Meclis'in son gününde AKP'nin 'basın özgürlüğü' karnesi sıralandı 

Meclis'in son gününde AKP'nin 'basın özgürlüğü' karnesi sıralandı 

CHP'li Utku Çakırözer, Meclis'in son gününde AKP’nin ‘basın özgürlüğü’ ayıplarını sıraladı.

CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, TBMM’de 27. Dönemin son yasama yılında Türkiye’de ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan ihlallere dikkat çekerek, cezaevlerindeki düşünce suçlularını gündeme getirdi.

TBMM’nin 27. yasama döneminde Türkiye’nin en büyük sıkıntılarından birinin ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan geri gidiş olduğuna dikkat çeken Çakırözer, TBMM’de yaptığı konuşmada şunlara dikkat çekti:

“27''nci Yasama Döneminde ülkemizin en büyük sıkıntılarından biri de ifade ve basın özgürlüğü alanında yaşanan büyük geri gidiş olmuştur. Cumhuriyetimizin 100''üncü yılını kutlarken ülkemizde hâlâ düşüncesi nedeniyle gazeteciler, siyasetçiler, akademisyenler, sanatçılar ve hak savunucuları cezaevlerinde. İşte, Osman Kavala 18 Ekim 2017''den bu yana özgürlüğünden mahrum. Tarihe dikkatinizi çekerim, biz milletvekili seçilmeden on ay önce cezaevine girdi. Biz beş yıllık görev süremizi tamamladık, o hâlâ zindanda.

“BİR KİŞİNİN KİNİ YÜZÜNDEN ÖZGÜRLÜKLERİNDEN MAHRUMLAR”

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin, yerel mahkemelerin lehinde verdiği beraat, tahliye ve hak ihlali kararlarına rağmen onunla birlikte Mücella Yapıcı, Mine Özerden, Çiğdem Mater, Tayfun Kahraman, Can Atalay ve Hakan Altınay da bir yıldır özgürlüklerinden mahrum. Türkiye''nin yetiştirdiği en değerli mimar, mühendis, hukukçu, sanatçı, siyasetçiler bunlar. Bir kişinin kini, bir kişinin nefreti yüzünden aylardır yaşamlarından, ailelerinden koparılmış hâldeler. Bu ayıpların baş sorumlusu AKP iktidarı olmakla birlikte, hak ve özgürlüklerin teminatı konumundaki Meclisimiz bu ayıplarda hiç pay sahibi değil midir?

“HANİ HABERİ NEDENİYLE TUTUKLANMAYACAKLARDI”

Bugün 6 Nisan Öldürülen Gazeteciler Günü. Uğur Mumcu, Hrant Dink, Ahmet Taner Kışlalı, Metin Göktepe, Abdi İpekçi ve görevi başında hayatını kaybeden tüm meslektaşlarımı saygıyla anıyorum. Bugün de Anadolu''nun dört bir yanında gazeteciler ya ölüm tehdidi altında ya cezaevinde ya da bu taraflı yargı düzeninde adliyede haberini savunmak zorunda. 2022 yılında 505, sadece Mart ayında 56 gazeteci hâkim karşısındaydı, 30 gazeteci tutuklandı. Diyarbakır''da tutuklu 16 gazeteci on aydır hâkim karşısına çıkarılmayı bekliyor.

“PROTESTO HAKKI YASAKLI…”

Protesto hakkı ve ifade özgürlüğünü kullanan milyonlarca yurttaşımızla onları haberleştirme çabasındaki yüzlerce gazetecinin karşı karşıya kaldığı baskı ve yasaklarda bu Meclisimiz ne yapmıştır? Sayın milletvekilleri, Türkiye''de çıkardığımız yasalara dayanarak en temel hak ve özgürlüklerimizin keyfî biçimde askıya alınabiliyor olması da bizim üzerinde düşünmemiz gereken bir meseledir. Keyfî internet karartmalarından bahsediyorum. İstanbul''daki terör saldırısı sonrasında ve son olarak Kahramanmaraş depreminden iki gün sonra yapılan internet karartması 84 milyonun ifade özgürlüğünde vurulan darbedir.

“2022’DE ENGELLENEN ALAN ADI 700 BİNİ GEÇTİ”

Bu Meclis’ten geçen yasalar kullanılarak "erişim engelleri" adı altında büyük bir sansür döneminden geçilmektedir. Ucu AKP iktidarına uzanan hangi yolsuzluk, rüşvet, usulsüzlük, taciz ve ihmal haberi varsa hepsine erişim engeli getirilmekte, yetmiyor unutulma hakkı çerçevesinde bu haberler internetten tamamen kaldırılıyor. Hepsi belgeli, hepsi gerçek ama hiçbirine ulaşmak mümkün değil. Bu kararları duyuran "EngelliWeb" adlı sivil inisiyatife dahi erişim engellenmiş durumda. Onların izniyle buradan ilk defa duyuruyorum, bu iktidar tarafından 2021 yılında engellenen alan adı sayısı 575 bin iken bu sayı 2022 yılında 700 bini aşmış durumda. 2021 yılı sonu itibarıyla 150 bin haber linki, 55 bin "tweet" engelli.

Bu yapılan sadece sansür değil, aslında Türkiye''nin hafızasının yok edilmesidir değerli arkadaşlarım. Bu da yetmiyor "Dezenformasyonla Mücadele" adı altında yine bu Meclisten çıkan bir diğer yasayla tüm yurttaşlarımız hapis cezasıyla korkutularak ifade özgürlükleri ellerinden alınıyor. Tüm bu baskı ve sansür ortamında maalesef Meclisteki uyarılarımızı dinlemeyen iktidar çoğunluğunun vebali büyüktür.

“5 KANALA ÜÇ AYDA 15 CEZA!”

Bugün, iki ay geride kaldı. Deprem yaralarını sarma sürecinin acıları daha da artıran bir yönü ise saray rejiminin basını susturma girişimleri oldu. RTÜK bu iktidar döneminde misyonundan saparak iktidarı koruma kollama görevine soyunmuştur. Kamunun yani 85 milyonun vergileriyle pembe haberler yapan kanallar fonlanıp korunurken halkın haber alma hakkını savunan bir avuç televizyon kanalı ise adaletsizce cezalandırılmaktadır.

Depremle mücadeledeki eksikleri eleştiriyorlar diye üç ayda; Halk TV, Tele1, FOX, KRT''ye toplam 15 kez ceza kesilmesi büyük hukuksuzluktur. Basın emekçileri, Basın Kartı Komisyonunun toplanarak mesleki güvenceleri sayılan basın kartlarını vermesini bekliyor ama sorumluların umurunda bile değil; tek dertleri saraydaki koltukları, ballı maaşları.

“CUMHURBAŞKANINA HAKARET DAVALARIYLA DÜNYAYA REZİL OLDUK”

Beş yıllık görev süremizde bizi dünyaya rezil eden şu meşhur Cumhurbaşkanına hakaret ayıbından da Türkiye''yi kurtaramadık. Gazeteciler ve on binlerce yurttaşımız bu madde gerekçe gösterilerek soruşturuluyor, hatta tutuklanıyor. 13''üncü Cumhurbaşkanı adayımız Sayın Kemal Kılıçdaroğlu''nun da taahhüt ettiği gibi, millet iktidarında Cumhurbaşkanına hakaret suçunu kaldıracağız. İnanıyorum ki Millet İttifakı''nın Meclis çoğunluğunda az önce sıraladığım tüm demokrasi ayıplarını da birlikte ortadan kaldıracağız. 14 Mayısta oluşacak yeni Meclisin ilk görevi ifade ve basın özgürlüğünün Türkiye''de tam anlamıyla sağlanmasını güvence altına almak olacaktır.”