Marmara Denizi bir daha eski haline dönemeyecek. Kirlilik ve aşırı avlanma türleri yok etti

Marmara Denizi bir daha eski haline dönemeyecek. Kirlilik ve aşırı avlanma türleri yok etti

Yapılaşma, kirlilik, aşırı avlanma Marmara Denizi’ne geri dönüşü olanaksız hasarlar verdi. Uzmanlar; tekir, mezgit ve lüfer stokunun asla eski haline dönemeyecek bir biçimde çökme tehlikesiyle karşı karşıya olduğunu açıkladı.

Kentsel ve endüstriyel kirlilikle birlikte, aşırı avlanma ve iklim krizi baskısı altında olan Marmara Denizi’nin ekosistemi, son 50 yılda geri dönüşü imkansız bir şekilde bozulmaya doğru ilerliyor.

Büyük avcı balıkların denizden kaybolması, sistemin bu türleri barındıramayacak hale geldiğini gösteriyor. Şimdilerde Marmara Denizi’ndeki balıkçılığın yüzde 90’ını yalnızca 11 tür oluştururken bu türlerin başında av verimi her geçen yıl azalan hamsi bulunuyor.

gecen-yil-marmara-denizini-musilaj-kaplamisti-kabus-geri-mi-donuyor-oozs.webpUzmanlar, her geçen gün kaybolan türlerin, insan müdahalesi ve etkisinin olabildiğince azaltılmadan geri gelmesinin mümkün olmadığını vurgularken Marmara Denizi’ndeki bütün insani baskıların azaltılması hayati derecede önemli.

İstanbul Üniversitesi Deniz Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü’nden Prof. Dr. Nazlı Demirel, Marmara Denizi’nin zenginliğini anımsatarak “Marmara Denizi’nde, Akdeniz’in tuzlu ve yoğun sularının alt tabakada, Karadeniz sularının ise üstte yer aldığı iki katmanlı bir yapı var. Besin açısından zengin Karadeniz suları, yüksek verimli bir üst tabaka oluştururken, oksijence zengin Akdeniz suları ise dip yaşamını ve biyoçeşitliliği destekliyor.” açıklamasında bulunan Demirel, Marmara’nın balıkçılık noktasında çok verimli olduğunu ifade ederek 2000’li yılların sonuna kadar Marmara’nın balıkçılıktaki payının Akdeniz ve Ege’den yüksek olduğunu vurguladı.

deniz-salyasi.jpg1990’lı yıllar ile birlikte, Marmara Denizi’ndeki nüfus ve sanayi baskısının arttığına ve bir yandan da balıkçılık filosunun genişlediğine dikkat çeken Demirel, “2000’lerin başına geldiğimizde hem balıkçılık baskısı çok yükselmişti hem de sanayi kirliliği ve su kalitesindeki azalma çok ciddi seviyelere ulaşmıştı. Aynı dönemde yüzey suyu sıcaklıklarında kaydedilen artışlar ile iklim değişikliğinin etkileri de belirginleşmeye başladı ve bu durum mevcut olumsuzlukların etkisini artırdı” açıklamasını yaptı.

Demirel, Marmara’nın 50 yıl önceki haline geri dönmesinin mümkün olmadığını ifade etti ve “Bu nedenle de gözlenen değişiklikleri, ekosistemin denge eşiğinin aşıldığı ‘doğrusal olmayan ekolojik rejim kayması’ olarak tanımlıyoruz. Çalışmalarımız şunu gösteriyor: Son 20 yılda demersal (tabansal) balıkların biyokütle değerleri yüzde 20, avcı pelajik (yüzücü) türlerinki ise yarı yarıya azaldı.” ifadelerini kaydetti.

Sardalya dışındaki bütün türlerde avcılık baskısının olduğunu belirten Demirel, “Berlam ve palamut stoklarının durumu kritik; tekir, mezgit ve lüfer stokları ise tekrar eski haline gelemeyecek şekilde çökme tehlikesiyle karşı karşıya.’’ dedi.

kirli-deniz.jpgBİYOÇEŞİTLİLİK YOK OLDU

Deniz biyoloğu Dr. Aylin Ulman ise Marmara Denizi’nin geldiği durumun, dünyanın ders çıkarmak amacıyla inceleyebileceği bir örmek olduğunu vurgularken “Haliç’le ilgili hikayeleri herkes bilir; balıklar o kadar bolmuş ki kovalarla yakalanırmış. Benim büyükbabam da bundan 70-80 yıl önce İstanbul’da bir balık teknesinin kaptanıymış. Babam, akşam yemeği için eve beş kiloluk torik götürdüklerini anlatır.” ifadelerini kullandı.

Bugünlerde, ne Karadeniz’in ne de Marmara’nın sağlıklı olduğuna dikkat çeken Ulman, “Sağlıklı bir ekosistemi olan bir deniz kendini, örneğin okyanus asitlenmesi veya suların ısınması gibi olumsuzluklar karşısında, daha iyi koruyabiliyor. Ancak denizdeki biyoçeşitliliğin yüzde 80’ini yok ettiğinizde bu mümkün değil.’’ açıklamasında bulundu.

6lhrbccq4uqgxzz4cvar6a.webp

İlgili Haberler