MEB hiç oralı değil!
Üniversiteye geçiş, liseye geçiş imtihanlarında sistem değişmeden, ne kadar dershaneler yasak deseniz de baş edemezsiniz. Sonunda devlet otoritesini yitirir.
"Özel öğretim kursları" diyorlar dershane sistemine. Ne derseniz deyin, bütün canlılığıyla dershaneler ayakta. Halk çaresiz... Çocuğunu istediği okullara sokabilmek için ders aldırmaya mecbur kalıyor.
Hükûmet-Cemaat çatışması, bizi bu hâle getirdi. Cemaatle iç içe olan iktidardaki parti, arayı açınca, Cemaat'in dershanelerini kapatacağım diye, bütün dershanelerin kapısına kilit vurdu. Baktı böyle olmayacak, giderek hükûmete öfke artıyor, bu defa, "dershane"ye kılıf buldu, dershaneler temel eğitim liselerine çevrilecek, özel ders almak isteyenler de tek dersten kursa gidebilecek, dedi.
Hükûmetin "şahsî" hesabı halka zarar verdi. Cemaat hakkında zamanında yazılmayan kalmadı. Neden incelemedin ve neden tedbirini almadın?!
Senin işin ne? Devleti sen yönetmiyor musun? O cemaatleşmeye, o adam kayırmaya, o iltimasa, o devlet içinde devlet olmaya, o soru çalmaya çareyi sen bulacaksın! Çareyi bulmadığın gibi önünü açtın. Sonra ucu kendinize dokununca hücuma geçtin!
Senin yüzünden halk hangi kapıyı çalacağını bilmedi. Benim başıma geldi. Onun için içim yanık. Üçüncü çocuk üniversite imtihanına hazırlanıyor. İster istemez bire bir de olsa ders aldırıyoruz. (Sorup soruşturdum. Hemen bütün veliler aynı sıkıntıda. Çocukların elinden telefon düşmüyor. WhatsApp grupları, instagram hesapları, facebooklar... Daha ne varsa artık... Bir de yabancı dile hâkimlerse Amerika'dan Endonezya'ya, Hindistan'dan İrlanda'ya yazışıp duruyorlar. Azıcık tesellimiz; bizimkinde, derslerde, mektep idaresi telefonları topluyormuş.)
Millî Eğitim Bakanlığı, hafta başında nedense sabah değil de saat 21:23'te, bir basın bülteniyle temel liselerin bu yıldan itibaren kademeli, özel öğretim kurslarının gelecek yıl kapanacağını açıkladı.
"Mağduriyet"in giderilmesi için okullarda veya Halk Eğitimi Merkezlerinde kurslar açılacakmış.
"Mağduriyet"ten bahsediliyor. Bu imtihan sistemiyle "dershane tecrübesi"ne mecburen ihtiyaç var. Nasıl bulursun, bilmiyorum, sen imtihan sistemini öyle ortaya koy ki, herkes her şeyi mektebinde öğrensin ve imtihana öyle girsin. Bir de şu not bolluğu... Akıl almıyor... Bu kadar kolay mı, ortalamayı yüzde yüze yaklaştırmak. Bizimki de böyle, pek çok öğrenci de... Bir terslik var. Bu not bolluğu üzerinde de durulmalıdır.
Öğrenciyi üniversite veya liseye girişe hazırlamak bambaşka bir sistem. Mekteplerde, Halk Eğitimi'nde verilecek kurslar, ders tekrarından başka bir şey değil. Arada bir test imtihanı olacaklar o kadar. Şimdi yayınevleri harıl harıl test kitapları hazırlayıp yayımlıyor.
Millî Eğitim Bakanlığı yetkilileri, kapatma kararından önce Özdebir'le (Özel Eğitim-Öğretim Derneği) görüşmüş.
Özdebir'in MEB'e sunduğu raporu okudum. Temel liselerin ve özel kursların kapatılmasıyla ortaya çıkacak "mağduriyet"lere; işsiz kalacak on binlerce öğretmene, arayışa girecek öğrencilere, velilere dikkat çekiliyor. Ve bir başka kurs şekli gösteriliyor; "bilim kültür sanat akademileri"nin kurulması isteniyor.
Hükûmet hiç oralı olmamış. Bildiğini okuyor. En tehlikelisi bildiğini okumaktır. Zamanında, bütün ikazlara rağmen neler olduğunu gördük.
Bindik bir alâmete... Allah hepimizin yardımcısı olsun.