Mavi Vatan’ın isim babası Cihat Yaycı Paşa soruyor: Ege Denizi’ni Yunan’a bırakmak için mi masaya oturtuluyoruz?

Mavi Vatan’ın isim babası Cihat Yaycı Paşa soruyor: Ege Denizi’ni Yunan’a bırakmak için mi masaya oturtuluyoruz?

New York'ta BM Genel Kurulu'nun oturum aralarında görüşen Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2 ülke Dışişleri Bakanlarını Ege’de deniz sınırları ve kıta sahanlıklarının belirlenmesi konusunda görüşmekle görevlendirildiğine dair Yunan basınında çıkan haberlere, “Eyvahhh Eyvahhh!” diye tepki gösteren Cihat Yaycı Paşa önemli uyarı ve değerlendirmelerde bulundu.

Gelişmeyi, “Tam bir rezalet!” olarak niteleyen müstafi Tümamiral Cihat Yaycı, “Savaşta yenildik ve masaya zorla oturtulduk da haberimiz mi yok?” diye sordu.

“Anlaşılan Yunanistan ‘ın istediği gibi sadece kıta sahanlığının görüşülmesi için masaya oturmuşuz” diyen Yaycı şunları söyledi:

Halbuki Adalar Denizi’nde temel sorun “EGAYDAAK” tır.

Egemenlikleri Antlaşmalar ile Yunanistan’a Devredilmeyen Ada, Adacık ve Kayalıklar (EGAYDAAK)‘ konusu halledilmeden herhangi bir konunun (kıta sahanlığı, Münhasır Ekonomik Bölgeler, karasuları vs) müzakere edilmesi hayati bir hata olur.

Bugüne kadar Türkiye asla bu şekilde masaya oturmamıştır.

Şimdi işi bilmez (Yunanistan’ın tek sorun olarak kıta sahanlığını kabul ettiğini, diğerleri için en ufak müzakereyi de kabul etmediğini dahi bilmeyen) bazıları diyecektir ki; “Aman Amiralim bir yerden başlasınlar, sıra onlara da gelir”

Halbuki EGAYDAAK açıklığa kavuşmadan ve karasularının artırılmayacağı garantisi alınmadan kıta sahanlığını müzakere etmek geri dönülemez şekilde Adalar Denizi’ni kaybetmemize neden olur.

img-0194.jpg

Cihat Yaycı, açıklamasının altına “Buyurun Kathimerini gazetesinin yazdıkları” diyerek Yunan gazetesinin konuya planlanan szüreci ayrıntılarıyla anlatan şu haberini ekledi:

gyvu-ibbqaaqgik.jpeg

Yunanistan ve Türkiye dışişleri bakanları, New York'ta Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nun oturum aralarında Yunanistan Başbakanı Kyriakos Mitsotakis ile Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip

Erdoğan arasında geçen haftaki kısa fakat önemli görüşmenin ardından deniz sınırları ve kıta sahanlıklarının belirlenmesi konusunda görüşmekle görevlendirildi.

Bu, Ege Denizi ve Doğu Akdeniz'deki deniz bölgeleri üzerindeki uzun süredir devam eden toprak anlaşmazlığında önemli bir adım teşkil etti.

Mitsotakis ve Erdoğan, dışişleri bakanları George Gerapetritis ve Hakan Fidan'ı iki aşamalı bir müzakere sürecine dahil etmekle yetkilendirdiler. İlk aşama, görüşmeler için hukuki ve prosedürel çerçevenin belirlenmesine odaklanarak zemini hazırlayacak.

Bu aşamanın merkezinde, uygulanacak uluslararası hukukun belirlenmesi ve çözülmemiş konuların Lahey'deki Uluslararası Adalet Divanı ya da Hamburg'daki Uluslararası Deniz Hukuku Mahkemesi gibi bir uluslararası mahkemeye sevk edilme olasılığının oluşturulması yer alacak.

İkinci aşama, Ocak ayında yapılacak Yunanistan-Türkiye Yüksek Düzeyli İşbirliği Konseyi toplantısının ardından 2025'in başlarında başlayacak. Bu aşama, deniz bölgelerinin sınırlandırılmasıyla ilgili belirli haritaların ve teknik ayrıntıların tartışılmasını içeren daha ayrıntılı müzakereleri kapsayacak. Her iki ülke de bu görüşmelerin, on yıllardır gerilimi körükleyen çakışan iddialara açıklık getireceğini umuyor.

Tarihsel olarak, Yunanistan ve Türkiye arasındaki deniz sınırları üzerine yapılan müzakereler oldukça zorlu geçmiştir ve köklü farklılıklar nedeniyle çeşitli çabalar durma noktasına gelmiştir. Mesele, özellikle Ege ve Doğu Akdeniz'deki karasuları ve münhasır ekonomik bölgeler (MEB) konusunda uluslararası hukukun farklı yorumlarıyla daha da karmaşık hale gelmiştir.

Önceki çabalara kıyasla, mevcut diplomatik girişim, yenilenmiş bir amaç duygusuna sahiptir. Her iki taraf da bölgenin jeopolitik önemi ve ihtilaflı sulardaki henüz keşfedilmemiş enerji kaynaklarından elde edilebilecek ekonomik kazançları göz önünde bulundurarak, temkinli bir iyimserlikle müzakerelere yaklaşmaktadır. Uluslararası hukuk çerçevelerine ve çok taraflı diplomasiye verilen önem, teknik uzmanların da katılımıyla sürecin siyasetten arındırılmasını ve pratik çözümlere odaklanılmasını sağlamak olarak görülmektedir.

Bu müzakerelerin zamanlaması, daha geniş bölgesel ve uluslararası etkiler açısından da önemlidir. Yaklaşan ABD başkanlık seçimleri, hem Yunanistan hem de Türkiye'nin Washington ile güçlü stratejik ilişkileri göz önüne alındığında ek bir belirsizlik katmanı eklemektedir. Seçim sonuçları, özellikle ABD dış politikasında Doğu Akdeniz'i etkileyen değişiklikler olursa, müzakerelerin gidişatını etkileyebilir.