Yaklaşık iki yıl önce rapor ettiğim, bir kısmını da sosyal medyada paylaştığım bilgiler! Basit bir komplo teorisi ya da iyi kurgulanmış organize işler!
Seçimlere tam 8 ay var ve… Bir görüşmenin akabinde “Erdoğan’la hiçbir şey üzerinde anlaşamama üzerinde anlaştık” diyen T. Karamollaoğlu’nun, bir süre sonra altılı masada illegaliteyi başlatan o keskin sözlerini hatırlıyor musunuz?
“Mansur Yavaş aday olursa, Erdoğan onu buldozer gibi ezer”
Belli ki Erdoğan’la anlaştığı tek konuyu hatırlamıştı yaşlı kurt!
Ve ardından paralel görüş bildiren Uysal, Babacan, Davutoğlu vs.
Puzzle parçalarının tamamlanması için ilgiliye ulaşılması ve “Devlet, Erdoğan’dan yoruldu, ülkeyi bu kaotik durumdan ancak siz çıkarabilirsiniz” mesajının da iletilmesi gerekiyordu. Tam da öyle oldu! (Kaynak; adı bende saklı).
Ve şimdi aynı senaryo, aynı dekor, aynı film!
T. Erdoğan ya da H. Fidan’a karşı -kaybedecek- bir aday aranıyor!
Neden İmamoğlu?
İktidarın çok profesyonel bir ekiple çalıştığını biliyoruz zaten. Muhalefetin amatörlüğünü de! Bütün mesele “kullanışlı karşıtlık” üzerinden açılan bir alana Ekrem Bey’in çekilmesi ve adaylığının tanımlanması, tescillenmesi.
Şüphesiz ki bu tercihin iki ana nedeni var. Birincisi, İmamoğlu’na karşı kazanmanın kolaylığı, ikinci ise -eğer mecbur kalınırsa- hukuk yoluyla eliminasyon…
Gerçekten de CHP’nin diğer muhalif partileri dışlayarak, tek başına bir CB adayı belirleme stratejisinin temelinde, olası bir CB seçiminin yerel seçim dinamikleriyle çalışacağı tezi yatmakta.
İmamoğlu toplumsal muhalefeti temsil edebilir mi?
İmamoğlu CB seçimini kazanabilmek için, Türkiye İttifakı/Kent İttifakı projesi kapsamında DEM Parti ile organik bir ilişki kurmak zorunda.
Aslında bu plan, tam da iktidarın beka ve güvenlik retoriği üzerinden kurgulayacağı seçim stratejisine kapsamlı bir mükemmellik sağlamakta.
Şüphesiz ki önümüzdeki günlerde, KCK/PKK/KDP ile kimi Belediyeler arasındaki ilişkiler üzerinden yürütülecek soruşturmalarla bunaltılan CHP biz, siyasal spektrumun en uç noktasına taşınmış olarak da görebiliriz. Bu bağlamda iktidardan gelen baskılara yönelen karşı tepkiler, ülkeyi seçim döneminde düşük yoğunluklu bir savaş ortamına da sürükleyebilir.
İşin içine PKK, Kandil gibi argümanların karıştırıldığı bir siyasal iklimde milliyetçilerden, muhafazakâr seçmenlerden İmamoğlu’na yeterli destek gidebileceğini düşünmek de ziyadesiyle saflık olur.
Kısacası, CHP’nin sadece üyelerine seçtirdiği bir CB adayı, toplumsal muhalefeti temsil etme kabiliyetini şimdiden yitirmiş durumda.
Mansur Yavaş ne yapar?
Bugün ortalama zekaya sahip herkes bilir ki Mansur Yavaş olası bir CB seçimini açık ara kazanır. Gerçekten de toplumsal talepler ve beklentilere bakılırsa, Mansur Yavaş’ın CB adaylık konusu kişisel varlığının çok ötesine geçmiş durumda.
Muhtemeldir ki Mansur Yavaş, devlet adamı sakinliği ve vakuruyla seçim sürecini izler, zamanı geldiğinde anketlere ve toplumsal taleplere göre net bir değerlendirme yapar.
Ancak önümüzdeki günlerde Mansur Yavaş’ın ötekileştirilmesi için -içten ve dıştan- provakatif çalışmalara hız verileceği kesin görünüyor.
Anadolu’nun feraseti ve derin kırgınlığı bir yana, Ekrem İmamoğlu’nun CB adaylığına ilişkin tartışmalarının, muhalefetin biriken enerjisini tüketme yönüne doğru hızla evrilmesi oldukça ilginç bir durum.
Net olarak kazanacak bir aday varken, kolektif akla ve toplumsal taleplere inatla direnilmesi hayra alamet değil.
Eğer muhalefet eninde sonunda CB adaylığına ilişkin, Mansur Yavaş üzerinde bir konsensüs sağlayamazsa, kazanılacak bir seçim olmayacak zaten