Millet İttifakı'nın Kocaeli mitingine Cumhurbaşkanı Adayı Kemal Kılıçdaroğlu, İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener ve Ankara Büyükşehir Belediye (ABB) Başkanı Mansur Yavaş katıldı.
ABB Başkanı Mansur Yavaş, Kocaeli mitingi konuşmasında, belediye başkanı seçildiği dönemde iktidarın kendisi hakkında söyledikleri ile içerisinde bulunduğumuz 14 Mayıs seçimleri döneminde söylediklerinin benzediğini söyledi.
Başkanlık görevini devraldığındaki Ankara'nın durumu üzerinden iktidarı eleştiren Yavaş, "Çocuklarına televizyonlar, spor kulüpleri aldılar. Rant imparatorluğunu bırakmak istemediler. Şimdiki seçime benzediği için bunları anlatıyorum. Hakkari’deki insanın da Edirne'deki insanında derdi işsizlik, pahalılık" dedi.
Mansur Yavaş'ın konuşması şu şekilde:
“BU RANT İMPARATORLUĞUNU BIRAKMAK İSTEMEDİLER”
“Evet, baharlar gelecek. Nasıl 31 Mart’ta Ankara’ya, Millet İttifakı’nın tüm belediyelerine, beldelerine, kentlerine bahar geldiyse inşallah 14 Mayıs’tan sonra bütün ülkeye bahar, huzur ve bereket gelecek. 31 Mart seçimlerinde Ankara’da seçime girdiğimizde şu andaki benzer iftiralar, kötülemeler sürekli olarak yapıldı. Peki niye yapıldı? Bu nefret dilini biz bitireceğiz. Deli saçmalarına gireceğiz ancak deli saçmalarına inanmıyoruz. Çünkü aynı deli saçmaları devam ediyor. Çünkü kendi deyimleriyle Ankara’yı parsel parsel satanları görevden almışlardı. Niye görevden aldılar? Kendi ağızlarıyla itiraf ettiler. Ankara’yı peşkeş çektiler. Çocuklarına televizyonlar, spor kulüpleri aldılar. ANKAPARK gibi ölü bir yatırıma tam 16 milyar lirayı gömdüler. Ankara’nın girişindeki kapıları görüyorsunuz. 250 milyon lira para harcadılar bugünün parasıyla. Ne işe yaradığı belli değil ama Ankara’nın birçok köyünde su yok hala. Ankara’nın birçok köyünde hala kanalizasyon açıktan akıyordu. 2013’ten beri bir tane otobüs almamışlardı. İşi gücü bırakıp, Ankara’yı şöyle haritanın üstüne bakıp ‘Nereden hangi rant çıkar, kime ne rant sağlarız’… Dolayısıyla bu rant imparatorluğunu bırakmak istemediler. Şimdiki seçime benzediği için bunları anlatıyorum.
“ÜLKEMİZİN İNSANININ DERDİ İŞSİZLİK, PAHALILIK”
Biz 65 milyonun oyuna talibiz. 65 milyon seçmen var. Şucu bucu, şuralı, buralı, şu partili demiyoruz. Çünkü bizim ülkemizde Hakkari’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık, Edirne’deki insanın derdi de işsizlik, pahalılık. Kars’takinin de Ankara’dakinin de Kocaeli’ndekinin de derdi şu anda enflasyon, işsizlik ve pahalılık. Dolayısıyla herkesin oyuna talibiz. Tüm sorunları da çözmeye talibiz. Yani, Allah nasip ederse, çeşitli fikirlerden 6 tane genel başkan yan yana gelmiş. Bizim yapacaklarımız belli. Kimseyle gizli, saklı pazarlığımız yok. 2 bin 400 madde Milli Mutabakat Metni olarak hazırlandı, ortaya kondu ve söz verdiler. Biz bunu yapacağız, dediler. İnşallah Millet İttifakı iş başına gelecek. Ayın 14’ünden sonra huzur bulacağız.
“ARTIK YÖNETEMİYORLAR. MUTLAKA ÇAMUR ATMALARI LAZIM”
Peki söyleyecek sözü olmayanlar ne yapmaya başladı? İftiralar atmaya başladılar. Dediler ki işçileri çıkaracak. Bir tek işçi çıkarmadık. Dediler ki sosyal yardımları kesecek. Tam tersine arttırdık. Kırsal kalkınmada birçok çalışmalar yaptık. Baktılar ki 11 büyükşehir belediyesi kazanıldı. O iddia ettiklerinin hiçbirisi olmuyor. Hatırlayın. Ankara’da dediler ki ‘Biz eğer buraları kaybedersek Türkiye’nin bekası gider.’ Nasıl bir bekaysa. Biz seçildik. Biz getirdik T.C. tabelasını söktükleri yere yeniden taktık. Çünkü o T.C. tabelalarını kaldırtanlar vardı. Çözüm sürecinde onları kaldırtan vardı. Biz seçilirsek aynı lafları şimdi söylüyorlar. ‘PKK’lılar sayaç okuyacak. DHKP-C’liler de eve fatura getirecek. İster misiniz?’ diye soruyorlardı. Baktılar, hiçbirisi olmuyor. İstanbul seçimini gasp ettiler. Daha sonra İstanbul seçiminde artık bekadan bahsetmediler. Orada biraz durum değişti. ‘Eğer İstanbul düşerse, Kudüs, Mekke düşer. İstanbul düşerse büyük İsrail kurulur’ gibi laflar söylediler. Yetmedi ‘Binali mi Sisi mi?’ Bir insan rakibine böyle konuşur mu? ‘Mursi mi Sisi mi?’ demeye başladılar. Şimdi Sisi’yle kendileri el sıkıştılar. Ama baktılar, İstanbul’da o da yetmiyor. Yedek kuvvetleri çağırdılar. Televizyona çıkarttılar. İmralı’dan mektup getirdiler. Onları okuttular. Yani o iktidarda kalmak için her şeyi yaparlar bunlar. Şimdi de yine İmralı’ya heyet gittiği söyleniyor. Yaparlar, yeter ki o koltukta kalsınlar. Ama 21 yıl sonra artık bu insanlara söyleyecek sözleri maalesef kalmadı. Liyakatsizlik, çift maaşlar, 3-5 maaşlar, enflasyon ortada. Ülke mülteci dolmuş. Sınırlar delik deşik olmuş. Artık yönetemiyorlar. Ne yapmaları lazım? Mutlaka birtakım çamur atmaya devam etmeleri lazım.
“ANKARA DEĞİŞMİŞ. KÖTÜ MÜ OLMUŞ”
Peki 11 büyükşehir olmak üzere 250 kadar belediye değişti. İyi mi oldu kötü mü oldu? Bazı örnekler verelim. Sosyal yardımları kesecek, dediler. Arttırarak devam ettik. Ankara’da suyu sosyal destek alanlar tonu 1 liradan içiyor. 10 tonu 10 lira. 200 bin aileye düzenli şekilde her yıl üçer ay doğal gaz veriyoruz. Hiçbirisinin, o çocukların üşümemesini sağlıyoruz. 17 aydır birer kilo et parası yatırıyoruz tam 200 bin aileye. Bunları da kapı kapı dağıtmak falan yok. Artık Başkentkart’a para yatırıyoruz. Hem esnaf kazanıyor hem bir elin verdiğini diğer el görmüyor. Ankara’da destek alanların çocukları da okuyabilsin diye 60 bin öğrenci okuldan eve, evden okula ücretsiz taşınıyor. Eskiden bunların hiçbir tanesi yoktu. 16 bin tane çocuğun servis ücretini ödüyoruz. 15 bin tane çocuğun kantin ücretini ödüyoruz. 100 bin tane çocuğa bayram harçlığı yatırdık. Evlerine sütler gönderiliyor, kırtasiye ücretleri ödeniyor. Yeter ki bu çocuklar okusun. Onlar da anne babaları gibi destek alır durumda olmasın. Hem kendilerini kurtarsın hem ailelerini kurtarsın diye. Ankara değişmiş. Kötü mü olmuş?
“3-5 YERDEN MAAŞ ALDIKLARI İÇİN VATANDAŞIN DURUMUNU GÖRMEZ OLDULAR”
Genel Başkanımızın en büyük projelerinden birisi Aile Destek Sigortası. Bizim yaptığımız Ankara’da çok daha küçüğü. İşte bundan sonra bütün ülkede desteğe ihtiyaç olanların sosyal güvencesi olacak. Hiçbir evde yatağa çocuk aç girmeyecek. Hiçbir çocuk eğitiminden mahrum olmayacak. Fırsat eşitliği sağlanacak. Ama şimdiki iktidar mensuplarına baktığınız zaman şöyle söylüyorlar. Diyorlar ki aç yok. Öyle bir şey görmüyoruz, diyorlar. Evet, yalan. Soğan pahalı diyenlere ‘soğan kafalı’ diyorlar. Açlık var diyene ‘Küreğin tersiyle ağzına vuracağız’ diyorlar. Maalesef lüks, şatafatlı hayatlar yaşadıkları, 3-5 yerden maaş aldıkları için vatandaşın durumunu görmez oldular. Pazarları dolaşsalar, insanların içine girseler bunların hepsini görecekler.
“BİZ DE RAHATSIZIZ. ONLARI MECLİS’E NİYE TAŞIYORSUNUZ”
Yetmedi. Şimdi devletimizin milli menfaatlerini siyaset konusu yapmaya başladılar. Bu ülkede en son yapılan Anadolu gemisi 1972 yılında kurulan tersanelerde üretildi. İHA’lar 1990’lı yıllardan itibaren üretilmeye başlandı. Şimdi de geliştirildi. Diyorlar ki ‘Bunlara alacaklar, depolara kapatacaklar.’ Durun bakalım. Onlara daha ihtiyacımız çok. Eğer Kandil silahı bırakmazsa, ABD hala PKK/YPG’yi silahlandırmaya devam ederse o füzelere bizim ihtiyacımız çok fazla. Tepelerine yağdıracağız. Bunu da söyleyenler kim? S-400’leri Rusya’dan getirip hangara tıkanlar. Hangara kim koyuyormuş füzeleri? Maalesef kendileri koydular. Peki kiminle ittifak yaptılar? PKK ile aynı görüşte olan, özerklik, federasyon isteyen, Türk kelimesiyle, Türk bayrağıyla sorunlu olan, Meclis’e girdiği zaman milletvekili yemini edecek misin dendiği zaman ‘Bir bakacağız’ diye tereddütlü konuşan şahıslarla ittifak yaptılar. Şimdi de diyorlar ki biz sadece listelerimizde yer verdik, ittifak yapmadık. Onlarla ittifak yaptık demeye utanıyor musunuz? Eğer utanıyorsanız niye listenize aldılar? Bugün de Destici aynı sözleri söyledi, onlardan rahatsızız diye. Biz de rahatsızız. Onları Meclis’e niye taşıyorsunuz?
“DEĞİŞİKLİK OLURSA, YENİ BİR HÜKÜMETİN BİR ŞEYLER YAPMA İHTİMALİ VAR”
Bütün tuşlara aynı anda bastılar. Bugün Murat Ağırel de yazdı, İmralı’ya heyet gitti diye. Onunla da bununla da her yerle görüşüyorlar. Acele acele açılışlar yapılıyor. İyi yapılan her şeyi başımızın üstünde taşırız. Çünkü yıllar önce Roketsan’ı, Havelsan’ı yapanlar, kendisinden sonrakilere nasıl devrettilerse onlar da bize devredecekler. Bize düşen nedir? Daha iyisini, güzelini yapmak. Şimdi bunlarla göz boyuyorlar. Ayın 15’inden sonra gerçek durum şu. Allah nasip eder sizlerin de destekleriyle değişiklik olursa en azından yeni bir hükümetin bir şeyler yapma ihtimali var. Ama 21 yıldır bunu yapamamış, başaramamış enflasyonu durduramamış, Merkez Bankası tamtakır olan bir iktidarın artık yapacağı bir şey kalmıyor.
“İKTİDAR DEĞİŞMEZSE EV SAHİBİ KİRACIYLA DÖVÜŞMEYE DEVAM EDECEK”
Eğer Millet İttifakı seçilmezse, iktidar değişmezse halk şununla karşı karşıya kalacak; ev sahibi kiracıyla dövüşmeye devam edecek. Markete gittiği zaman ‘nasıl alacağım’ diye düşünecek. ‘Nasıl geçineceğim, kredi kartını nasıl ödeyeceğim’ diyecek. Eğer aileler 1 yıl önceki yumurtayı kaça aldığını hesap edip şimdi daha memnunsa oraya oy verirler. Ama değillerse ki değiller inşallah hep beraber bu hükümeti değiştireceğiz. Demokrasi, ülkemize gelecek güzellikler için aynı Millet İttifakı’ndaki değişimden sonra yaşanan bereket ve huzur için inşallah değişimi sağlayacağız. Hep beraber sağlayacağız ama gençlerden bir söz almak istiyorum. Birinci turda bitireceğiz söz mü? Sizlere güveniyor ve inanıyoruz.
“AYIN 15’İNDE GENEL BAŞKANIMIZ KEMAL KILIÇDAROĞLU’NU 13. CUMHURBAŞKANI OLARAK KIZILAY’DA KARŞILAYIP ÇANKAYA KÖŞKÜ’NE YOLCU EDECEĞİZ”
Hep birlikte bu değişim gerçekleştireceğiz. 15 Mayıs’tan sonra ülkemize bereket, huzur gelecek. Bu nefret edici, ayrıştırıcı siyaset ortadan kalkacak. Bıktık azar işitmekten. Fırça yemekten bıktık artık. Her şeyimize karıştılar. Dolayısıyla artık bundan sonra herkesi vatandaşı gibi gören, herkesten vergi alıyorsun, herkes askerlik yapıyor. Herkese eşit davranılması gerekiyor. Ama ‘Siz bize oy vermiyorsanız o zaman siz şöylesiniz.’ Hayır. Cenab-ı Allah 7 milyar insanı farklı farklı yaratmış. Herkes aynı düşünmeye mecbur değil. Farklı farklı düşünecek. Bir amaç uğruna yan yana gelecek. Biz bugün Cumhur İttifakı’na oy verenlere saygı duyuyoruz. Ama onlar da Millet İttifakı’na oy verecek insanlara saygı duymalılar. Nedir o ‘İllet, zillet’ lafları. Yakışıyor mu? Artık tatlı dilli bir Cumhurbaşkanına ihtiyacımız var. Size yalan söylemeyen, yaptığı işlerin hesabını veren, hesap vermeye talip olan ve bunu için de TBMM’ye Denetim Komisyonu’na muhalefeti başkan yapacak kadar kendine güvenen bir yönetim geliyor. Hep birlikte ayın 15’inde Genel Başkanımız Kemal Kılıçdaroğlu’nu 13. Cumhurbaşkanı olarak seçecek, Kızılay’da karşılayıp Çankaya Köşkü’ne kadar hep birlikte yolcu edeceğiz. Güzel ve baharlı günlerde buluşmak üzere.