Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş, korona virüs salgını sürecini değerlendirdi.
Euronews’te yazı kaleme alan Mansur Yavaş, kimseyi ayırt etmeden hizmetlerine devam edeceklerini söyledi. Yavaş, “Bizim ise böyle bir kara kaplı defterimiz yok. Ankara’nın tamamına hizmet etme gibi bir sorumluluğumuz var. ” ifadelerini kullandı.
Mansur Yavaş’ın yazısı şu şekilde:
"Pandemi tüm dünyada yayılırken gerek ülkemizdeki vatandaşlarımız için gerekse sorumlusu olduğum Ankara’daki hemşehrilerim için tedirgin olmaya başladım. Er ya da geç bu krizin Türkiye’ye geleceği belliydi.
Bu yüzden korona virüs daha Türkiye’ye gelmeden önlemler almaya başlayan ilk Belediye olduk. Metro vagonları ve istasyonları ile halkımızın sıkça ziyaret ettiği Belediyemize bağlı binalarda detaylı bir dezenfeksiyon işlemi uygulamaya başladık. Salgın ülkemizde yayılmaya başladığı ilk günden itibaren de birçoğu daha önceden planlanmış tüm tedbirlerimizi aşama aşama uygulamaya başladık.
Bu süreçte vatandaşlarımız bir yandan sağlıklı kalmak için çabalarken bir yandan da geçimlerini sağlamaya çalışıyor. Biz de, imkanlarımız ölçüsünde “Ankara’da aç ve açıkta kimse kalmayacak” sözümüz gereğince her vatandaşımıza yetişmeye, onların yanında olmaya çalışıyoruz.
350 BİN BAŞVURU
Yerel yönetimler, halkla devlet arasında aslında bir köprü vazifesi gören, halka doğrudan dokunan devlet kurumlarıdır. Bir Belediye Başkanı ise, seçildiği yerin dert babasıdır. Dolayısıyla, bu süreçte Ankara’daki tüm sorunlara yetişmeye, çözümler üretmeye çalışıyoruz. En büyük sorun şu anda geçim sorunu. Bu süreçte şu ana kadar ihtiyaç sahibi olan veya işinden/gelirinden mahrum kalan yaklaşık 350 bin vatandaşımız Belediyemize başvurdu. Biz de bir yandan gıda bir yandan nakdi destek vermeye çalışıyoruz.
Zaman zaman bağış kampanyalarımızla ilgili yaşadığımız sorunlar gündeme geliyor ve bizlerin buna vereceğimiz cevaplar soruluyor. Bizim bunlara ayıracak çok vaktimiz yok. Herkesin bir yönetim tarzı var. Ben gerek Belediye Başkanı olduğum dönemde gerekse daha sonraki tüm siyasi hayatımda kimseyi ayırmadan, kutuplaştırmadan; herkesi kucaklayacak bir yönetim anlayışı vaat ettim.
BİZİM KARA KAPLI DEFTERİMİZ YOK
Ankara yıllarca bunu yaşadı. Önce, daha çok oy alınan bölgelere hizmet edildi. Oy vermeyen kesimler gerek söylemde gerekse hizmette dışlandı. Bizim ise böyle bir kara kaplı defterimiz yok. Ankara’nın tamamına hizmet etme gibi bir sorumluluğumuz var. Bu yüzden, kampanyamızın adını “6 Milyon Tek Yürek” olarak belirledik. Siyasi konularda önümüze konulan engellere karşı hakkımızı hukuken sonuna kadar arayacağız. Aynı zamanda 11 Büyükşehir Belediye Başkanı olarak ortak bir açıklama da yaptık.
Gerek Belediye Meclisi’nde gerekse siyasi ortamda, ortada bir haksızlık varsa bunun hep karşısında durdum. Ancak önceliklerimiz şu anda farklı. Yaşananlara takılıp kalacak halimiz yok çünkü şu anda bizim buna ayıracak vaktimiz yok. Her gün 100’ün üzerinde vatandaşımız pandemi nedeniyle hayatını kaybediyor. Benim şahsi e-posta adresime bile her gün geçim sıkıntısı ile ilgili yüzlerce mail geliyor. Belediyemize yüz binlerce başvuru var. Herkesin önceliği bu olmalı.
Zamanı gelince, bu zorlu süreci aşınca, bu konuları daha fazla ele alacağız. Şimdi bir yandan sağlık sıkıntısı bir yandan geçim sıkıntısı çeken vatandaşlarımıza odaklanmaktan başka şansımız yok. Buna set koymak isteyenleri millete havale ediyoruz. Biz önümüze bakmak ve hızlı hareket etmek zorundayız. Diğer konuların takdirini milletimiz elbet verecektir. Bizim “kara kaplı defterimiz” yok, kimseyi ayırt etmeden hizmet etmeye devam ediyoruz."