buluşmaları, Türkiye’nin terörle mücadelesinde bir dönüm noktası (!) oldu.
Bush’un talimatı üzerine, harekete geçen Pentagon, bölücü örgütü ‘uydular’ vasıtası ile izlemeye alarak Türkiye’ye sürekli ’anlık istihbarat’ aktarmaya başladı.
Hükümetten aldığı ‘yetki tezkeresi’ üzerine, bir gece ansızın ‘sınır ötesine’ geçen Türk Silahlı Kuvvetleri, bütün terör yuvalarını darmadağın etti.
‘Kandil’in ışıklarını söndürüp, ‘çocukların’ ellerindeki ‘gitarlarını’ kafalarına geçirdi.
Sağ ele geçirilen örgüt liderleri paketlenerek Türkiye’ye getirildi, İmralı’daki bebek katili Abdullah Öcalan’ın yanındaki boş hücrelere tıkıldı.
Örgütün ‘petrol taşımacılığından’, ‘ihale komisyonculuğundan’, ‘insan’, ‘uyuşturucu’, ‘silah kaçakçılığı’ ve ‘haraçtan’ elde ettiği gelirler kesildi, ‘Avrupa’dan’ gelen yardımlara el konuldu.
Türk askerini tepelerinde görünce hizaya gelen Barzani ve Talabani ortak bir basın toplantısı düzenleyerek “Bağımsız bir devlet mi? Tövbe, haşa. Hayalini kurmak bile imkansız.” dediler.
Kerkük ve Musul, ‘tarafsız bölge’ statüsüne kavuşuyor, Türkiye ‘garantör’ oluyor.
Türkmenlere, ‘hakları’ iade ediliyor.
Ne de güzel bir kurgu-dizini değil mi?
Peki bunlar oldu mu?
Hayır, hiç birisi olmadı.
Ya ne oldu?
Örgüt eylemlerine ‘geçici olarak’ ara verdi.
O kadar.
* * *
Ama, işbirlikçi medya aracılığı ile iç kamuoyuna karşı iç operasyon, dozunu her geçen bir kat daha artırarak devam ediyor.
‘ABD’nin desteği’ ve ‘peşmergelerin taşeronluğu’ ile yürütülen mücadelede, örgüt 23 yıllık eylem tarihinin belki de en büyük ‘psikolojik’ ablukasına alınıyormuş.
‘Lojistik’ bütün kanallar kesilerek militanların ‘çaresizliğe’ düşürülmesi planlanıyormuş.
‘Tecridin’ yarattığı bu çırpınış PKK’yı, ‘askeri operasyonlardan’ daha yoğun biçimde hırpalıyor, şok yaşatıyor ve çıkış aramaya zorluyormuş.
Aslında yürütülen mücadele yöntemi ‘eski zaman savaşlarının’ stratejisini andırıyormuş.
Örgüt, tıpkı ‘kalelere’ sıkıştırılarak erzak ve mühimmatının tükenmesi beklenen ve teslim olmaya zorlanan ‘ortaçağ orduları’ gibi yoğun bir tecridin altında çöküntüye, erozyona ve tükenişe terk ediliyormuş.
Teröristler, yıllardır bağrında yattığı peşmergelerin örgüte ‘sırtlarını dönmelerinin’, hatta ‘ablukaya almalarının’ şokunu yaşıyormuş.
Daha önceki ‘20’den fazla’ sınır ötesi operasyonun bile PKK’yı bu kadar sıkıntıya sokmadığı anlaşılıyormuş.
Örgütün elebaşıları, aslında henüz başlayan ‘tasfiye planından’ korkup imdat çağrıları yapıyormuş.
PKK’nın dizbağlarının çözülmesi için, ‘varoluş kaynaklarına’ yönelik psikolojik müdahalenin etkili olması bekleniyormuş.
Son darbe için ‘Kandil’deki yağın’ bitmesi gerekiyormuş.
* * *
Var mı, Kandil’de yakalanan bir örgüt lideri?
Var mı, darmadağın edilen bir örgüt kampı?
Var mı, soğuktan, açlıktan ölen bir terörist?
Var mı, el konulan, teslim alınan bir silah?
Var mı, teröristlerin siyasi uzantılarının Avrupa Parlamentosu’nda Türk devletine hakaret etmelerine bir engel?
Yok!
Peki ya gelinen nokta?
ABD, ‘anlık istihbarat’ vermediği gibi, TSK’yı hâlâ “Girersen vururum” diye tehdit ediyor.
Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt, SAREM tarafından düzenlenen sempozyumda, gelinen noktayı şu cümleler ile özetledi:
- “İnsan hakları, demokrasi, özgürlük ve barış kavramlarını terör örgütüne kaptırdık. Devlet olarak hata yaptık. Terör, hem siyasallaştı, hem legalleşti. Silahsız terör boyutu siyasallaştı, o artık bitti. Legalleşmenin bir kısmı tamam, geriye terör bazında silahlı örgütün legalleşmesi kaldı. Anayasa değişiklik teklifleri falan buna örnektir.”
Ve DPT’yi kastederek şu müthiş tespiti yaptı:
- “PKK artık Meclis’te.”
Günaydın! (?)
* * *
Psikolojik operasyonlara karşı artık ‘bağışıklık’ kazanmış bir Türk evladı olarak, Sayın Yaşar Büyükanıt’a soruyoruz:
- “Meclis’teki PKK’lılar sadece DTP’liler midir?”